O kadar içimde kaldı ki, o adamın kadına bıkkın ve küçümser bir tavırla söylediklerini hiç unutmadım.

Seneler önce bu filmi seyretmiştim, oyuncuları kim hatırlamıyorum.

Filmin adı "Dünyanın Tüm Sabahları"

Yakışıklı genç müzisyen bir adam, bir süredir birlikte olduğu bir kadın ile seviştikten sonra, "vücudun bana eskisi kadar zevk vermiyor, başka kadınları özlüyorum" demişti.

O kadar içimde kaldı ki, o adamın kadına bıkkın ve küçümser bir tavırla söylediklerini hiç unutmadım.

Ve kadına "ne olur kızma bana hayatın tatlı geçebilmesi için acımasız olmak gerekiyor" demişti...

Sonra o adam başka kadınlara gitti.

O kadın intihar etti.

Sevgisiz kalbinin bedelini böyle ödeyecekti ve ruhu ömür boyu lekeli kalacaktı.

Geçen akşam birbirimizi tanıyan arkadaşlarımla mesafeli oturarak ve kız kıza evde toplandık.

Kızlardan bir tanesi 25 yaşında ve çok güzel, sevgilisi kıza kredi çektirdikten sonra, "Memelerin küçük, silikon falan yaptırsan" demiş.

Ve, planlı bir şekilde önce tatsız tatsız davranmış sonra da ortadan kaybolmuş.

Ve kızlar anlatmaya başladı.

Erkeklere olan güvenleri sıfır, hepsinin inanılmaz hikayeleri var.

Ve ortak karar erkeklerin çok kolay gittikleri, hatta kayboldukları...

Adamlar birdenbire kayboluyorlar.

Bana, daha tecrübeliyim, hatta hayatın iyi izcisiyim belki bilirim diye sordular neden diye.

Sadece kadın erkek ilişkisinde değil,

artık tüm insanlar arasında sevgisiz ve maddi bir iklim yaşanıyor.

Artık kimse kimseye merhamet etmiyor.

Artık hiç kimse, hiç kimse ile dürüst ilişkiler, dürüst günler, birlikte yaşanmış bir ömür tüketmek vicdanında değil.

Bana gelince şöyle anlattım.

İnsanın en temel ihtiyacı karnının doyması ve başının üstünde bir dam olmasıdır.

Onun dışında...

Güven duygusu hayatın, insan ruhunun en önemli ihtiyacıdır.

İnsanların birbirine güvenmesi, hayatında güvenecek birinin olması...

Ve aşık olduğu sevdalısına güvenmesi ne kadar şahanedir.

Erkekler çok değişti.

Kadınlar da çok değişti.

Ve erkekler kadınlara hiç değer vermiyor, gelmesi çok kolay olan kadından gitmesi çok kolay arsızlığı içinde kadınları değersizleştirdiler.

O kadar çok uyarıcı var ki.

Adam kadına sosyal medyadan ulaşıyor, dm yazıyor, 1 dakika geçmeden cevabını alıyor, o gün buluşuyor, o gece beraber oluyor.

Dahası o gün, kolayca bulduğu kadından kolayca kaçıyor, ortadan kayboluyor.

Gelmesi ile gitmesi bir oluyor.

Kadınlar kimseden korkmuyor, kadınlar zarar görmekten hiç korkmuyor.

Hayatında bir erkek olsun da nasıl olursa olsun duygusu ile darmadağınık yaşıyorlar.

Kadınların çok dikkatli olması lazım.

Hayatı umutlu yaşamak kadar hak ettiğimiz ne olabilir ki?

Hayat bir kere ve tek kere ise...

Umudumuzu güvenle, inançla örmemiz lazım.

Küçücük kelimelerden bu adamların ne yapmak istediklerini yakalayın.

Daha ilk buluşma için; buluşalım kahveler benden yazan adamın, para ilişkisinin çok olduğunu anlayın.

Ve en kısa sürede bir şekilde aranızda para konusu olacağından emin olun.

İlk günlerin heyecanı ne kadar zor olursa olsun kaçın.

Madem ki bu dünya böyle oldu, güvensiz insanlar dünyasında yaşıyoruz, o zaman çok temkinli ve dikkatli davranmak zorundayız.

Orta yer, kaldırılmış pişman olan kadınlarla

Yaşadık ve çok pişman oldun diyelim.

Evet pişmanlık insana dair bir duygudur, kim bilir insanı ruhen geliştirir ve büyütür.

Ama mademki ruhun bu kaybolan, kandıran insanlarla başa çıkmaya çalışıyor.

Asla eş zamanlı maddi kayba uğramayın.

İkisini bir arada atlatmanız çok zor olabilir.

25 yaşında hem memen küçük, hem 25 bin lira kredi çok zor atlatılır.

Unutma.

Güvenli bir omuz yoksa, en yakınında güvenli 2 omuz var.

Kendi omuzun.

Keyfin ve kahyası bilsin.

İster sağa yaslan, ister sola yaslan, fırsat buldukça da kendi sırtını sıvazla.

Dediğim gibi orta yer çok acımasız.

Funda'nın aklındakiler!

Yaz geliyor.

Baharın ayak sesleri gelmeye başladı.

Tam ağaç dikme, çim tohumu ekme zamanı geliyor.

Yasakların bitmesini beklerken, hepimize fenalık gelmişken, ben kendi adıma bu heyecanı yaşıyorum.

Yeni bir bitki öğrendim, sizinle paylaşmak istiyorum.

Adı, Dasytlirion Longifolium.

Ana vatanı Meksika’ymış.

Ama çok iyi bir haber var ki.

Artık bizim ülkemizde de yetiştiriliyormuş, çiftliğin adı Uzbaş Çiftliği.

Soğuğa sıcağa dayanıklı tam bir çöl bitkisi imiş.

Ben görüntüsüne, dayanıklılığına ve zarafetine bayıldım.

Çok heyecanlandım ben de bahçeme mutlaka 1 tane dikeceğim.

Ama herşey parasına bağlı, bakalım yerli üretimde bu ağaç ne kadar , kaç para...

Haftaya size yazacağım.

İçtiğimiz bardağın, şişenin içine dikkatle bakmamız lazım.

Bugünlerde önümüzde çok şişe var.

Dezenfektan var, kolonya var.

Biliyorsunuz geçen haftalarda Demet Şener, evden acele ile çıkarken içinde kürdan olan bardağa su doldurup içiyor.

Hemen hastaneye kaldırılıyor ve bir operasyon ile kurtuluyor.

Yine geçen hafta Hindistan'da bir yetkili, tam basın açıklaması yaparken önündeki şişeyi su zannedip 3,4 yudum içiyor.

Şişedeki meğer su değil dezenfektanmış, hemen tükürmeye çalışıyor falan müdahale ediyorlar ve neyse ki kurtuluyor.

Demem o ki...

Çok kötü sonuçlar olabilir.

Bakmadan hiçbir şey içmeyin.