Bugün yazımın başlığı "Dünyada neler oluyor"... Cevap olarak da neler olmuyor ki? diyebiliriz.
. Ticaret savaşları devam ediyor. İsrail Filistin hala didişiyor. Putin tam da Ukrayna ile savaşırken Savunma Bakanını görevden aldı. Beş yıl aradan sonra ilk kez Xi Jinping Avrupa'yı ziyaret etti. Çin lideri, kendisine Ukrayna'daki savaşın sona ermesine yardım etmesi ve daha dengeli bir ticari ilişki kurması konusunda baskı yapan Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron tarafından memnuniyetle karşılandı.
ABD, Çin elektrikli araçlarına yüzde 100 vergi koymaya hazırlanıyor, yeni tarifeler gündemi meşgul ediyor. Çin’den çıkan yatırımlar, Güney Doğu Asya ülkelerine kayıyor. TikTok, ABD yaptırımlarını mahkemeye taşıyor. ABD, Huawei’e yeni yasaklar getirirken, Huawei’in yeni telefonunda milli ürün kullanım oranı arttı.
Uluslararası normların erozyonu her zamankinden daha şiddetli ve olaylar daha öngörülemez hale geliyor. 2024, jeopolitik rekabet, yeşil ve dijital geçişler veya uluslararası güvenlik gibi konularda askıda kalan çıkarların ve ittifakların olduğu, giderek daha çeşitli ve (düzensiz) bir dünyanın damgasını vurduğu günler apaçık başlıyor.
Oysa biz ne istiyoruz. Sakin sakin yaşayabilmek. Alım gücümüzü kaybetmeden pazara çıkabilmek. Atatürk’ün dediği istediği gibi, “Yurtta sulh, cihanda sulh”. Ama dünyanın öyle bir coğrafi bölgesindeyiz ki, hep diken üstünde yaşıyoruz. Bize yine “kendi kendine yeten 7 ülkeden biriyiz” diye övündüğümüz günler gerek. Ama baksanıza hemen yanı başımızda, Rusya, Ukrayna’da saldırılarını artırıyor, Rusya Harkov’da taaruza başladı ve dört yerleşim yerini ele geçirdi. Savaşın başında Rusya en fazla kaybı Harkov’da verdi ve işgal edemedi. Rus ordusu Harkov’u kontrol edenin Ukrayna’yı kontrol edeceğine inanıyor. Ukrayna istihbaratı, Zelensky ve diğer üst düzey yetkilileri öldürmeyi planlamakla suçladıkları iki albayı tutukladı. Alt tarafta İsrail ile Filistin birbirini yiyor. Irak kuzeyinde temizlik harekatı devrede. Doğuda İran’ı çekmeye çalıştıkları girdaba girer mi korkusu. Suriye’yi zaten biliyorsunuz. Bizim Asya’da da büyümemiz ve elimizdeki Türk Cumhuriyetleri gücünü iyi kullanmamız çok değerli olacak.
Bu yıl biliyorsunuz bir de seçimlerin yaşandığı bir yıl. Hibrit sistemler zemin kazanıyor ve 2024'teki seçim döngüsünün demokrasi için derin bir bozulma anının mı, yoksa bir direniş anının mı sinyalini vereceği henüz bilinmiyor.
Aşırı ısınan bir gezegen ve korkunç yeni teknolojiler de dahil olmak üzere yeni gezegensel zorluklar bu bedeli daha da artırıyor. Ancak daha derin, daha pozitif tektonik kuvvetler de iş başında olabilir. Bundan on yıl sonra gıda ve enerji üretimi, tıp, imalat ve bilgi yaratma alanlarındaki devrimlerin olumlu sonuçlarını görebilecek miyiz? Böyle bir inovasyonun ürettiği somut gelişmeler, dağınık ama açık toplumların otoriter rakiplerine göre karşılaştırmalı faydalarını bir kez daha ortaya çıkarabilir mi? Allah sağlık versin hepsini yaşayıp görelim.
İşte size dünyada ne oluyor diye kısaca anlatmaya çalıştım. Aslında derinine girecek olsak sayfalar dolusu yazı çıkar. Şimdilik bu kadar.