. Sporun bileşenleri olarak, Devlet, kulüpler, taraftarlar ve hepimiz bu olumlu havanın bozulmamasına özen göstermeliyiz.
Cumartesi gün geceye dönerken, hemen Beşiktaş-Bursa maçının akabinde yaşanan iki saldırı ile Ülkemizde her eve 37 ateş düştü, yürekler dağlandı, matem ilan edildi, karalar bağlandı.
Coğrafyamızın getirdiği eşsiz güzellik ve imkanların ne yazık ki bu türden dezavantajlarını da yüzyıllardır yaşıyoruz. Savaşlar eskiden olduğu gibi meydanlarda, ordularla yapılmıyor artık. Ülkeler birbirlerine Büyükelçileri, diplomatlarıyla değil böyle mesajlar veriyor günümüz dünyasında. Vekalet Savaşları da denilen bir taşeronlaşma ile hem ülkeyi yönetenlere hem de halka-kamuoyuna acılar çektiriliyor, gitmeleri veya gitmemeleri istenen yollar gösterilerek “cıss” deniyor.
Sayfa, spor sayfası, köşe yazısı da sporla ilgili bir yazı olmasına rağmen, bu dert hepimizin derdi. Mesaj hepimize veriliyor. Devletle halkın arasındaki sağlam bağ koparılmak isteniyor, askerini, polisini koruyamayan devlet imajı oluşturulmaya çalışılarak, içe kapanmamızı, sokaklara çıkmamamızı ve kendimizi hayattan izole etmemizi istiyor bu bombanın arkasındaki kirli eller. Böylelikle bir karamsarlık dalgasının günden güne bizi etkisine almasını bekliyorlar. Bizler ise bu beklentiyi boşa çıkarmak için var gücümüzle çalışmalı, hepimiz üstlendiğimiz görevleri daha iyi nasıl yaparız diye gayret içinde olmalı, sosyal hayattan el etek çekmek yerine birbirimizle daha sıkı-fıkı olmalı, ihmal ettiğimiz akraba ve komşu ziyaretleri ile hayatı ilmek ilmek dokumalıyız.
Sporcularımız ve spor kulüplerimiz sosyal medya hesaplarından bu hassasiyeti göstererek çok önemli bir başlangıç yaptılar. Kalkan Deplasman yasağı ile korkulan olmadı çok şükür. Ne Fenerbahçe-Galatasaray maçında ne de Beşiktaş-Bursa maçında tribünlerde kimsenin burnu kanamadan ve olay çıkmadan maçlar tamamlandı. Şimdi spor kamuoyu olarak bazı adımların atılmasına hazır bir düşünce iklimindeyiz. Sporun bileşenleri olarak, Devlet, kulüpler, taraftarlar ve hepimiz bu olumlu havanın bozulmamasına özen göstermeliyiz.
Futbol Federasyonu, Kulüp Başkanları, Medya, Hakem Kurulları, Seyirci Dernek ve Grupları ve tabii Sporcularımız, vazifelerini layıkıyla yaparlarsa, hiçbir art niyet taşımadan, centilmence ve adil bir yarışma içinde olurlarsa bundan faydalanacak olan toplumuzdur. “Bir musibet bin nasihatten evladır” atasözümüz gereği, bu yaşanan elim hadisede şehit olan Polislerimizin ve Vatandaşlarımızın kanlarının yerde kalmaması ancak böyle mümkün olacaktır.
Federasyon, herkese karşı daha bir adil olacak, hakemler daha dikkatli ve “eyyamsız” maç yönetecek, sporcular idmanda daha bir azimle çalışacak, sahada birbirlerine daha nazik davranacak, medya goy-goy yapmayacak, taraftar rakibini düşman görmeyecek, başkan ve yöneticiler saygı kurallarını gözetecek, Amigolar küfürsüz bestelerin peşinde koşacak, çimlere daha güzel bakılacak, koltuklar, tuvaletler daha temiz olacak ve her şeyin başında iyi niyetli olacağız ki millet karakterimize yakışan şekilde yaşayabilelim.
Şarkıda dendiği gibi; “Yıkılmadık, Ayaktayız” hem de dimdik ayaktayız. Dosta, düşmana bunu göstermek için gereken her şey damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.
Birlik ve Dirlik içinde bir Türkiye, hepimizin geleceğidir.