BDDK tarafından ilan edilen Dijital Bankaların Faaliyet Esasları İle Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik Taslağı ise artık finansın kendi kırılımına alan açmak için hazırlanıldığını gösterir.
Finans dünyasının aktörleri, kendileri için uzun zamandır ötelenmiş olan dönülmez bir kırılımın ortasından geçmeye hazırlanıyor. Yeni bir olgudan değil; dijitalleşmeden bahsediyorum.
Aslında reel kesimin epeyce bir süredir yoğun şekilde tecrübe ettiği aynı kırılımın zeminini hazırlayan finans dünyasının ta kendisidir. Gene de finansın zaten gerçekleşmiş olan kırılım sonrasına kendi adaptasyonu, düzenleyicilerin temkiniyle şimdiye değin ötelenmiştir.
BDDK tarafından ilan edilen Dijital Bankaların Faaliyet Esasları İle Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik Taslağı ise artık finansın kendi kırılımına alan açmak için hazırlanıldığını gösterir. Gerçekten beklenen bu düzenleme çalışması dijitalleşmede önü çekip sonra geri kalan finans dünyası için yeni bir evrenin başlangıcı olarak görülmelidir.
Türkiye’de birçok insanın yurt dışında kurulu dijital bankalarda hesap açtığı ve hizmet aldığı bilinen bir fenomenken Türk finans sektörünün dijitalleşmeye olan ilgisinin arayı kapatmak için yeterli olacağına inanırım.
Bu gelişme aynı zamanda nakidin de tedavülünde sona gelindiğini gösterir. Para sisteminin yenileceği bu dönemde bankaların oynayacağı rolü anlamak ve anlamlandırmak için yeterli tartışmanınsa henüz yapılmadığını ifade etmeliyim.
Dijital taraftaki tüm para ve para benzeri ilişkilerinin birbirine girdiği bir düşünce dünyasıyla bu yeni dönem Türkiye için zorluklar barındırır. Belli bir olgunlaşmadan geçmek ve dijital finans içinde TL’nin konumunun nasıl tayin edileceğini sistematik olarak düşünmek gerekir.
Burasının parayı icat ettiği halde para sisteminde acemilikler yaşamanın çok eskiye tarihlendiği bir coğrafya olduğu unutulmamalıdır.
Bir anekdotla bitireyim; Osmanlı ilk kaimeleri basma kararı verdiğinde matbaa gemisiyle bir para basma uzmanını proje kapsamında istihdam eder. Bu kimse anlaşmaya uygun olarak kaimeleri basar ve teslim eder. Sonra matbaa gemisiyle beraber İstanbul’u terk eder. Osmanlı, kaimeleri tam piyasaya sürdüğü anda geminin habersiz olarak para basmaya devam ettiği ve sahte kabul edilecek kaimeleri piyasaya çoktan sürdüğü de anlaşılır.