Yaşamımız hep yazılı kurallar üzerine kurulu değildir. Yaşamımızı düzenleyen, formatlayan ve de biçimlendiren kuralların bir çoğu geleneklerin ortaya çıkardığı kurallardır. Bunların en katı ve uyulması gerekenleri etik olarak adlandırdığımız yazılı olmayan yönergeler gibidir.

Yaşantımızı film şeridi gibi şöyle bir gözümüzün önüne getirelim, doğumumuzdan itibaren bizi yönlendiren, yaşama tutunmamızı sağlayan, bizi yöneten, öncelikle anne babamızı, sonra da eğitim aşamalarımızın her anında, bizi söylemleriyle yönettiklerini, onların o söylemlerinin yazılı tüm kurallardan etkin olduğunu görebiliriz.

İş yaşamını formatlayan, en etkin kuralın etik kurallar olduğunu biliriz. Kurgulanmış, uymak zorunda olduğumuz tüm yasalar kadar, belki de onlardan daha etkin olan etik kuralların yönetimindeyiz.

Yaşamımızda öyle söylemler vardır ki her biri bizi etkin olarak yönlendirirler, Oluşturdukları, bu ders niteliğindeki sanal kurallarlarin etkisindeyiz ve öncelikli olarak onların yönlendirmesiyle yaşamımızı düzenleriz.

Şöyle hafızanızı bir yoklayın, yaşamımızın her anında öncelikli olarak bu tür birçok söylemin etksinde olduğumuzu görebiliriz.

Zaman zaman espri içerikleriyle, akılda kalmaları açısından da çok önemlidirler. Asıl en önemli olan yanları ise, yaşamımızı biçimlemdirmeleri açısından önemsediğimiz sözlerdir bunlar. Geleneklerin etkisinde olanları ise, daha da etkilidir. Yaşamı etkileyen ve sorgulatan bir çok ünlüden, hep gündemde kalan bir çok söylem ve sözler de unutulmazlar arasındadır.

Bunlardan biri belki de en önemlisi; Rus edebiyatının en önemli yazarları denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri Lev Nikolayeviç Tolstoy’dur. Sadece eserleriyle değil, hayatı, fikirleri ve en önemlisi yaşamı sorgulayacak kadar önemli sözleriyle de dünyadan iz bırakan Rus edebiyetının çok önemli yazarlarındandır.

İşte Tolstoy’un hayatı sorgulatacak ders niteliğinde sözlerinden bir demet;

“Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar”.

“Hayat ne gideni geri getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir”

“Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın”

“Bozuk para insanın cebini deler, bozuk insan da kalbini. Bu yüzden harcayın ikisini de gitsin”.

“İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir”.

“Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder ama hiç kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez”.

“Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez”.

“Varlığı bir şey kazandırmayan insanların, yokluğu hiçbir şey kaybettirmez”.

“Ne diye şeytana kızarsın? Bir iyilik yap da, o sana kızsın”.

“Bil ki, yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ve unutma; ne yaşattıysan elbet bir gün onu yaşarsın”

“Bir insanı bulunduğu mevkiyle değil, göz koyduğu mevkiyle ölçmek gerekir”.

“En güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır”.

“Bir insan acı duyuyorsa canlıdır. Başkasının acısını duyuyorsa insandır”.

“İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır”.

“Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötüdür”.

“İnsanların çoğu onu yapıyor diye yanlış, yanlış olmaktan çıkmaz”.

“Kimse, kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir, önemsediğin bir bedel ödersin”.

“Birine çamur atmadan önce iyi düşün ve sakın unutma; önce senin ellerin kirlenecek”.

“Başkalarının hayatından ders alın. İnsan, bütün hataları kendisi yapacak kadar uzun yaşamıyor”.

Dünya klasiklerine imzasını atmış en önemli Rus yazarlardan Tolstoy’un yaşamı sorgulatack ders niteliğinde, tarih sayfalarında yer alan çok önemli sözlerinden bir kaçını buraya aktardım...

Sözlerin günümüzde bile etkisini sürdürdüğü, benzeri bir çok deyiş ve söyleme kaynak teşkil ettiğini biliyoruz. Tarihimizde; başta Yunus Emre olmak üzere, birçok yazar, şair, ozan ve edebiyatçımızın günümüzde etik kurallara dönüşen sözleri var ve etik kurallara hala kaynak teşkil ediyorlar.