Televizyon kanalları ölü sezona geçti. Şu ara hiç yapmadığım kadar seri zap yapıyorum.

Televizyon kanalları ölü sezona geçti. Şu ara hiç yapmadığım kadar seri zap yapıyorum. İzleyecek bir şey bulmak, her zamankinden daha zor. Kanalları tarayıp tarayıp sonunda yine bir Netflix dizisi açıyorum. Valla şimdiden sıkıldım, yeni sezonun başlamasını iple çekiyorum. Hoş; ben sıkılırken kanallar, yapımcılar da boş durmuyor. Onlar şimdiden haldır haldır yeni yayın dönemine hazırlanıyorlar. Her kanal ses getirecek programlar, diziler, transferler peşinde. İşte bu transferlerden ilki ve belki de en çok konuşulacak olanı yapılmış. Edindiğim bilgiye göre… Yıllardır Show TV ana haber koltuğunda oturan Ece Üner, Kanal D’ye transfer olmuş. Bir kesim onun çıkışlarını gereksiz ve itici bulsa da Üner’in haber sunumunu, yorumlarını severim. Bence; bu transfer, Kanal D ana haber için de gerekli bir değişimdi. İşin aslı astarı benim korkum başka… Ece’nin yıllar sonra “evet” dediği koltukta, an itibarı ile eşi Deniz Bayramoğlu oturuyor. Eee şimdi milletin ağzı torba değil ki büzesin. “Televizyon tarihinde çoook kişi, birilerinin ayağını kaydırıp yerine geçti. Ama eşinin ayağını kaydırıp, yerine geçen bir Ece oldu.” der bunlar.

Fecaat!

Netflix’de Atiye’nin ilk sezonunu izledikten sonra “eehh işte” demiştim. İkinci sezonunda; neden bu kadar saçmaladıklarını, günlerce anlamaya çalıştım. Üçüncü sezonundan sonra “İzlemez olsaydım!” dediğim en berbat dizi listeme, ilk sıradan giriş yaptı. Hadi ben ön yargılıyım, oldum olası Beren Saat’in oyunculuğu beğenmem. Mehmet Günsur’a ne oldu? Bunları ya silah zoruyla ya da ücretsiz bu kadar kötü oynatabilirsin. Hiç abartmıyorum, okul müsamerelerinde daha iyi performanslar izlemişliğim var. Bir ara Dizinin konusunu anlamayan tek zeka özürlü ben miyim?” diye ürktüm! Erinmedim, tüm yorumları okudum. Şükürler olsun, sayısız kişi diziyi çözememiş. Koca sezonda elle tutulur tek şey olmaz mı? Yok! Kostümler kötü, kurgu, senaryo, yönetmen her şey kötüydü. Keşke ilk sezonda bıraksaydınız. Bu rezilliği bir Türkiye izlemeyecek ki.

Projelendirdik

Teknoloji geliştikçe, hayat kolaylaştıkça, modern dediğimiz bu çağ bizi ele geçirdikçe, ikili ilişkiler bir o kadar zorlaştı. Sevgiye aç, sevgiyi arayan ama bir o kadar sevgiden korkan tuhaf insancıklar olduk. Korka korka deneysel ilişkiler yaşadık. Sonuç; boşa geçen zaman, hiçbir duyusu tatmin olamamış sayısız insan. Ama her şeye rağmen umudunu yitirmemiş, yeni deneysel ilişkilere de hazır. Zavallılığından bihaber! Hatta o kadar zavallı ki yeni sevgi arayışına “Proje” diyecek kadar. Peki ama son zamanlar da sıkça duyduğumuz bu “proje ilişki” ne? Sizin için biraz araştırdım. Öncelikle duygularınızı bir tarafa bırakmanız şart. Aklınızı, mantığınızı bir an olsun devreden çıkartmayacaksınız. Sonra; enine boyuna düşünün… Gerçekte ne istiyorsunuz? Sizi ne mutlu ediyor? Karşınızdaki kişide “Olmazsa olmaz!” dediğiniz, en elzem beş maddeyi belirleyin. İşte bu beş madde, proje ilişkinizin iskeleti olacak. Devamı, haftaya…