Evet doğru, Türkiye'de her zaman "mağdur profil", siyaseti etkileyen en önemli karakteristik özelliklerden biri olmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı başbakanlığa taşıyan en önemli iki şeyden biri de önünün kesilmek istenmesi, yani mağduriyeti, ikincisi de başarılı bir belediye başkanlığı süreci oldu.
AK Parti teşkilatları da dahil Türkiye’de bulunan tüm siyasi partiler Ekrem İmamoğlu için seferber olup kapı kapı dolaşarak seçim kampanyası yapsa mahkemenin vermiş olduğu “siyasi yasak” kararından daha etkili olamazdı.
Zaten dün de Saraçhane’de toplanan kalabalık tepki gösterisinden daha çok kararı “kutluyor” gibiydi. Meral Akşener’i bile uzun zamandır böylesine mutlu görmemiştim, bu karar için Ekrem İmamoğlu’nu “tebriğe” mi gelmişti yoksa?
Evet doğru, Türkiye’de her zaman “mağdur profil”, siyaseti etkileyen en önemli karakteristik özelliklerden biri olmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı başbakanlığa taşıyan en önemli iki şeyden biri de önünün kesilmek istenmesi, yani mağduriyeti, ikincisi de başarılı bir belediye başkanlığı süreci oldu.
Ekrem İmamoğlu’nun Erdoğan gibi başarıyla anlatacağı bir belediye başkanlığı süreci şu ana kadar yok. Belki de Türkiye’de kimsenin başına gelmeyecek talih kuşu 25 yıl aradan sonra 2019 yılında ona konmuştu. Yıllar boyu anlatacağı sadece bir eser ona yeterdi, o daha çok iki kere seçim kazanmanın verdiği motivasyonla siyasetin daha da ilerisine çıkmak isteyen bir profili tercih etti.
Hep anlatıyorum ama nedense bir türlü anlaşılmak istenmiyor. Ekrem İmamoğlu’nun bu rüzgârı kaybetmesi tamamen kendi tutumundan kaynaklandı, ona “geleceğin cumhurbaşkanı” gözüyle bakanlar dümeni 1-2 yıl sonra Mansur Yavaş’a çevirdiler. Bu durum daha düne kadar da
böyleydi. Fakat dünden sonra bu portrenin en azından seçime kadar değiştiği kesin.
Zira bu cezanın eleştirilecek çok tarafı da var. Cezaya sebep olan kelimenin belki de bin mislisi sosyal medya ortamında sarf ediliyor. Bunların hepsine hapis cezası ya da siyasi yasak kararı çıksa Türkiye’de ne siyaset yapacak bir kişiyi bulursunuz ne de hapishaneler bu kadar insanı almaya yeter, stadyumları da hapishaneye çeviremeyeceğimize göre cezanın ağır olduğu kanaatindeyim.
Fakat CHP’li gazeteciler başta olmak üzere birtakım muhalif kesimler tarafından da bunun “siyasi bir karar” olduğu fikrine katılmıyorum. Nasıl Erdoğan’ın “istediği bir karar” tüm muhalefeti ve altılı masayı mutlu edebilir? Öyle olsa Ekrem İmamoğlu soluğu basket maçında almazdı herhalde.
Ayrıca “İmamoğlu’ndan korkuyorlar” cümlesini de zorlama buluyorum. Tüm hukukçular en iyi ihtimalle cezanın onanma süresinin bir yılı bulabileceği görüşünde. Genel ortalamanın da 2,5 yıl süreceğini belirtiyorlar. Dolayısıyla İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığının önünde kesinleşmiş bir hüküm olmadığı için bir engel yok, belki de aday olmasa dahi cezası onanana kadar belediye başkanlığı süresini bile tamamlayacak.
Şu an için İmamoğlu’nun önündeki en büyük engelin kendi genel başkanı olduğunu söylemek işten bile değil. Herkes onun tutumunu merak ediyor.
Günün sonunda herhalde olan Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Jeremy Rifkin’e olacak.
İşsiz kalması kuvvetle muhtemel…
Kafa buluyor
Pandemi serüvenimizin en meşhur hekimlerinden olan Esin Davutoğlu Şenol siyasete ara verdiğinde “bilimsel” fikirleriyle hepimizin kafasını açmaya devam ediyor.
Şimdi de yeni eleştirisi “neden 65 yaş üzerindekilere evinin önüne çıkmasını yasaklamışlarmış”, “şimdi bedelini zihinsel ve kas atrofisi olarak ödüyorlarmış”…
Bunu diyen de pandeminin hemen başında “insanlara açık havaya çıkmayın demekten daha mantıklı olanın sokağa çıkma yasağının ilan edilmesi gerektiğini “söyleyen kişi…
Hepimizi eve tıkmayı günde üç öğün dillendirenler kendileri değilmiş gibi bir de kafa buluyorlar.