İyi insan kalmak için çok çabalıyorum.
İnanın bana.
İyi insan kalmak için çok çabalıyorum.
O kadar merhametli bir insanım ki, merhametimden beni yüreğimden yakalayabilirsiniz.
Merhametin hep iyi insan olarak, iyi kalpli biri olarak kalmana sebep oluyor.
Merhametime sinirlendiğim.
İyi insan olmama sinirleneceğim hiç aklıma gelmezdi.
Son zamanlar da çok zorlanıyorum.
Olana bitene o kadar şahit oluyoruz ki, o kadar içi içe yaşıyoruz ki, inandığımız ne varsa o kadar darmadağın oluyor ki!
Nasıl bir şey bu yahu!
Tanı tanıma, herkesi her şeyi biliyorsun.
Sanki!
Merhametimi kaybediyorum.
Merhametini kaybeden insan, ne kadar iyi insan kalabilir ki endişesi taşıyorum.
Ben hiç bela okumam.
Annem çok kızardı ve bizim ağzımızdan duymak hiç istemezdi.
Çok günah demeyin sakın derdi.
Bakıyorum kendime, akşama kadar Allah belanızı versin diyorum.
Canım annem affet beni.
Küçücük kız çocuğuna babası tecavüz etmiş, Allah gani gani belanı versin diyorum, tecavüz edeni iyi halden bırakmışlar, kim bıraktı ise bin belanızı versin diyorum.
Canım annem affet beni.
Bir başka taraftan sebebi belli, çok yorgunum.
Kendi başımın çaresine bakmaktan, ayaklarımın üzerinde tek başına durmaya çalışmaktan, tek başına çocuk büyütmekten.
Yorgunum arkadaş.
Kendini yetiştirmiş, kendine hep katkıda bulunmuş, kendine inanmış biri olarak iyi insan nasıl kalacağım.
Gördüklerimden, anladıklarımdan bıktım.
Sırt ağrım var benim.
Sırtımı kime yaslarsam düşerim, duygusundan dik durmaya çalışmaktan sırtım ağrıyor benim.
Omuz ağrım var benim.
Gitgide güvensizlik duygusundan, kendi başımı kendi omuzuma dayamaktan omuzlarım ağrıyor.
Ya kaygılar.
Sadece kendine güven.
Sadece Allah’a güven duygusu.
Ve kendi başının çaresine, sadece kendin bakacağın duygusu.
Var arkadaş.
Yorgunluk var.
Güvensizlik var.
Kaygılar var.
İyi insan nasıl kalacağız.
Kocaman bir ömür inşa etmişim.
Hala başkaları için üzülüyorsam, hala ağlıyorsam, iyi insan olarak kalmışım değil mi?
İyilik yapılarak teşekkür beklenir mi, valla ben bekliyorum.
İyilik yapıyorsun teşekkür etmiyor.
Çok bozuluyorum.
Memleket haline ne diyeceğiz.
Bir memlekette para çok konuşuluyorsa, insanlıktan çok zulümden söz ediliyorsa, insanlık çoktan toprağa gömülmüştür.
Funda'nın aklındakiler…
... Arzum Onan gibi bir kadın olmak çok isterdim.
27 senelik evlilik tek celsede bitti.
El ele geldikleri adliyeden el ele çıktılar.
Görüntülere yani videoya tekrar bakınca, sanki adam elinden tutup götürmüş, boşanmayı sağlamış, elinden tutup çıkarmış duygusunu verdi bana.
Önden önden çekiştiriyor da.
Arzu hanım, açıkça söylüyor zaten , "boşanmayı Mehmet istedi" diyor.
Yeni açıklama yapmış.
"Boşanma sürecinin kelimelerle açıklanabilecek bir nedeni ve niçini yok aslına bakarsanız.
Oğlumuz Can'ı ve birlikte geçen 30 yılı düşünerek kırmadan, incitmeden sevgiyi muhafaza ederek bir hikayeyi geride bırakmaya karar verdik".
Valla billahi helal olsun.
Çok ciddi olarak yazıyorum.
Bu asalet karşısında , bu olgunluk karşısında ben kadın olarak kendimi mahcup hissettim.
Funda'nın aklındakiler…
... Aşk.
Sonsuza kadar sürer mi?
Bir ömür sürsün istiyoruz tabi ki.
Ama sonu geliyor gibi görünüyor.
Bildiğim eskiden sürermiş, ama zaman değiştikçe sürmez diyebiliriz.
Artık, insanlar birini gerçekten hesapsız sevebiliyor mu?
İlişkinin ihtiyaçlarını seviyor, onun hesabında mı kalıyor.
Yine bu yıl ada sensiz içime hiç sinmedi diyebiliyor mu?
Ya da o parayı versin ben adalarda bir gezeyim, bir yiyip içebilirim mi, diyor.
Avuçlarımda hala sıcaklığın var, diyor mu?
Yoksa elini bile tutmuyor ki, avucunda sıcaklığı kalsın.
Ya da avucundaki paraya mı bakıyor?
Sevgi kalıcı olabiliyor mu?
Hepsi pamuk ipliğine mi bağlı?
Pamuk ve kopan ilişkisine iyi bakmak lazım.
Bence öyle.