Evet, gencecik yaşlarında çok büyük olgunluk göstererek adaletsizliğe karşı durabilen iki nadide genci saygıyla düşünüyoruz.
İşte Doğu’nun gençleri...
Malala ve Ahed nice diğerleri gibi, süregelen büyük adaletsizliğe karşı, gayet önemli tarihi karşı duruşlarını sergilediler….
Evet, gencecik yaşlarında çok büyük olgunluk göstererek adaletsizliğe karşı durabilen iki nadide genci saygıyla düşünüyoruz. Yaşadıkları çok vahim olaylardan sonra neler olup bittiğinden ve netice de şu uluslararası camianın (!) bu iki doğulu genç kızın emsal, trajik yaşamlarına “objektif yaklaşımı” hususunda ve çelişkiden arınamayan, düşünce sel varış noktası hakkında bazı şeyler, bir nebzede olsa belirtilmeli diye düşünüyoruz…
MALALA Yusufzay , Mingora – Pakistan nüfusundan, nur çehreli bu genç kız daha 15 yaşında ve okul sevisinde seyir halinde iken Tehrik – i Taliban mensupları tarafından düzenlenen silahlı saldırı sonrası yaralandı ve ne mutlu ki yaşamı devam edebildi.. Küçük Malala daha 11 yaşında iken bazı siyasi konular hakkında yazılar yazabiliyordu. Fakat tabii, babası ve ailesi uzun zamandır tehdit altında olan bu genç fidana yaşatılan vahşet, lanetlenmelidir ve ha keza hiçbir saikle de kabulü imkansızdır…
AHED El Temimi, Ramallah – Filistin nüfusundan, nur çehreli bu genç kız daha 16 yaşında ve İsrail askeri mahkemesi kararı doğrultusunda; şu ve ya bu şekilde ülkesinin işgaline karşı durduğu gerekçesiyle hapishanede… Küçük Ahed daha 11 yaşında iken İsrail Ordusu mensupları tarafından öldürülen kuzeni “Rüştü”nün cenazesinde ağlıyor ve protesto ediyor idi… Evlerinin askerlerce basılması ve anne dahil diğer bireylerin tutuklanması cabası… Bu vahim insanlık trajedisinin de ha keza hiçbir saik ile de kabulü imkansızdır….
Malala, “Nobel Barış Ödülü”ne layık görüldü, eski İngiltere Başbakanı; “I am Malala” diye imza kampanyası başlattı, Unesco “Stand up for Malala” diye bir kampanya başlattı. Zamanın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri övgüyle kendisinden bahsetti, zamanın A.B.D Başkanı Muhterem kendisini Beyaz Saray’a davet etti, falan falan… Bunlar doğru şeyler, doğru tepkiler…
Peki, hemen aynı yaşlarda, aynı dinin mensubu ve hemen hemen aynı yörenin, yani doğunun diğer kızı Ahed için bu muhteşem “Uluslararası Camia” diye kendini adlandıran topluluk acep nasıl bir özdeş tepki veremeyebiliyor? Hatta hiç ilgilenmiyor diye sorma hakkına sahibiz, değil mi? Asıl bu topluluk mensuplarınca, yüce değerleri açısından düşünülmesi ve sorgulanması gereken, işte budur… Zaten, bu cenahtan gelen bazı namuslu, fakat cılız özeleştirileri ancak çok dikkatle izlediğimizde fark edebiliyoruz… Ne yazık ki:
“Bu ne yaman bir çelişki” işte!…
Fakat biz ,dünyadaki duruşlarında ve kısa hayatlarında çektikleri onca işkenceye varan sıkıntılara rağmen muhteşem tavırları dolayısıyla ve ayrıt etmeksizin hep saygıyla düşüneceğimiz bu doğunun emsal-asil insanlarını adaletsiz uluslararası değerlendirmelere karşın, her ne şart altında olursa olsun müdafaa ve saygıyla takdir etmek mecburiyetindeyiz…