Sevindirici bir gelişme oldu geçtiğimiz hafta.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve Komşuluk Politikaları ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Komisyon Üyesi Johannes Hahn, epey uzun bir süre sonra tekrardan Ankara'da Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog toplantısını gerçekleştirdiler.
Ardından yaptıkları ortak açıklamada Reform Eylem Grubu (REG) toplantılarının yeniden başlamasının memnuniyetle karşılandığını belirttiler. Biz de bu gelişmeden dolayı çok memnunuz.
Özellikle her iki taraf, Türkiye'nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi ile devam eden diyalog ve iş birliğinin önemi hususunda mutabık kaldı. Adalet Bakanlığı ile Avrupa Konseyi arasındaki gayri resmi çalışma grubunun devamından duyulan memnuniyeti dile getirdi.
Terörle mücadelede iş birliğini artırma yönündeki güçlü iradeye vurgu yapılan ortak açıklamada, Türkiye ve AB'nin terör tehdidine etkin bir şekilde karşı koyabilmek için iş birliğini artırmaya yönelik somut adımlar attığı aktarıldı.
Tarafların, kalan tüm kriterlerin yerine getirilmesi amacıyla vize serbestisi sürecine devam edilmesi yönündeki niyetlerini özellikle dile getirildi. "Vize Serbestisi Yol Haritası kriterleri çerçevesinde, Türkiye, ikinci nesil pasaportları 2 Nisan'dan bu yana düzenlemeye başlamıştır. Türkiye ile AB arasında Europol ve ağır suç ve terörle mücadeleden sorumlu Türk makamları arasında kişisel veri aktarımına ilişkin operasyonel bir anlaşma imzalanması için müzakereler 30 Kasım'da başlayacaktır." değerlendirmesi de oldukça sevindiriciydi.
Ayrıca Türkiye'nin, dünyada en büyük sığınmacı nüfusuna ev sahibi ülke haline geldiğine ve eğitim ile sağlık gibi hizmetlere erişimi temin etmek için büyük çaba sarf ettiği gerçeği de hatırlarıldı.
Ekonomi, enerji, ulaştırma alanlarında gerçekleştirilecek yüksek düzeyli diyaloglarla iş birliklerini güçlendirmeye karar verdikleri kaydedilen ortak açıklamada, "Gümrük Birliği'nin işleyişinin iyileştirilmesi ve güncellenmesi için koşullar elverdiği anda çalışmaya karar verdik. Ortaklık Konseyi, Terörle Mücadele Diyaloğu, Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası istişareleri ve tematik dış politika diyaloglarının yeni toplantıları için hazırlıklarımıza devam edeceğiz." değerlendirmesi yapıldı.
Açıklamada, "Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumlarının liderleri ile Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümüne yönelik çabalarına tam ve kararlı destek vermeyi sürdüreceğiz." ifadesi yer alırken, Balkanlar, Suriye, Irak ve Libya başta olmak üzere bölgesel gelişmelere ilişkin görüş alışverişinde bulundukları aktarıldı.
Ortak Açıklamada dile getirilen tüm bu konular Türkiye’nin AB üyeliği yolunda ilerleme konusunda ne kadar kararlı olduğunun da kanıtıdır.
Acaba AB bu konuda ne derece samimi? İşte asıl soru da budur! Örneğin görüşme sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Mogherini ve Hahn, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davaları sebebiyle Türkiye’ye eleştiriler yöneltti. Bu da onların samimiyeti konusunda şüphelerimizi haklı çıkarmakta. Söz konusu isimler teröre destek verdikleri belgelerle ve ifadelerle kanıtlanmış şahıslar. Şu anda mahkemeleri sürmekte.
Bu nedenle Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun AB’nin iki yüzlülüğünden dem vurarak “Türkiye'yi dışlayan, aday ülke olduğunu inkar eden açıklamaların faydası yoktur. Avrupa Birliği üyesi ülkelerden terörle mücadelemize daha fazla destek bekliyoruz. FETÖ üyelerinin AB'de sığınmacı olması kabul edilemez. IPA fonlarının kesilmesi Türkiye'yi batırmaz. Gümrük Birliği anlaşması güncellenmelidir. Bir göç mutabakatı yaptık. 5 faslın açılmasına dair imza atıyoruz, sonra yeni fasıl açılmasın kararı çıkıyor, bu ikiyüzlülüktür, bunun izahı yoktur" " demesi bizi şaşırtmadı. Bakan Çavuşoğlu çok haklı! Tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının düşündüklerini dile getirdi.
Her şeye rağmen diyaloğun sürmesi önemli.
Ancak genişlemeden sorumlu AB Komiseri Johannes Hahn’ın Türkiye’ye yönelik bakış açısı, Avusturya hükümetinin bakışından farksız. Bu da AB açısından talihsiz bir durum.
Dileğimiz 2019 yılının Mayıs ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri sonrası oluşacak yeni komisyonda genişlemeden sorumlu olacak komiserin daha makul ve de daha adil bir şahıs olması. Büyük ihtimalle Hahn tekrar komiser olmayacak. Avusturya’nın atayacağı komiser kim olursa olsun büyük bir ihtimalle başka bir alanı üstlenecek. Yani her halükarda seçimler sonrası yeni komisyonda yeni isimlere ve yeni bir komisere muhatap olacağız.
AB bugüne kadar terörle mücadeledeki hassasiyetimizi anlamakta zorluk çekti. Dileğimiz 2019’da oluşacak yeni Avrupa Parlamentosu ve AB Komisyonu en başta olmak tüm AB kurumlarının bu konuda daha duyarlı olması ve Türkiye’ye karşı “iki yüzlülüğün” son bulması.