(*) Merhaba Hüzün demek Fransızca. Françoise SAGAN'ın 18 yaşında yazıp meşhur olduğu (ve filmi de çevrilen) bir roman Bonjour Tristesse. Bir gencin yaşadığı duygusal iniş-çıkışları ve ailesi ile olan hüzünlü ilişkilerini anlatıyor. Melankolik bir havada yazılmış ve bu sebepten çok tutulmuş bir eser aynı zamanda.
Bütün Fenerbahçelilerin şu anda içinde bulundukları ruh halini anlatan yeni bir roman yazılsa belki adı “Merhaba Hüzün-Fenerbahçe” olurdu. Nasıl olmasın ki? Bu kaçıncı Şampiyonlar Ligi kapısından dönüş? Yakın tarih, Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’ne girememesinin tarihi neredeyse.
Bundan önceki yıllarda; Şampiyonlar Ligi'nde eleme turlarında 2002-2003’de Feyenoord, 2006-2007’de Dinamo Kiev, 2010-2011’de Young Boys, 2012-2013’de Spartak Moskova, 2013-2014'te Arsenal, 2015-2016'da Shakhtar Donetsk, 2016-2017'de de Monaco takımları karşısında turu geçemeyen Fenerbahçe, Avrupa Ligi’nde ise 2010-2011’de PAOK’a, 2017-2018'de Vardar’a (play-off'ta) elenmişti.
20 yıl süren bir önceki yönetimin bıraktığı kötü miras bir tarafta, döviz fiyatlarındaki anormal seyir diğer tarafta ve bir de yetmezmiş gibi UEFA Finansal Fair Play sarmalında nefes almaya çalışan Camianın şansına, Şampiyonlar Ligi Play-off öncesi eleme turunda gelebilecek en güçlü rakip geldi torbadan. (Ahmet ÇAKAR’ın UEFA kura çekilişlerinde sıcak top-soğuk top teorisini destekler birçok veri var ama konumuz o değil şu anda.) Birçok bahane bulmak mümkün Benfica’ya kaybedişin ardından ama kıyıdakiler sizin açık denizde yaşadığınız sıkıntılarla değil gemiyi salimen limana getirip getiremediğinizle ilgilenir. Fenerbahçe’nin gemisi ne yazık ki Şampiyonlar Ligi Limanı’na bu sene de gelemedi. Ambarları fareler kemirdi, eski kaptanın borcu yüzünden yelkenleri haczedildi, gemide isyan çıktı, çarkçı kaçtı, tayfalar isyan çıkardı vesaire vesaire.
Her iki maçta da yenen gollerde, defansif yerleşim ve adam/alan paylaşımı hataları ön planda olsa da; Kaleci Volkan’ın ilerleyen yaşının (37) ve genel zaaflarının getirdiği sıkıntılar elenmeye sebep oldu denebilir. Muslera veya Fabri kalede olsalar acaba bu yenen iki golü yerler miydi? sorusu hep akılların bir köşesinde Fenerbahçelilerin. Josef’in devam eden cezası yüzünden oynamaması orta sahanın direncini her iki maçta “helva” kıvamına dönüştürünce ve büyük umutlarla alınan “çakma Alex” Guiliano, Valbuena ekürisinin fizik direnci Benfica için yetersiz kalınca elenme kaçınılmaz oldu. Ali KOÇ ne yapsın?
Yüz kelime ile Türkçe konuşan futbolcuların bu türden mağlubiyetler sonrasında dediği klişe ile devam edecek olursak “-önümüzdeki maçlara bakacağız.”
Ekonomik olarak biraz olsun belini doğrultmak için ümit bağladığı Şampiyonlar Ligi gelirlerini Galatasaray’a kaptırmak mı daha üzücü (a şıkkı), sezonun daha başında hayaller kurarken elenivermek mi daha üzücü (b şıkkı), dinozorların gençleşmeye karşı gösterdikleri direncin büyüklüğü mü daha üzücü ? (c şıkkı), ya da –hepsi birden mi? (d şıkkı)
Avrupa Ligi Grupları 31 Ağustos’ta Monaco’da yapılacak kura ile belirlenecek. Neyse ki Fenerbahçe bu aşamada 23.500 puanla ilk onda yer aldığından seri başı olacağı için Arsenal (93.000), Chelsea (82.000), Leverkusen (66.000), Villarreal (52.000), Anderlecht (48.000), Lazio (41.000), Sporting Lizbon (40.000), Marsilya (32.000) ve Milan (28.000) ile karşılaşmayacak. Bu aşamada umarız diğer takımlarımız da yollarına devam ederek Akhisar ve Fenerbahçe ile birlikte ülke puanımızı yükseltmeye devam ederler. (Tabii ki Galatasaray da Şampiyonlar Ligi’nde)
Yarından sonraki pazartesi Arefe, salıdan itibaren Kurban Bayramını idrak edeceğiz. Hepimizin Kurban Bayram’ını tebrik ediyorum.