Demokratik bir yarış olması gereken seçimlerin bir boks arenasına dönüştürülmesi nedeniyle 31 Mart'tan milletçe birbirimizin kaşını gözünü yararak çıktık.
Yarışı boks maçına dönüştürenler muhalefetin antrenörlüğünü yaptı.
Biz birbirimize yumruklar salladıkça, onlar “hadi oğlum, vur oğlum” diye bağırdı.
Ülkece kan revan içinde maçı bitirdik.
Altın kemer sahibi boksör maçı birinci bitirmesine karşın elindeki birkaç önemli büyükşehri kaybederek önemli yara aldı.
Sonrasında en büyük büyükşehir raundunda hile olduğu ortaya çıktı.
Yüksek hakem o raundun yenilenmesine karar verdi.
Şimdi hep birlikte yeniden çıktık ringe.
Olanca gücümüzle birbirimize yumruklar sallıyoruz.
Yine muhalefetin antrenörü yarışı boks maçına dönüştürenler.
Bu kez antrenör sayılarının daha fazla olduğu görülüyor.
Baş antrenör Washington.
Yardımcıları Tel Aviv, Berlin, Paris, Londra ve daha niceleri.
Riyad’tan, Kahire’den, Abu Dabi’den destekçileri var.
Pensilvanya ve Kandil de her zamanki gibi yerlerini almış, ikisi de avazı çıktığı kadar bağırıyor, “siz oradan vurun biz buradan vururuz” diye.
Yıllarca iktidar adına ringe çıkmış isimler de var yine arenada.
“367” deyip açıkça karşı tarafta yer alanlar, “manifesto” deyip tarafsız bölgede seyredenler var.
Muhalefet tribünleri coşturulmuş.
Kimi, “her şey güzel olacak” diye bağırıyor, kimi “altın kemer gidiyor” diyor, kimi “yeni bir boksör doğuyor” diye coşuyor.
Biz kendimizi maçın atmosferine kaptırmışken, organizatörler “Türkiye’de demokrasi bitti, bağımsız yargı öldü, ekonomi çöktü” diye ilanlar vererek ülkeye diz çöktürmeye çalışıyor.
Biz bu kapalı arenada bir birimize sağlı sollu yumruklar sallarken, bizi vuruşturanlar, Körfez’den, Orta Doğu’dan, Doğu Akdeniz’den etrafımızı sarıyor.
Maçın bitmesine daha 40 gün var.
40 gün boyunca vuruşmaya devam edeceğiz belli ki.
Her gün birbirimizin kaşını gözünü patlatmaya devam edeceğiz.
Gecenin bir yarısı bu maç bitip arenadan çıktığımızda etrafımızdaki çemberin ne kadar daraldığını göreceğiz, lakin o çemberi yarmak bugünkünden daha zor hale gelmiş olacak.
O nedenle acilen birileri ışıkları yakmalı, o ringe havlu atmalı, “maç bitti” demesi lazım.
Birilerinin bunun bir boks maçı olmadığını, demokratik bir yarış olduğunu haykırması lazım.
Birilerinin, bu maçın tek kazananının organizatörler, kaybedeninin ise tüm Türkiye olacağını anlatması lazım.
“Kızgın demirin soğutulması” maç havasından çıkıp demokratik yarışa dönüşümüz için iyi ışıktı.
Ne yazık ki çok geçmeden ışıklar yeniden söndürüldü ve aynı atmosfere dönmüş olduk.
Işığı söndürenler demirin altına odun sürmeye, ateşi harlandırmaya devam ediyor.
Ateş ülkeyi sarmadan demire su dökmek gerek.