İran'a uygulanan ambargonun kazananları var bir de kaybedenleri. Kazananlar enerji ihraç eden ekonomiler.
Özellikle de OPEC hedeflerinin altında olan ihraççılar. Bunların da en önemlisi Suudi Arabistan... Ambargo uygulamasının ardından enerji fiyatlarının manuel olarak düşürülmesi ile gaz sıkışmasının önüne geçildi. Fakat bunun sürmeyeceği açık.
İran’ın ihraç kabiliyetinin kısıtlanmasına olan tepkiler azaldıktan sonra petrol fiyatlarının yükselmesi beklenebilir. Toplam petrol talebi hacmi içerisinde bütün ihraççılar ikame edilebileceği gibi İran’ın hacmi de ikame edilebilir. Ancak bu durumda farklı stratejiler gündeme gelmektedir. En önemlisi ise üretici firmaların aktif büyüklüğü ve karlılığının kontrol altında tutulmasıdır. Mesela Suudi Arabistan’ın OPEC hedeflerinin altında üretim yapıyor olmasının nedenlerinden birisi budur. Aramco’nun çok fazla değerlenerek göze batmasından son dönemde iyice ürkmektedirler.
İktisadi değerleri göze batacak kadar büyütmemek gerektiğinin en güzel örneği Aramco’dur. Firma Suudi Arabistan’ı kendi petrolünde boğmaktadır. Suudi Arabistan, Aramco’nun halka arz dayatmasından bir biçimde erteleme yapılarak kurtulmuştur. Fakat yeni durumda hem hacim hem petrol fiyatlarının artması karşısında alanı daralacaktır. Yani ya Aramco’nun yeniden halka arzı gündeme gelecek yahut da Suudlar radikal bir kararla kamp değiştirecektir ki bu durumda cephenin tam merkezine geleceklerdir. Kamp değiştirme eğilimleriyle ilgili denemelerinin çok yönlü etkileri tecrübe edildi. Keza kutuplaşma içindeki rol ve taraflarını yerleştirmekte birçok ekonomi gibi zorlandılar. Meselenin bir de Venezuela tarafı olduğunu da göz önünde bulundurmak gerekir. Bu açıdan bakınca Venezuela’daki hadiseler kızım sana söylüyorum gelinim sen anla kıvamındadır.
Meselenin bir de Türkiye’yi ilgilendiren taraflarına bakmak gerekir. Türkiye için mevcut durumda en olumsuz senaryo artan kura enerji fiyatlarındaki artışın eklenmesidir. Petrol fiyatları kaynaklı oluşacak enflasyonist etkinin önüne geçmek üzere birçok adım atılmış olsa da kur etkisinin önüne geçilmekte zorlanılmaktadır. Elbette Aramco’nun yeniden gündem olması daha farklı neticeler barındırabilir. Diğer taraftansa Akdeniz’deki enerji arama faaliyetleri hayati önem kazanmaktadır. (Tüm bu konuların siyasi tarafları ile de ele alınması gereklidir.) Bu bağlamda onlarca denklem arasında öngörülebilirlik azalmaktadır.