Dünyanın dört bir yanında, milyarlarca insan, gelişmeleri takip edip, salgının ne zaman biteceğini, yaşamlarının ne zaman normale döneceğini düşünürken geleceğe yönelik bir teknolojik kültüre daha çok sarılmaya başladı.
Değişiyoruz, dönüşüyoruz, alışkanlıklarımız değişiyor bu süreçte.
Dünyada artık insanlar her ülkede farklı farklı yaşam biçimlerine evriliyor.
Yeni yaşam biçimine elbette zorlanıyoruz ancak ne denli olumlu bir seyre çevirirsek durumu, o kadar iyi olacak gibi…
İhtiyaçlarımızı artık internet üzerinden mi karşılayacağız bilinmez ama her ülkenin, gün gün hangi önlemleri aldığını görünce, her ülkenin virüsten sonraki yaşam tarzı az çok öngörülebiliyor.
Alışverişte eğitimde, sağlıkta, teknolojik altyapı ile yürüyen bir yaşam tarzı karşımızda artık.
Dünyanın dört bir yanında, milyarlarca insan, gelişmeleri takip edip, salgının ne zaman biteceğini, yaşamlarının ne zaman normale döneceğini düşünürken geleceğe yönelik bir teknolojik kültüre daha çok sarılmaya başladı.
Diğer taraftan, örneğin virüsten sonra Avrupa’nın temizlik kültüründeki değişimini çok merak ediyorum.
Şimdiden sağlık alanında başlatılan çalışmalar toplumsal yaşamdaki alışkanlıkları da etki etmeye başlıyor.
En basit örneği el yıkama konusundaki değişim.
Geçen yıl yapılan bir araştırmada ellerini en az yıkayan ülke Hollanda ve İtalya olmuştu.
Virüs sonrası ise Avrupa’nın bu konuda, dünya kıtalararası ortalamasının üzerine çıkacağı kesin.
Keza İngiltere… Virüsün en yüksek bulaşma oranına ulaştığı İngiltere…
İngilizler yaşanan ölümler sonrası kendi ülkelerini “Avrupa’nın hasta adamı” ilan ettiler.
Virüsü dikkate almayarak, maçlar oynatan, kraliyet organizasyonları ve yüzbinlerce kişinin katıldığı at yarışı organizasyonları düzenleyen ülke, şimdilerde “hasta adam”
******
Bu süreçte özellikle Avrupa medyasında yer alan konuların başında ise Türklerin temizlik, hijyen ve kolonya düşkünlüğü vardı…
Türk kültüründe nezaketin en önemli işaretlerinden biri olarak gösterilen kolonya, tekrar tekrar konu edildi.
Türk hamam kültürünün Avrupa’da yaygınlaşması gerektiğinin de altı sürekli çiziliyor.
Sadece Avrupa değil ABD’de de Türk temizlik kültürü ve hamam vurgusu öne çıkmaya başladı.
Ünlü Forbes dergisinde yayımlanan bir yazıda, dünyadaki gezginlere Türk temizlik ritüelleri örnek gösterildi.
Peştemal, zeytinyağı sabunu, kese, kolonya hepsi birer birer anlatılıyor.
Bu süreç bir gerçeği daha açığa çıkardı ki, ne kadar bilim ve teknoloji alanında güçlü olursan ol, ne kadar güçlü sağlık sistemine sahip olursan ol, birey farkındalığı, kültürel ritüeller ve yaşam kalitesinin salt ekonomik karşılıkla ölçülemeyeceği gerçeği, en önemli kıstaslar arasında.
**************
“Kitap okuyalım” mesajlarına ne oldu?
Güzel başladı, çabucak bitti.
Kamu spotları, tanıdık isimler, siyasiler, şarkıcılar vs… Herkes çıktı ard arda kitap okuyalım mesajı verdi.
İki gün sürdü sürmedi sonra bıçak gibi kesildi…
Medyada “kitap okuyalım” haberlerinin yerini şimdilerde “bilgisayar oyunları oynayalım” haberleri almaya başladı…
Özellikle modern yaşam eleştirileri yapan biz eğitimcilerin çok hoşuna gitmişti gençleri ve çocukları kitabı özendirme, onları edebiyata yönlendirme.
Ama çabuk bitti.
Zannediyorum ki, büyük bilgisayar oyun şirketleri konuya el attı.
Yoksa yerli-yabancı medya neden bir anda “bilgisayar oyunu akıl sağlığına da iyi geliyor” yönlü haberlere başlar ki?
Bakın o haber başlıklarından bir kaçı şöyle:
“Bu dönemde evde yapılan aktivitelerden video oyunları çoğu kişi için kurtarıcı görevini görüyor.”
“…Oyun kişiyi bir iç yolculuğa çıkarıyor, sessizliği daha derin bir kalitede ortaya çıkarmak istiyor.”
“Oyun dünyası halihazırda yeteri kadar büyükken sokağa çıkma kısıtlamalarıyla bu sektöre ilgi de artmış vaziyette.”
“Koronavirüs salgını sırasında bilgisayar oyunları nasıl meditasyon yöntemi oldu?”
İki not ekleyip bitirelim
Araştırmalara göre;
Bir: İnsanların evlerinde daha çok zaman harcamasıyla beraber oyun için yaptıkları harcamalar da yükseliyor.
İki: Dünyada oyun sektörünün büyüklüğü, müzik, sinema, tiyatro gibi bütün sektörlerin toplamından daha büyük.
*****************
Sanal müzeler…
Kurtuluş Savaşı Müzesi (Birinci Meclis Binası) Göbeklitepe Örenyeri, Efes Müzesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Troya Müzesi, Cumhuriyet Müzesi, Gazi Müzesi Samsun, Etnoğrafya Müzesi, Antalya Müzesi, Çorum Boğazköy Müzesi, Gaziantep Arkeoloji Müzesi, Zeugma Müzesi, Gaziantep ve Çorum Müzesi.
Sanal gezinti için Kültür Bakanlığı’nın hazırmış olduğu müzeler…
810 bin 410 kez ziyaret edildiği haberini duyunca hemen https://sanalmuze.gov.tr sayfasına girdim.
Göbeklitepe Örenyeri ilk favorim oldu.
255 bin 150 kez gezilerek ilk sırayı da Göbeklitepe almış.
Ancak -sanal da olsa- Cumhuriyet Müzesi’ni gezmek başka bir ruh, başka bir heyecan…
Uzayan karantina günlerinde Kültür Bakanlığı da sanal gezi listesini epey genişletecektir diye umuyorum…
*****************
Hem su tehlikesi hem virüs hızı!
Virüs tüm dünyada yayılmaya devam ederken önemli uyarılardan biri de dünyadaki su sıkıntısına ilişkin…
BM’nin son raporuna göre su sıkıntısı ile karşı karşıya olan yaklaşık 74 milyon insan var şu an.
Yani 74 milyonluk bir nüfus, salgına karşı savunmasız yaşıyor.
Özellikle Afrika kıtası tehdit altında…
BM raporuna göre bu nüfusun önemli bir bölümünü, 31 milyon kişiyle Sudan, 14 milyon kişiyle Yemen ve 10 milyona yakın kişiyle Mısır oluşturuyor.
Bir yandan virüs mutasyon geçiriyor, farklı yayılma biçimleriyle değişiyor, diğer yandan dünya su sıkıntısını çok daha fazla yaşamaya başlıyor…
BM Afrika Ekonomik Komisyonu ise öyle bir açıklama yaptı ki, inanılır gibi değil.
Salgının, Afrika kıtasında en az 300 bin insanı öldürebileceği haberi tam da susuzluk uyarısı ile aynı döneme denk geldi.
300 bin ölüm tahmini en iyi senaryoymuş.
Komisyonun en kötü senaryosuna göre ise ölü sayısı 3 milyonu geçebilir.
Afrika’yı şu ana kadar –az vaka sayısı ile- pas geçen virüsün aslında nasıl bir yayılma hızı içerisinde olduğu ve kendine nasıl yeni bölgeler bulduğu çok açık.
*************
Günün sözü
Medeniyet, bir durum değil bir hareket; bir liman değil, bir yolculuktur.
Arnold Toynbee
******************