An itibarı ile Müge Anlı'nın sunduğu şu yeni yarışma programını izliyorum. Adı ''Güven Bana.''
Genelde sabahları uzun bipli izlemeye alışık olduğum Müge Anlı’yı akşam akşam izlemek biraz tuhaf geldi doğrusu. Tazecik sunucumuz biraz daha süslü, yoğun makyajı, saçı falan… Şöyle bi alıcı gözle baktım da beğendim, hoş görünüyor. Kış boyu hiç yorulmadı mı bu kadın? Şimdi de bu yarışma… Valla ben olsam 2 ay toz olurdum. Değil stüdyo, çekim, cep telefonumun bile kamerasına bakmazdım. Karar verdim. Yarışmayı sonuna kadar izleyeceğim ve size de an be an gözlemlerimi yazacağım. İlk dikkatimi çeken dekor ve ışık, gayet güzel. Bilgi yarışması, sorular çok zor değil. Açıkçası ben Müge Anlı’yı bir bankonun arkasında, kasiyer gibi görmeye alışık olmadığımdan baya bi yadırgadım. Ama o yarışmacılar neyin nesi? Hepsi birbirinden çirkef, şirret, ukala, itici. Seçmece mi bulmuşlar bunları merak ettim. Genelde bu tarz programların ilk bölümlerindeki yarışmacılar ajanslardan seçilir. Eğer bu yarışmacılar da böyle seçildiyse, hangi akla hizmetten seçildiklerini ben çözemedim. O kadar garip diyaloglar geçiyor ki bir süre sonra hepsini birbirine vurası geliyor insanın. Müge bile bunların üstesinden zor gelir. Hadlerini bildiremez. Sabahın körü gelen garibanlara hiç benzemiyorlar. Benden uyarması bu yarışmacılar çiğ çiğ yerler adamı. Eee sen kaşındın Müge! Madem o bankonun arkasına geçip tatilini hiç ettin, çekeceksin artık.
Hiç şaşırmadım
Gazete başlıklarını görünce ‘’hadi oradan bee’’ dememek için kendimi zor tuttum. Koca koca puntolarla ‘’Bir garip boşanma!’’ yazmışlar. Nesi garip… Ne yaşananlar ne sonuç hiç ama hiç garip değil. Ki haftalar öncesi ben de yazdım, Özcan Deniz boşanacak diye. Olmaz bir nikah, hamilelik sebebi ile kıyılmıştı. Bunu görmemek için kör olmak gerekiyor. Özcan Deniz zahmet edip işlerine bile ara veremedi. Hamileliğin 7. ayında evlenebildiler. Özcan 44 Feyza 24 yani arada 20 yıl var. Yaş farkı fazla olunca anlaşmak zor denir, bilirsiniz. Bu konuya tam katılmıyorum. Yani şöyle Özcan 54 Feyza 34 yaşında olsaydı durum daha farklı olabilirdi. 20’li yaşlarında ki bir kadın ile 30’lu yaşlarındaki kadın, aynı olaya bambaşka bakar. Bambaşka tepki verir. Kendimden biliyorum. Feyza 25 yaşında bir kız, üstelik bir de senin ile aynı sektörden de değil. Tabi ki seni kıskanacak, saçma sapan olaylar da çıkaracak. Kızacak, küsecekte. Dedim ya o yaşlarda kadınlar tuhaf! Mesela onu kızdırırsan, babalar gününde çocuğunu göstermezse şaşırmayacaksın. Bir gün boşanma söz konusu olduğunda, astronomik rakamlarda isteyebilir, normal. 20’lerin öfkesi sert, hatası bol olur. Saçma sapan beyanlar verebilir, bekleyeceksin. Normal karşılayıp, seviyorsan katlanacak ve hatta unutacaksın. Ondan sessizlik, sabır, anlayış, akışına bırakmayı beklemek, tabiatına aykırı. Yani ne yapsan bir yerden fire verecek. Zaten Özcan Deniz’in tavrı, vücut dili de çoğu şeyi anlatıyordu. Ne sevgisi ne sabrı o kadar büyük değildi. Ve işte sizi şaşırtan, beni olmazsa şaşırtacak kaçınılmaz son…
Para ile gelen özellik
Bekar ve çocuğu olmayan herkes gibi benim de tahammül edemediğim evli ve çocuklu arkadaşlarımın bitmek bilmez dertlerini dinlemek. İşkencenin çeneye vurup, benim için evrim geçirmiş hali. Daha yeni başıma geldi. Arkadaşımın 3 yaşına yeni basan çocuğunun, okul hayatını tam 1 saat 42 dakika dinledim. Meğer ne zormuş. Çoktan devlet okullarının pabucu dama atılmış da benim haberim yokmuş. Ne kadar iyi eğitim verse de en iyi hocalar, kimse beğenmiyormuş. TOKİ ödemesi gibi ödenen okullar için millet sıraya giriyormuş. En iyi reklam, en iyi okul olmuş. İyi notları çocuklar, düşük notları hocalar veriyormuş. Sınıfta kalma diye bir şey de kalmamış. Başarısızlık nedir bilmeden fanusta büyüyormuş o çocuklar. Sonra ortalıklarda kendini Einstein sanan bir dolu insan. Biz sonduk herhalde karnesinde 1 olan, sınıfta kalan. Özel okul sonra özel üniversite sonra iş… İşte orada özel yok! Azıcık zorluk, çekişme, yenilgide pes eden yorulan koskoca bir nesil. İşin aslı astarı okul diye önünden geçtiğim binaların her biri bacasız fabrikaymış, benim haberim yokmuş.