Bu çağda internet daha çok önem kazandı. Gündelik yaşamda yerinin doldurulamayacağını görebilmekteyiz.
Bilgi çağına girdik sorunlar arttı, eksilmedi.
Bu çağda internet daha çok önem kazandı. Gündelik yaşamda yerinin doldurulamayacağını görebilmekteyiz.
Hiçbir şey internette gezinti yapmak, sipariş vermek, oyun oynamak, sohbet etmek, sosyal medyada kim ne yazmış nereye gitmiş kadar bize haz vermiyor. Dürüst olmak gerek.
Sanal dünya gerçek dünyadan çok daha keyifli öyle değil mi?
İnternetin dünya çapındaki kullanımına bakıldığında karşımıza çıkan internet kullanıcısı sayısı 100 milyonları aşıyor. Öncelikle şunu söyleyeyim, teknoloji hayatı kolaylaştırmak için var. Zorlaştırmak, yalnızlaştırmak ya da onsuz yaşayamamak için değil…
Peki, bu internet ve oyun bağımlılığına hangi psikolojik sorunlar eşlik eder bundan da söz edeyim. En başta elbette kişilik bozuklukları, anksiyete, depresyon, sosyal fobi, madde bağımlılığı ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu başı çekiyor. Bütün bunlara ek olarak yalnızlık, utangaçlık, içe dönüklük gibi durumlarda internet bağımlısı bireylerin yaşantıları içerisinde var olan ek durumlar arasında yer almakta.
Bağımlılık, bir madde, davranış veya aktiviteye karşı kontrol kaybı ve bu madde, davranış veya aktiviteye bağımlılık geliştirme durumudur. Kontrolü kaybeden ne yapar? Duvara toslar!
O halde kontrol bizde olmalı. Bizde olmazsa başımıza gelebilecekleri bir kez daha tekrarlayalım:
İnternet bağımlılığı bazı durumlarda insanların gerçek hayattaki ilişkilerini olumsuz etkiler ve yalnızlaşmalarına neden olur. İnternetin sunduğu sanal dünya, gerçek hayatta olmadığı gibi insanlar arasındaki yüz yüze iletişim, kişisel bağlantılar ve empati eksikliği ile karakterizedir. İnternet bağımlılığına sahip kişiler, interneti gerçek hayattaki ilişkilerden daha fazla tercih ederek, sosyal aktivitelerden uzaklaşabilir ve yalnız hissederler.
Sosyal bağları zayıf olan insanlar, yani normal yaşamda diğer insanlarla daha az iletişim kuran insanlar bu rahatsızlığa daha yatkın. Buna ek olarak depresyonda olmak, çok kaygılı olmak veya bireyin özsaygısının düşük olması gibi özellikler de internete bağımlı olmaya çanak tutmakta.
Günümüzde birçok çocuk ve genç için de bu bağımlılık ciddi bir sorun haline gelmiştir. Bu nedenle, ailelerin bu konuda bilinçli olması ve çocuklarını doğru yönlendirmesi gerekmekte.
Çocuklar öğrenmeyi gözlemleyerek yaparlar. Eğer siz de telefonunuzla veya bilgisayarınızla çok vakit geçiriyorsanız, çocuğunuzun da bu davranışı sergilemesini beklemeyin. Kendiniz de sınırlar koyarak rol model olun. İki yaşında veya 5 yaşında bir çocuk dijital ortamla tanışmamalı.
Telefon ve internet yerine başka aktiviteler önerin. Örneğin, spor yapmak, kitap okumak, müzik dinlemek veya ailece bir oyun oynamak gibi etkinliklerle vakit geçirmelerini sağlayın.
Çocuğunuzla açık ve anlaşılır bir dille konuşun. Telefon ve internet kullanımının zararlarından bahsedin. Onları sadece zararlarından bahsederek korkutmayın, aynı zamanda diğer aktivitelerle nasıl vakit geçirebileceklerini de öğretin.
Sonuç olarak, aileler çocuklarının durumunu ciddiye almalı ve onlara destek olmalıdır. Çocuğun bu davranışlarına karşı anlayışlı ve sabırlı olmak çok önemlidir.
Gerekirse bir çocuk ve ergen psikoloğu ile görüşmek faydalı olabilir.