"Dün gece kombim arızalanmış ev çok soğuktu… Sevgilim bu yatak çok rahatsız değiştirelim mi? Doğru dürüst uyuyamıyoruz…
Akşama ne yesek? Şöyle deniz kenarı, balık mı? Et mi?... Ayy o Zerrin’in dün geceki hali neydi? Nasıl rüküş giyinmiş davette. Böyle sonradan görmelik görmedim… Her yer indirime girmiş. Daha fırsat bulup bir çöp alamadım… Ne derdimiz var değil mi?... Bu resmi koydum ki çok sıkıldığımız da bu soğuk taşlara yatan çocuklarımıza bakıp dertlerimizden utanalım… Allah onları korusun. Hepsi birer kahraman olan bu korkusuz çocuklarımızı bi an önce sevdiklerine kavuştursun…’’ Yazmış Sevgili Emel Müftüoğlu. Bu yazının üstüne bir de fotoğraf var ki yazdıklarıyla bir o kadar da örtüşüyor. Fotoğrafta beş kahraman Türk askeri var. Toprak zeminde dip dibe üstelerinde askeri üniformalar uyuyorlar. İnsanın yüreği fotoğrafı görünce cız ediyor. Yazıyı okuyunca da tüyleri diken diken olup, kendini sorguluyor. Ne güzel yazmış. Ne kadar samimi yazmış. Kısa ama bir kaç cümleyle durumumuzu çok net özetlemiş.
İnstagram’daki bu paylaşımını gördükten sonra Emel Müftüoğlu ile telefon da kısa bir sohbet ettim. Yazdıklarımı aynen ona da söyledim. Kendisi yine çok samimi “sabah kalktım şöyle etrafıma baktım. Herkes kendi halinde, kendi derdinde hiçbir şey yokmuş gibi. Ama fotoğrafı görünce, kayıtsız kalamadım. İçimden gelenleri yazdım” dedi. Çok güzel yazmış, çok güzel anlatmış. Dünya sıkıntısı sandığımız, şeyin aslın da dert olmadığını. Esas sorunu görmeyen, belki de görmek istemeyenleri. O fotoğraf gerçek en az emel Müftüoğlu’nun yazdıkları kadar.
Malum durum ciddi. Gündem sıcak. Şu an memleketimde bundan önemli tek bir konu bile yok. Takip edip, gördüğüm kadarıyla ölene kadar hafızamdan çıkmayacak çok görüntü, çok cümle duydum. Kahraman Mehmetçiklerimizden biri, ailesine “beklemesinler” diyor. Canını hiçe sayıp, hangi güzel koca yürek bunu söyler. Onu söyleyen evladı, nasıl bir anne baba yetiştirir. Nasıl bir ordudur ki bu Türk milletinden tek bir isteğimiz var “dua” diyerek kameralara gülümser. Başka hangi ülkenin ordusu sınırlarını korumaya gidiyorken kendisine uzatılan mikrofona “düğüne gidiyoruz” der.
Afrin’de devam eden operasyonda hedefini yukardan vuramayacağını anlayan kahraman Türk pilotumuz, aldığı kararla “kahraman” kelimesinin önüne geçti. Uçurduğu F16’yı yirmi metreye kadar indirerek hedefini yok etti. Dünya havacılık tarihine geçecek bir hamle diye konuşuluyor, yazılıyor. Bu haberi okuyup duyduğumda konu ile ilgili bilgim olmadığından, biraz araştırdım. Eski bir savaş pilotu olan Profesör Doktor Mesut Hakkı Caşın’ın yorumunu okudum. Sayın Caşın der ki; pilot bu hedefi görüyor. Belli bir mesafeden hedef tespiti yapmış. Ona göre dalış açışını planlamış. En büyük riski göze alarak tüm hedefleri vurabileceğini göstermiş. Buradaki yaklaşması, açısı pilotun inisiyatifine kalmıştır. Çünkü pilot demek, karar verebilen inisiyatif sahibi, riski göze alabilen insan demektir. Kahramandır. Herkesin yapabileceği bir meslek değildir. Tehdit süresi otuz saniyenin altında. Otuz saniye için de karar vermesi gerekiyordu. Bir füzenin blast (bomba, mayın gibi silahların patlaması sonucu oluşan yüksek basınçlı hava) etkisi var. Zamanın da kaçırmayı yapamazsa, kendi füzemizle kendimizi vururduk. Yani otuz saniyede kendi canı ve hedefi arasında seçim yapan kahraman pilotumuz hedefi seçti. Şükürler olsun o hedefi kılına bile zarar gelmeden vurdu. Dualarla.
Zeytin Dalı operasyonu sadece silah ve patlama görüntülerinden ibaret değil. Askerini yalnız bırakmayan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’da sınırda idi. Askeri parka üzerinde dünya liderlerine ders verdi. Mehmetçiğe kurban kesip karınlarını doyuran yörük teyzeyi de izledim. Yaprakları sarıp tencere tencere dolmaları sınırlarımızdaki Mehmetçiklere gönderen Türk kadınlarımızın haberlerini izledim. Yanakları kırmızı, paytak paytak yürüyen çocuğu görmeyeniniz yoktur sanırım. Askerlerimize doğru koşup ellerinden çikolata ve bisküvileri alıp el sallayarak uğurlaması, benim hafızamdan kolay kolay silinmeyecek.
İşin aslı astarı, bireysel sınırlarımız da bile hissedilen küçük bir tehditte öfkelenip müdahale ettiğimiz noktada, ülkemiz ve vatanımız söz konusu olunca sessiz ve tepkisiz kalmamız imkansız. Şükürler olsun ki vatanı ve milleti için sınırlarımızda ki teröristleri temizlemeyi tek hedefi yapmış şanlı bir Türk ordumuz var. O ordunun da dualarını eksik etmeden, hayırlı haberlerini bekleyen, bir milleti var.