"Şimdi durduk yerde ne alâka?" diyenler olacaktır ve haklıdırlar. "Bu gazetenin iddia ile bahis ile ne işi olur?" diyenler de olacaktır, onlar da haklılar.
Bu güzel gazetenin ne okuru ne de yazarı, elbette ki bahis-iddia ehli değildir ama dünyada nelerin döndüğünü, bu dönen dolapların Ülkemize etkilerinin ne olduğunu bilenlerin kısm-ı âzamîsi de; bu gazete çevresi ve bu gazeteye âşina bir avuç münevverdir.
Devlet izni ile Spor Toto Teşkilatı’nın verdiği lisansla oynatılan “yasal” bahislerin bütçesi 2017 yılında On Milyar TL idi yaklaşık olarak. Yasa dışı/illegal bahis derken de On Milyar Dolarlık bir pastadan bahsediyoruz, demek ki yasal olanın altı-yedi katı yasal olmayan bahis oynanıyor bu topraklarda. Oynayanlar da -maalesef- yurdumun insanı.
Temmuz ayında çıkarılan ve halk arasında “torba yasa” olarak bilinen 7103 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 18 maddesinden bir tanesi yasal bahisle ilgili düzenlemeydi. Böylece Devlet-i Âli Türki, yasa dışı bahisle yaşanan vergi kaybını önlemek için kendince bir tedbir almaktaydı. Neticenin ne olduğunu mâli yılsonunda anlarız nasılsa.
Pasta bu kadar büyük ve iştah kabartıcı olunca manüplasyon da kendiliğinden ortaya çıkıyor elbette. Aklınıza gelen her spor branşı ve her turnuvada bahis oynanabiliyor. Türkiye Süper Ligi’nden Patagonya Ligi’ne kadar futbol, basketbol, tenis, güreş, boks, kürek, yelken gibi aklınıza gelen gelmeyen ne varsa bahse konu olabiliyor hatta bilek güreşi için bile bahis yapılabiliyor dünyada. Yani manüple edilecek onlarca aktivite var orta yerde.
Daha geçen sene BBC’nin özel bir haberinde Güney Afrikalı bir tenisçi tenis sporundaki bahis şikeleri ile ilgili ifşaatlarda bulunuyordu. NBA'de eski hakem Tim Donaghy'nin bahis şikesine karıştığı iddiasıyla suçlanması ve FBI'nın bu konuyla ilgili soruşturma yapması büyük tepki çekmişti gene 2017’de. Görüldüğü gibi ülke ve spor branşı fark etmiyor bahis şikesi için.
Ülkemizde de hem Federasyonun hem de Emniyet Organize Suçlar ve Siber Suçlar Dairelerinin kayıtlarında bahis şikesine dair bolca kayıt bulunmaktadır. “Arnavut Connection” diye bilinen bir organizasyonun neler yaptığını futbolla ilgilenenler hatırlayacaklardır. Bu yüzden ceza alan, futbolu bırakan ve futbol hayatına yurt dışında devam eden futbolcular oldu geçmişte.
“Günümüz Türkiye’sinde böyle şeyler olmaz” demek gibi bir ön kabule itirazımız var. Alınan tüm tedbirlere rağmen söz konusu sıcak ve canlı para ile internetin sunduğu imkânlar olunca, bir durup tekrar düşünmekte fayda var.
Geçtiğimiz son iki hafta “sürpriz” sayılan bazı sonuçları görünce erken uyarı zilleri çalmaya başladı bizim için. İkiden bir olan maçları, yumurtlayan kalecileri, topa ayağını uzatmayan stoperleri siz de gördünüz. Belki gerçekten tesadüf/tevafuk ne derseniz o olabilir ama sekiz dokuz güne bu kadar tesadüfün denk gelmesi (!) en azından enteresan olarak ifade edilebilir.
“Futbolda Organize Suçlar” kitabının yazarı Declan HILL’in kitabının sonunda anlattığı anekdotu alıntılayarak bitirelim bu yazıyı en iyisi; “Kölelik karşıtı İngiliz avukat William WILBERFORCE 1789 yılında tüm köle sahiplerine, insan tüccarlarının köleleri nasıl kötü muameleye maruz bıraktıkları konusunda üç buçuk saatlik uzun bir konuşma yaptı ve bu konuşmasını şu sözlerle bitirdi; - Tüm bunları duyduktan sonra başka bir tarafa bakıp görmezden gelmeyi seçebilirsiniz ama artık asla neler olduğunu bilmediğinizi söyleyemezsiniz.”
İyi bir hafta diliyorum.