Başta İtalya, İran ve İspanya olmak üzere bazı ülkeler azgın sel sularına kapılmışçasına virüsle korkunç bir belirsizliğe sürükleniyor.
Tüm ülkeler gibi Türkiye de koronavirüsle başa çıkmak için amansız bir mücadele içinde.
Koronanın ilk çıktığı ülke olan Çin, virüsü kontrol altına almış gibi görünüyor.
Başta İtalya, İran ve İspanya olmak üzere bazı ülkeler azgın sel sularına kapılmışçasına virüsle korkunç bir belirsizliğe sürükleniyor.
Bu sel onları nereye kadar sürükleyecek, selin gücü nerede azalacak, bunlar bir yerde tutunmayı başarabilecekler mi, o yer neresi olacak, bir yere tutunana kadar ne kadar zayiat verecekler hiç bilinmiyor.
Onların en büyük talihsizliği ya da hataları geliyorum diyen felaketi görememiş olmaları ve önlemlerini önceden almamış olmaları.
Virüsün hızlı yayılma gücü giderek ABD, Fransa ve Almanya gibi ülkeleri de tehdit eder hale geldi.
Aslında tüm dünya tehdit altında.
Tabii ki biz de…
Birçok uluslararası kuruluşa, gözlemciye göre Türkiye virüse karşı önlemleri en hızlı ve doğru şekilde alan, kimi eksikliklere rağmen bunları en iyi şekilde uygulayan ülkelerden biri.
O nedenle Asya ve Avrupa arasındaki geçiş konumuna rağmen alınan önlemlerle virüsün ülkeye girişi epey geciktirilebildi.
Bu, önemli ölçüde siyasi otoritenin iyi bir öngörüyle ocak ayında virüs ile ilgili bir Bilim Kurulu oluşturup, atılacak her adımı bu kurulun öneri ve tavsiyeleri doğrultusunda atması sayesinde sağlandı.
O nedenle Türkiye bir İtalya, İspanya ya da İran olmadı.
Ancak ülkemiz açısından da risk geçmiş değil.
Virüs kontrol altına alınabilmiş değil.
Aksine hızı çok büyük olmasa da yayılım devam ediyor.
Her gün yüzlerce yeni vaka tespit edilirken kayıplarımız giderek artıyor.
Bu virüsle mücadelenin yolu belli.
Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri, iktidarın o tavsiyeler doğrultusunda alacağı kararlar ve bizim toplum olarak uyarak o kararları hayata geçirmemiz.
Bu süreçte direncimiz ne kadar güçlü olursa, birbirimize ne kadar çok kenetlenebilirsek bu savaştan zaferle çıkma olasılığımız o denli güçlü olur.
Ne yazık ki direncimizi kırmak, kenetlenmemizi önlemek ve bu hastalığa teslim olmamızı arzulayan, amaçlayan güruhlar da var.
Bunlar sosyal medya üzerinden sürekli kafa karıştırıcı, güven sarsıcı, kaos yaratma amaçlı, kendileri gibi mide bulandırıcı virüsler yayıyorlar.
Ve ne yazık ki uzun yıllardan bu yana süre gelen siyasal ve toplumsal ayrışmalar bu virüslerin yayılımını kolaylaştırıyor.
Bunlarla baş etmek de en az korona ile baş etmek kadar zor ve önemli.
O nedenle kişisel olarak bu konuda naçizane bir öneride bulunmak istiyorum.
Bilim Kurulu toplantılarının bazılarına muhalefet partilerinden de temsilciler gözlemci olarak katılsın. Bu toplantılarda onlar da akıllarındaki soruları sorup, görüş ve önerilerini sunabilsin.
Böylelikle bu sosyal medya virüslerinin önünün daha kolay alınabileceği kanaatindeyim.
Sürecin başından bu yana başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere iktidar partisinin yöneticileri siyasi demeçler vermekten kaçınıp birer idareci yaklaşımı sergiliyor.
Bu yaklaşımın bu zor süreçte siyasi fay hatlarının sönümlemesi açısından oldukça yararlı olduğunu düşünüyorum.
Öte yandan virüsün ülkemizde ortaya çıkmasından bir gün sonra CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın yaptığı açıklamada virüse karşı alınan önemler ve virüs ile mücadele nedeniyle Sağlık Bakanı Fahrettin Koca dâhil tüm sağlık çalışanlarına teşekkür etmesi de aynı derecede değerli ve önemliydi.
Son olarak gecikmeli de olsa CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün kameralar karşısına geçerek bazı açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu’nun sağlık çalışanlarına teşekkür ettiği konuşmasında hükümet ve özellikle de Sağlık Bakanı’nın adını anmaması bir eksiklikti.
Ancak buna karşın Kılıçdaroğlu’nun, “Bu salgın bizlere tüm önyargılarımızdan arınmamız gerektiğini göstermiştir. Bu salgın bize birlikte hareket etmeyi gösterdi. Dayanışma güzeldir ve güçlendirir.” şeklindeki ifadelerini önemsediğimi ve değerli bulduğumu söylemeliyim.
Gerek iktidarın gerekse de muhalefetin siyasi polemik ve hesaplaşmaları bir kenara bırakarak toplumsal birliği güçlendirici bu yaklaşımlarını korumaları halinde her türlü virüsü çok daha kolay yenebileceğimize yürekten inanıyorum.
Dilerim bu salgınla mücadelede sergilenecek ortak yaklaşımlar sonrasında ülkemizin birlik ve bütünlüğüne yönelik iç ve dış tehditlerle mücadelede de sergilenir ve o mücadelelerden de daha güçlü şekilde çıkarız.