AYM'nin FETÖ sanıkları Mehmet Altan ve Şahin Alpay'la ilgili vermiş olduğu tahliye kararı çok konuşuldu.
AYM’nin FETÖ sanıkları Mehmet Altan ve Şahin Alpay’la ilgili vermiş olduğu tahliye kararı çok konuşuldu. AYM’nin vermiş olduğu bu kararın daha önce Can Dündar kararıyla hiçbir farklılığı yok. O karar neticesinde Can Dündar ülkeden kaçarak hainliklerine devam etti. Erdoğan o dönemde yapmış olduğu açıklamada AYM’nin kararına saygı duymadığını belirtip yerel mahkemenin direnebileceğini ifade etmişti. İşte bu sefer yerel mahkemeler direndi. 13. Ağır Ceza Mahkemesi Şahin Alpay için, 26. Ağır Ceza Mahkemesi ise Mehmet Altan için tutukluluk hallerine devam kararı verdi.
Anayasa Mahkemesi bu kararı neye dayanarak verdi bilmiyoruz. Kararda sadece “hak ihlaline” ilişkin ifadeler var. 15 Temmuz’dan önce FETÖ’ye her şekilde destek veren hatta teröristbaşı Fetullah Gülen’i “barışçıl bir din adamı” olarak yorumlayan bu iki zatın tahliyesi hangi “hakkın ihlalidir?” 250 şehidimizin hakları ortadayken diğer FETÖ’cülere “emsal” niteliği oluşturacak bu kararın hiçbir savunulacak tarafı yok. Bilakis bu karar FETÖ’yle mücadeleye çok ciddi bir şekilde zarar verebilir.
AYM kararla ilgili olarak Twitter hesabından açıklama yaptı. Bugüne kadar hiç kimsenin tahliye kararlarıyla ilgili açıklama yapmayan AYM’nin bu iki zat için açıklama yapması ne anlam taşıyor? Öyle ki, içerde senelerdir 28 Şubat zulmünden yatan insanlar ortada dururken cımbızla bu iki kişinin dosyasının çekilip tahliye kararlarının verilmesi hiçbir şekilde mazur görülemez. Nitekim Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın yapmış olduğu açıklamalar çok yerinde. AYM’nin yetkisini aştığını belirten Bozdağ bu karara sert çıktı. Hükümetin bu noktada kararlılık göstermesi büyük önem taşıyor.
O değil de neden bu tarz kararlar verildiği zaman milletvekillerinden, bakanlardan anında bir ses duyamıyoruz. Sosyal medyada millet tepkisini bir anda gösterirken millet siyasilerden de aynı tepkiyi bekliyor. FETÖ’yle mücadele hususunda önce partinin ya da Erdoğan’ın açıklama yapmasına gerek yok. FETÖ’yle mücadeleye zarar verecek herhangi bir olayda siyasilerin Erdoğan’ın yükünü omuzlayıp ortaya bir irade koyması ve millete bu anlamda argüman vermesi çok önemli. Bu tarz skandal kararlara tepki gösterecek ilk partinin de AK Parti olması gerekiyor. FETÖ’yle mücadele sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meselesi değil, parti başta olmak üzere tüm ülkenin meselesi. Her şeyi Erdoğan’dan beklemenin bir anlamı olduğunu düşünmüyorum.
Açıkçası ne olursa olsun bu skandal kararın yerel mahkemeler tarafından geri dönmesi büyük önem taşıyor. Millet, FETÖ’yle mücadele noktasında tavizsiz bir şekilde Erdoğan’la aynı çizgide yürüyor. Aynı mücadeleyi herkesten beklemekte hakkımız. Bu anlamda daha hızlı ve etkin olunması şart. Siyasetten beklentimiz bu.
Abdullah Gül şaşırtmadı!
“Gerekli bulduğu konularda konuşacağını” ifade eden Abdullah Gül AYM’nin bu tahliye kararıyla ilgili konuşmadı. Aslında konuştu ama bir gün geçmesini bekledi. Millet aleyhine olan konularda anında yorum yapan Gül’ün FETÖ sanıklarının tahliyesini savunması ise ayrı bir gafletin ürünü olsa gerek.
Bu karardan ötürü “kaygı duymayan” Abdullah Gül, nedense milletin lehine olan her şeyden kaygı duyuyor!
Asıl “muğlaklığı” bence insanın kendisinde araması gerekiyor.
Yoksa binilen kayıklarla dönmez bu iş…
Üsküdar Belediyesi’ne teşekkür…
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü sebebiyle bir grup gazeteciyle birlikte Üsküdar Belediyesi’nin davetlisi olarak Burhan Felek Köşkü’ndeydik. Başkan Hilmi Türkmen’in daveti üzerine icabet ettiğimiz sohbet keyifli geçti. Adeta doyamadık, tekrarını yapmak üzere de sözleştik.
Üsküdar Belediyesi’nin çok güzel çalışmaları var. Herkesin ücretsiz bir şekilde yararlanabildiği Valide Sultan Gemisi bir kenarda dursun, sadece down sendromlu gençlerin çalıştığı “Tebessüm Kahvesi” inanılmaz bir proje.
Hilmi Türkmen’in samimiyetine ve gece gündüz Üsküdar’ı düşünmesine bizzat tanık oldum. Tekrardan teşekkür ediyorum.
Ne düşünceli bir vali!
Çankırı Valisi Hamdi Bilge Aktaş, bir okulda idareci eşi Sevil Aktaş’ı Çankırı İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı olarak atamış.
Sebebi ise, idarecilik yaptığı okulda diğer öğretmenlerin “vali eşi” diye strese girmesiymiş…
Valla ben dünya üzerinde bu kadar “düşünceli” bir vali görmedim.
Sözün bittiği yerdeyim, o nedenle diyeceklerim bu kadar.