George Orwel korku ütopyası "1984" romanında Okyanusya'nın sürekli olarak savaş içinde olduğunu betimler.
George Orwel korku ütopyası “1984” romanında Okyanusya’nın sürekli olarak savaş içinde olduğunu betimler. Okyanusya ya Avrasya ya da Doğuasya ile savaştadır. Dostlar-düşmanlar bazen yer değiştirir ama savaşın kendi değişmez. En önemli baskı unsuru savaştır.
Yazar, egemenliklerini sürdürmek isteyen güçlerin olup olmadığı bile belli olmayan bir savaşı kullandığını anlatır bir anlamda. Birçok başka şeyle birlikte. Şimdi kelimizi önümüze döküp düşünelim. Suriye’de Amerikan destekli kendine “Demokratik” diyen, aslında Marksist PKK’nın ideolojik ve organik uzantısı olan örgütlerin, DEAŞ’lı militanları serbest bırakmasına şaşırdık mı? Peki Amerika’nın, “Canım olur böyle şeyler” demesine?
DEAŞ maymuncuk bir örgüt. Bir yanıyla Müslümanları bölüyor, diğer yanıyla bulunduğu coğrafyayı müdahaleye açık hale getiriyor. En önemli özelliklerinden biri de varlığı ve yaptıklarıyla batı kamuoyunda “Müslüman korkusu” oluşturulmasına ve halk kitlelerinin “Müslümanlara karşı savaşı” ses çıkarmadan kabullenmesine neden olması.
Mevcut dolaylı dolaysız sömürü düzeninin geliştirilerek devam ettirilmesi için aslında öncül El kaide ve ardından DEAŞ’a ihtiyaç olduğu çok açık.
Bunun en güzel örneğini Suriye’de görüyoruz. Hadi düşünün bakalım DEAŞ olmasa YPG olacak mıydı? Amerika bölgede üsler kurabilecek miydi? Rusya, Suriye’ye asker yığabilecek miydi? Şu anda DEAŞ birdenbire ortadan kalkarsa tüm düzen bozulmaz mı? Özellikle, DEAŞ savaşı adı altında batıda kendisine belli bir “sempati” üretmeyi başaran YPG nasıl varlığını devam ettirebilecekti?
Tüm bunları alt alta topladığınızda ortaya çıkıyor ki, Suriye’de savaşı devam ettirmek isteyenler aslında DEAŞ’a muhtaçlar. Onun bir şekilde var olması gerekiyor. O yüzden de savaşıyormuş gibi yapıyorlar.
İşte o yüzden Rakka’da izin veriyorlar binlercesinin kamyonlara doluşup silahlarıyla birlikte kenti terk etmesine. DEAŞ, Suriye’nin bir başka bölgesinde varlığını sürdürsün ki, onların varlıkları pekişsin.