Dünya haddinden fazla ısınmıştı, kirlenmişti, yorulmuştu ve insanoğlundan bıkıp sıkılmıştı! Ve bir el çıkıp 'alın size Kovid 19' dedi ve insanoğlunu evlere hapsetti.

Pandemiyi başından şimdiye kadar iyi karşıladık, götürüyoruz, göndermek üzereyiz...

Ki abartıldığı gibi üçüncü, beşinci, onuncu dalgayı da beklemiyorum! Evet bir anda bitmeyecek! İnsanoğlu olarak bu durumla ve belki de daha nicesiyle yaşamayı öğreneceğiz.
Dünya haddinden fazla ısınmıştı, kirlenmişti, yorulmuştu ve insanoğlundan bıkıp sıkılmıştı! Ve bir el çıkıp ‘alın size Kovid 19’ dedi ve insanoğlunu evlere hapsetti. Çünkü küresel duyarlılığı kimselerin umursadığı yoktu! Hava kirliliği rakamları hızla düştü, denizler temizlendi, doğa kendini yenileme şansı buldu, hayvanlar ‘yarabbi şükür insandan ve yarattığı kirlilikten kurtulduk’ dedi, ozon deliği bile kapandı... Daha ne olsun! Üç beş ayda bunlar olduysa bir kaç yılda kim bilir daha ne güzellikler olur Dünya adına.
Evet pandemiyi henüz tam çözemesek de iyileşmeler hızla artıyor. Bu güzel haberle birlikte zihnimi meşgul eden bir soru var; pandemiyi alt edip iyileşiyoruz da acaba geriye bilmediğimiz ne tür kalıcı hasarlar bırakıyor şu Kovid? İnanıyorum ki ilerleyen günlerde bu konuda araştırmalara dayanan konuşmaları sıkça işiteceğiz.
Şimdi burada lafı tam da bam telinden yakalamışken hemen 15 Temmuz’a bağlamak istiyorum.
Kara bir tarihti! Hepimizin zihninde halâ en kötü yerde ve hep öyle kalacak! Şükür ki el birliğiyle atlattık o geceyi de ya sonrası? Tıpkı Kovid 19 gibi 15 Temmuz konusunda da başından beri aklımda bir soru var; “ya gerçek hedefleri tam da buysa? Bir gece de elde edilemeyenler yıllara yayılmak istenen durumlarla ülkeye yaşatılmak isteniyorsa?”
PKK terörü ülkemizin onlarca yılını çaldı! Mutsuz etti, öldürdü, yetimler-öksüzler bıraktı, analara evlat evlatlara aile hasreti yaşattı, ağlattı, insanlar topraklarından kaçtı, acının ucu HEPİMİZE değdi! Sonra da anlam verilemeyen bir şekilde rehabilite edilemeyen ve olumsuzlukları unutmayan kendi devletine küskün nesiller boy vermeye başladı! Evet yollar, parklar, bahçeler yapıldı fakat öncelik bunlar değildi. Yaranın kökü tedavi edilmeden kabuğuna sarılan bandajdan zamanla yeniden sızar tüm iltihap!

Son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri ve İçişleri Bakanlığı kadrolarının kararlı mücadelesiyle terörde dibi gördük diye sevinirken şimdi ki tereddütüm 15 Temmuz sonrası boy verecek yeni küskün nesillerin olmasından yana!
Çünkü şunu iyi biliyoruz ki FETÖ’ye dair ihraç ve ceza listelerinde ilk etapta ciddi anlamda ‘masumlar’ yer aldı! Ki bu durumun yeniden ele alınması ve düzeltilmesi adına hamleler yapılsa da halâ istenen seviyede değiliz gerçek ‘kriptolara’ dokunma anlamında!
Sonra sevmeyenler yalan beyanlarla ‘o-bu-şu FETÖ’cü’ diye yargıya yollamaya başladı birbirini! Adam yolda trafik cezası yedi anında polis memuru hakkında ‘bu FETÖ’cü’ dedi, müdür personeline kızdı ‘bu FETÖ’cü’ dedi, kadrolara istediklerini getirmek isteyenler ‘bunlar FETÖ’cü ve PKK’lı’ diyerek masumları işten çıkarmaya başladı...

Korkunç şekilde yöneltilen tüm bu suçlamalarla toplum herkesin birbirinden şüphe duyduğu, gruplaştığı, kendi olamadığı ve hatta görüp-duyup-şahit olup sustuğu bir hal almaya başladı!
Şimdi sorarım size; bunca akıllara zarar hengamede zarar gören ve bu durumlara şahit olan nesillerin zihninde şimdi ve bundan sonrasında ne olacak? Bu insanların annesi, babası, eşi, kardeşi, çocuğu, torunu unutur mu? Unutturmamız gerekiyor çünkü bu ülke BİZİM ve bizim bizden başka kapısını çalacağımız kimsemiz yok! Bu sebepten değil mi ki tüm kösteklere ve imkansızlıklara rağmen deli danalar misali bir o yana bir bu yana koşturmamız... Ne damlarsak kar bunu unutmamak gerekiyor.
Yıllardır yazıp dile getirdiğim kıssadan hissemiz şu olmalı; geçmişte PKK terörüyle üç nesli kaybettik! Son yıllarda bunu tam toparlıyoruz, teröre heba edecek neslimiz yok derken bu kez de dış menşeili oyunlarla ‘terör bayrağının’ uzun yıllarda FETÖ’ye teslim edilmesine çalışılıyor aman dikkat!
Bize düşen de el birliğiyle bu oyunlara izin vermemek olmalı...