Yaklaşık tam bir sene önce bu köşede Çelik Motor hakkında yazı kaleme almış bir gazeteci olarak iki gün önce gördüğüm bir paylaşım dikkatimi çekti.
Sıfır ve 2. El otomobil pazarında kaotik bir ortam yaşıyoruz. Herkes birbirini suçluyor. Gerekli gereksiz ithamlarla bazı meslektaşlarımız “konu olsun, sayfalar dolsun, sansasyon yaratalım” refleksleriyle isim, marka, kuruluş, şahıs neyse isim vermeden ortaya suçlama bombası bırakıp kaçıyorlar. Herkesin suçlamadığı konu şu; sıfır araç bulunmuyor, ama spot piyasada bulunmayan araçlar 30-40 hatta 50 bin TL’ye varan zamlı fiyatlarla alıcısını buluyor. Herkes spot piyasacıları, galericileri suçluyor. Geçen hafta bu konuda haber yapmıştım. Motorlu Araç Satıcıları Derneği (MASFED) Başkanı Aydın Erkoç’un açıklamalarına yer vermiştik. Bu süreçte gözler tüketicilere ve bayilere de çevrildi. Şöyle ki bu söz konusu araçlar öncelikle yetkili satıcı bayilerden çıkıyor. Yani bayilerin inisiyatifleriyle yapılan satışlar söz konusu. Aramızda bir yetkili bayinin elindeki bir aracı 30-50 bin arasında değişen rakamlarla daha fazla satmak istemeyeceğini düşünen var mı? Sonuçta ticaret yapılıyor ve serbest piyasa kuralları söz konusu. Bu işi bayiler, galericiler, spot piyasacılar yapıyor da tek başlarına mı yapıyorlar? Tabi ki hayır… Bu parayı “şartlar ne olursa olsun veririm” diyen tüketicinin de mi suçu yok? Aracın ödediği değerinin altında faturasını alan; geri kalanını da açıktan vergiden muaf veren tüketici hiç mi suçlu değil? Yani bu pazar bu hale bu kişilerin davranışlarıyla gelmedi mi? O nedenle merdiven altına inmeye, galericiyi, spotçuyu suçlamaya gerek yok bence. Tüketici böyle bir yolsuzluğa alet almasa, bayi aracı doğru tüketiciye verdiğinden emin olsa bunların hiçbiri olmayacak… Nasreddin Hoca’nın dediği gibi: Hırsızın hiç mi suçu yok?
Çelik Motor’un başarısı üzerine…
Yaklaşık tam bir sene önce bu köşede Çelik Motor hakkında yazı kaleme almış bir gazeteci olarak iki gün önce gördüğüm bir paylaşım dikkatimi çekti. Birkaç gün önce Çelik Motor sosyal medya platformlarında bir açıklama yaptı.
Açıklama aynen şöyleydi: “Anadolu Grubu çatısı altında bulunan Çelik Motor, Brand Finance 2020 raporuna göre, Türkiye’nin en değerli otomotiv markaları arasında 7. Sırada! Marka değerimiz yüzde 48 artarak Türkiye’nin en değerli 100 markası arasında 58. Sıraya yükseldi. Memnuniyetinizi daha da artırmak için her gün çalışmaya devam edeceğiz. Tüm çalışanlarımıza, iş ortaklarımıza ve siz değerli kullanıcılarımıza çok teşekkür ederiz”.
Doğrusunu söylemek gerekirse Brand Finance’ın bu raporlamaları hakkında derinlemesine bir bilgim yok. Genel olarak marka değerlendirme danışmanlık şirketi olduğunu söyleyebilirim. Geçen yıl Çelik Motor’un pek de iç açıcı olmayan finansal tablosunu yazan bir gazeteci olarak bir yıl sonra bu başarıyı gösterdiyse tebrik ederim. Bu tabloyu ve uyarıları geçen sene yapan tek gazeteci olarak bu bir yıllık süreçteki gelişimde payım vardır diye düşünüyorum! Tabi bu işin şakası.
Çelik Motor yöneticileri bu açıklamanın ardından umarım son bir yılda nasıl bu gelişimi sağladılar, kaç araba aldılar, kaç araba kiraladılar, kar-zarar rakamları gibi açıklayabilecekleri bilançoları da biz gazetecilerin önüne koyarlar. Ben dün bu satırları yazarken hiçbir gazetede bu haber yer almamıştı. Bugün gazetelerin otomotiv sayfalarında bu haber yer alacak mı bilemiyorum. Ama ben Çelik Motor’dan bu başarının rakamlarını detaylarıyla öğrenmek, objektif bir gazeteci olarak da yazmak istiyorum. Bir gazeteci olarak marka yöneticileriyle ne geçmişte vıcık vıcık “ahbap çavuş” ilişkim; ne de şimdi nefret vb bir duygum yok. Amacım doğru düzgün ayakları yere basan tarafsız bir haber yapmak…