Fenerbahçe Basketbol takımında da bu sezon yaşananlara bakacak olursak bütün semptomlar "aritmi" tanısına işaret ediyor. Takımın başında işinin ehli "hazik" bir doktor hatta bu işin profesörü var ama ritim bozukluğuna henüz bir tedavi bulunabilmiş değil.
Aritmi, tıbbi bir deyim. Hepimizin az çok bilindiği gibi ritim bozukluğu demek. Sağlıklı bir kalp dakikada 60 ile 100 kere atarak beş litre kanı tepeden tırnağa kadar tüm vücudumuza pompalar. Ritim bozulunca yani aritmi halinde kalp bazen çok yavaş bazen de hızlı hızlı atmaya başlar. Kalbimiz ve göğsümüz sıkışır, darlanırız. Çeşitli tedavileri var elbette. Günümüz modern tıbbında, işinin ehli, hâzik bir doktoru bulmak kaydıyla.
Fenerbahçe Basketbol takımında da bu sezon yaşananlara bakacak olursak bütün semptomlar “aritmi” tanısına işaret ediyor. Takımın başında işinin ehli “hazik” bir doktor hatta bu işin profesörü var ama ritim bozukluğuna henüz bir tedavi bulunabilmiş değil.
THY, EuroLeague’de oynanan altı maçın beşini kaybetti. Fenerbahçe Beko, Türkiye Ligi’nde de durumu kör topal idare ediyor. Galatasaray derbisinde darmadağın oldular. Bu haftasonu Ataşehir’de Afyon Belediye’yi yenerken göbekleri çatladı. Seyirci de alınan seri başarısızlıklardan dolayı tribüne gelmeyince itici güç “altıncı adam” dan mahrum bu ritim bozukluğu ile başa çıkmak zorlaşıyor ve bir türlü düzenli bir oyun sergilenemiyor.
Bu durumun elbette bazı sebepleri var. Konunun uzmanı değiliz ama görünen köy de kılavuz istemiyor. Öncelikle takım oldukça yaşlandı. Nispeten yaşlı oyuncular olanca tecrübelerine rağmen daha geç form tutuyorlar tabiatıyla. Vesely Airlines geçen seneden beri sakatlığını atlatıp takıma katkı veremiyor. Lauvergne, İtalya’daki turnuvada sakatlandı. İki aydır parkeden uzaktaydı, ta ki geçen Pazar oynanan Afyon maçına kadar. Orada da sakatlığı henüz iyileşmese de elinden geleni yaptı.
Melli ve Guduric’in ayrılmasından sonra gelenler (De Colo dahil) Obradoviç Setleri’ne henüz intibak edemedi. Yerli oyuncu katkısı zaten sınırlıydı. (Melih hariç) Ali Muhammed dahil hiçbiri bu sene yok gibi. Ahmet Al DWAIRI (Düverioğlu) Dünya Kupası’ndan sonra aklı bir karış havada döndü Kadıköy’e. Artık ne yaptıysa son Zalgiris maçında Obradoviç hiç oyuna almadı kendisini.
Bir de Ozan BALABAN’ın geçen sene Şube’yi bırakması var ki; -problemlerin bu kadar büyümesinin kaynağı olarak- onun gibi bir profilin sorun çözücü olarak bulunmaması gösteriliyor camia içerisinde. Yönetim Kurulu’nu temsilen Şube’ye İkinci Başkan Semih ÖZSOY nezaret ediyor. Semih Bey’in birçok görevinin yanında üstlendiği bu sorumluluğu ile ilgili olarak “özel” bir şeyler yapamadığı, buna zamanı olmadığı da tribünlerde konuşulan konulardan.
Asıl bomba ise İtalya’da geçen seneden beri konuşulan ve Juventus Basketbol Takımı’nın kurulması ile ilgili hazırlıklarda son aşamaya gelinmiş olması. Juventus’un basketbol takımı olmamasına rağmen mağazalarında basket takımı forması satmaya başlaması ile ayyuka çıkan bu durumla Fenerbahçe’nin ne ilgisi var demeyin. Agnelli Ailesi bir işe girişiyorsa onun için kesenin ağzını açar ve dünyadaki en “prima” kişilerle çalışır. Fenerbahçe Basketbol’un genel menajeri Mourizio GHERARDINI ve koç Zelimir/Jeliko OBRADOVIC bilinen en “top klas” basketbol insanlarından bir kaçı bu âlemde. (Geçen senelerde Futbol Takımlarına Cristiano RONALDO’nun transferi ve bu sene Sarri Hoca’nın göreve getirilmesi bunun örneklerinden).
Ali KOÇ Başkan için de zor bir durum aslında bu gelişmeler. Bir tarafta Türk FIAT’da Koç Ailesi, Agnelli Ailesi ile “ortak” olarak yıllardır beraber çalışırken bu “tatsız” gelişme ile karşı karşıya gelmek söz konusu olabilir.
Bu dedikodular basketbol takımının aritmi’ye girmesinin temel sebebi olarak görülüyor. Hem Obra Reis’in hem de basketbolcuların yaşananların yansımasından dolayı aklı karışık. Daha ilginci Agnelli Ailesi’nin ilk opsiyonu Ettore MESSINA’nın NBA’den Milano’ya gelip Armani Ailesi’nin adını taşıyan EA7 Olimpia Emporio Armani’nin başına geçerek içeride-dışarıda hayli başarılı olması. Bu durumdan dolayı Juventus Basketball’ın Gherardini-Obradovic üzerindeki baskıyı arttırdığı dillerde.
Tüm bu yaşananlardan sonra Fenerbahçe Beko bakalım bu ritim bozukluğunu atlatıp eski şaşaalı günlerine geri dönebilecek mi?
Hepimize güzel bir hafta dileklerimizle.