İngilizce bir kelime, kol veya bacaklarından birisi kesilmiş/olmayan insanlar için kullanılıyor.
İngilizce bir kelime, kol veya bacaklarından birisi kesilmiş/olmayan insanlar için kullanılıyor. Ampütasyon da bu kesme işlemine tıp dilinde verilen isim. Güzel ve Zarif dilimize, Türkçemize “ampüte/ampute” şeklinde girmiş ve biz daha kendimize ait bir kelimeyi bu yabancı kelime yerine koyamamışız.
Geçen hafta Yurdumuzda düzenlenen ve Final Maçı’nda İngiltere’yi, uzatma dakikalarında takım kaptanı ve Güneydoğu Gazisi Osman ÇAKMAK’ın attığı golle 2-1 yenerek Avrupa Şampiyonu olan Ampute Futbol Milli Takımımız ile hepimiz “ampute” nin ne demek olduğunu yaşayarak ve gözyaşları içerisinde öğrendik. Kolay kolay da unutmayız artık.
Aynı günlerde Rusya 2018’e kalifiye olmak için son iki “kader” maçına çıkan A Milli Futbol Takımımızın aldığı sonuçlar, Milli Takım oyuncularının vurdumduymazlığı ile birleşince yaşanan hayal kırıklığı kızgınlığa dönüştü. Zaten Fatih TERİM zamanında birbiri ardına yaşanan bir dolu skandal (kampta futbolcunun ağzına silah sokulması, uçakta gazeteci dövülmesi, kebapçı baskını vb) sebebiyle halkla, halkın takımı arasındaki bağ oldukça zayıflamıştı. Lucescu, Hırvatistan galibiyeti diye umut tazelemeye hazırlanırken Eskişehir’de yaşadığımız İzlanda mağlubiyeti ve Finlandiya deplasmanındaki sefil görüntü, bir süreliğine A Milli Futbol Takımını buzluğa kaldırmamıza yol açtı Millet olarak.
Bu travmanın da etkisi ile zaten kırgın olan gönüller Ampute Futbolu Milli Takımımızın başarısı ile birazcık olsun teselli buldu. Çok güzel bir statta ve 40 bin kişiden fazla bir seyircinin önünde yaşanan bu güzel sonuç TRT Spor tarafından naklen yayınlanınca; tüm yurtta, KKTC’de ve dış temsilciliklerde sevinç ve heyecana yol açtı!
Hem bir Akdeniz Ülkesi olmamız hem de Orta Asya’dan getirdiğimiz genetik kodlarımız sebebiyle sevinç ve üzüntüyü abartarak ve dibine kadar yaşıyoruz. Daha Kuzeyimizdeki birçok millet için vak’ayı âdiyeden olan birçok konu bizim için ölüm-kalım anlamı taşıyabiliyor. Millet ve memleket olarak serinkanlı olamadığımız için hemen heyecan ve öfke sarkacında bir o yana bir bu yana savrulabiliyoruz. Trafikte yol verme/vermeme yüzünden insanlar birbirine şarjör dolusu mermi sıkabiliyor. Fenerbahçe-Galatasaray maçı yüzünden gençler birbirini bıçaklayabiliyor.
Millet olarak biraz sakin olabilsek her şey daha kolay olacak inanın.
Hal böyle olunca Ampute futbolcu kardeşlerimizin bu başarısı da bundan nasibini aldı. Onlara duyulan sevgi, A Milli futbolculara duyulan öfke ile birlikte ifade edilmeye başlandı. Oldukça tehlikeli bir süreç sonunda belki de hiç istemedikleri ve hiç hak etmedikleri bir yük de omuzlarına bindi Ampute kardeşlerimizin: Ya bundan sonraki turnuvada şampiyon olamazlarsa? ya takım formsuz olursa? Ne olacak, bu anları unutacak ve bize yaşattıkları bu mutluluğu “yok” mu sayacağız? Lütfen bu sporcu kardeşlerimizi biraz rahat bırakalım da elde ettikleri başarılarının hazzını duyabilsinler.
Hemen bir ödül tartışması da başladı aynı zamanda. Mevzuat Hazretleri’nin arkasına sığınıp, satır aralarında “yok şöyle, yok böyle” mavallarını bile duyar olduk.
Sn. Cumhurbaşkanının ifadesiyle; “Türkiye bir kabile devleti değildir.” Bu kardeşlerimize hak ettikleri ödüller mutlaka kibarca ve nezaketle sunulacaktır. Devlet-i Âli Türki her türlü fedakârlığı (evse ev, paraysa para, arabaysa araba) bu cefakâr kardeşlerimiz için severek yerine getirecektir. Müsterih olun.
İyi bir hafta diliyorum.