Pazar günü yapılan Alman seçimleri özellikle Anglo-Sakson çevreleri rahatsız etti.
Pazar günü yapılan Alman seçimleri özellikle Anglo-Sakson çevreleri rahatsız etti. II. Dünya Savaşı’nın bitişinden beri İngiliz ve Amerikalıların, Alman seçim sistemi üzerindeki baskıları aşırı sağda bir partinin yönetimde yer almasının önlenmesiydi. Almanya’ya siyasal sistemi için galiplerin Alman siyasetine yükledikleri siyasi misyon buydu. Başbakanlar Konrad Adenauer’den Helmut Kohl’a kadar bu misyonu anlayıp uygulamışlardı. Şimdi Angela Merkel yeni dört senelik iktidarında kırılgan bir üç parti koalisyonuyla, göçmenler nedeniyle sağa kayan Alman halkını tekrar kazanmaya çalışacak. Merkel daha geniş kitleleri ele geçirmek için izlediği sol politika ve programlarla Almanya için Alternatif sağcı partinin yüzde 13 oy ve 94 milletvekili ile Meclise girmesine yol açtığı iddia ediliyor.
Oylama sonuçlarına göre, Hristiyan Demokratik Birliği, Hristiyan Sosyal Birliği ve Sosyal Demokratlar kaybeden partiler. Almanya için Alternatif ve Özgür demokratlar ise kazananlar oluyor. Yeşiller ve Sol Parti yüzde 9 oyla 2013 dengede kalmış gözüküyor. En çok kaybedenler Merkel’in koalisyonu olan Hristiyan partiler. Bu oy kaybının nedeni Hristiyan Sosyal Birliğinin Bavyera eyaletindeki kötü performansından nedeniyle oluşmuş bulunuyor. Almanya için Alternatif Partisi Bavyera’da Merkel’in koalisyonunu ağır bir yenilgiye uğratmış durumda. Almanya için Alternatif Partisi, Merkel’in Avrupa Birliği’ndeki mali politikalarına karşı olan akademisyenler ve ekonomistler tarafından kuruldu. Partinin adı Merkel’in politika seçenekleri için sık sık kullandığı, “Başka Alternatif Yok” demesine karşı oluşturulan bir slogan. Bir başka alternatif olduğunu göstermek istediler. Daha sonraları bu partinin içine Merkel’in açık kapı politikalarına karşı olan yabancı düşmanı kimselerde katıldı. Bu kimseler yabancılara karşı hislerini en iyi bu parti içinde ifade edebileceklerini düşündüler. Federe devlet düzeyinde bazı seçim kazançları yaşayan parti Federal düzeyde, pazar günü büyük bir başarı kazandı. Alternatif Partisi (AfD, Federal Demokrasi Partisi, Yeşiller ve Sol Partilerin önüne geçti. Alternatif Parti, şimdi Almanya’da her düzeyde yüzünü gösteren bir parti durumunda. Parti oylarının çoğunu eski batı Almanya bölgesinden çok eski doğu Almanya bölgesinden aldı. Bu bölgedeki Almanların, Solingen’de kendi işlerini aldıkları için, 1990’larda Türk işçilerinin evlerini yaktıklarını iyi hatırlıyorum. O devirde Bakan olan Akın Gönen ile birlikte ,danışmanı olarak bu olayı araştırmak üzere Almanya’ya gitmiştik. Almanya büyük elçimiz ise Onur Öymen’di. Sovyetler’in yönetiminde fakir kalmış bu bölge, iki Almanya birleştikten sonra daima yabancılara karşı olmuştu.
Alternatif Parti, Fransa, Hollanda, Polanya, Macaristan ve Avusturya’daki sağ partilere göre hala zayıf gözüküyor.. Bunun sebebi, II. Dünya Savaşı’ndan sonra Alman seçkinlerinin bir daha Alternatif Parti gibi bir partinin olmayacağının Avrupa’ya sözünü vermiş olmaları. Şimdi merak edilen bu partinin ne kadar ileri gidebileceği. Seçimlerden önce Almanya’nın ekonomik durumuna göz atacak olursak ortaya çıkan tablo Almanya’nın en kalabalık ve en güçlü ekonomik ülkesi olduğunu gösteriyor. Önce, Almanya, diğer ileri ekonomilere göre imalat kapasitesini elinde tutabilen bir ülke. İmalat sanayii, Alman ekonomisinin yüzde 23’ünü oluşturuyor. Bu sayı Amerika’da yüzde 12 kadar ve İngiltere’de yüzde 10 kadar. Almanya, ucuz işçi çalıştırma amacıyla dışarda çok az yatırım yapıyor. Almanya’nın şiarı: “Zenginlik üretmenin gücü zenginliğin kendisinden daha önemli” olduğu tarzında. Almanya endüstrisini sürekli yeniliklerle, araştırma enstitüleriyle yenilemiş durumunda ve ihracat yoluyla kalkınması, Trump Amerika’sını rahatsız ediyor. Almanya aynı zamanda bir, “sosyal pazar ekonomisi”. Nihayet, Almanya fiyatların değişmesine yani enflasyona karşı olan bir ülke. Bu durumu Alman Merkez Bankası sert politikalarıyla denetliyor. Aynı banka yönetimi Avrupa Birliği ülkelerinde fiyat sistemini de denetliyor. Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ve Avrupa Adalet Divanı Almanya’nın ademi merkeziyetçi yapısı gibi hareket ediyor. Almanya en az işsize sahip olan bir ülke, yüksek yaşam standartlarına sahip ve iyi sosyal refah programı olan bir ülke. Merkel’in seçmeni bütün bu gelişmeler karşısında mutlu olacağına, Merkel’in göçmen politikası nedeni, bu politika tercihini diğer Alman federe devletler ve nihayet diğer Avrupa liderleriyle danışmamasının sonucu, mutsuz olarak Merkel’in oyunu azalttı. Almanya, Avrupa dışındaki göçmenlere dost bir ülke değil. Merkezi Berlin’deki çok kültürlü Kreuzberg semtinden yarım saatlik bir mesafede Alternatif Parti oyların yüzde 25’ini kazanmış bulunuyor.
Merkel’in, “Batının” yeni lideri imajı çökmüş gözüküyor. Merkel’in partisi, Hristiyan Demokratlar ve Sosyal Demokratlar bu gelişmeden payını almış gözüküyor. Altenatif Parti oyların bir kısmını bu iki partinin eski oy verenlerinden almış gözüküyor. Yeni Alman koalisyonun kurulması aylar alacak gibi gözüküyor.. Geçmiş yıllardaki Büyük Koalisyonun bütünlüğü ve inanırlılığına erişmesi zor olacak gibi. Merkel artık otoriter bir sesle Almanya ve Avrupa için konuşumayacak.