Ne yaptın sen.

Senin için, Mustafa'ya kızarken, boşandı, başka kadın buldu, aldattı, hemen evlendi, vay sen misin kadına böyle şeyler yaşatan, çocuğuna rağmen 10 yıllık karısını çat diye bıraktı, diyerek demediğimizi bırakmazken.

Sen ne yaptın.

Bize pess.

Bize aaaaaa!!! bu ne, bu kadarı olamaz dedirttin ve hayal kırıklığına uğrattın.

Mustafa kim, Ceceli.

Sinem kim?

Mustafa'nın eski karısı, biricik oğlunun anası.

Mustafa, skandal bir dilekçe veriyor.

7 yaşında oğlumun velayeti bana verilsin, anasının yanında istismar ediliyor, ödediğim yoksulluk nafakasının kesilmesini, benim, oğlumun, hatta yeni eşim Selin'in yanına yaklaşmaması, yani hepimizden uzaklaştırma kararı istiyorum diyor.

Mustafa, meğerse adam, herkes beni eleştiriyor, ama durum kimsenin bildiği gibi değil derken bunu demek istiyormuş.

Mustafa'nın dava dilekçesinde, açık fotoğraflar, hatta video görüntüleri bile varmış.

Nasıl bir video.

Eski eş Sinem ile, sarkıcı İntizar'a ait olduğu iddia ettiği fotoğraf ve videolar.

Ve bu videoda, oğulları kadınların yanlarında.

Görüntüler uygunsuz.

İnanılmaz ama.

Bunu Mustafa'ya bir işgüzar yolluyor.

Neden ve hangi niyetle, anlaşılır gibi değil.

Ama iyi niyet olmadığı aşikar.

Şimdi gelelim konunun esas tarafına.

Ben Mustafa'nın yerinde olsam asla, böyle bir dava dilekçesi vermezdim.

Neden mi?

Çocuk var ya, çocuk.

Bak Mustafa herkes, seni aileni ve oğlunu konuşacak.

Oğlun okula gidiyor, öğretmenleri, bütün arkadaşları, aileleri bu yazılanları okuyacak, konuşulanları dinleyecek.

Google’a giren herkes, yıllar sonra bile okuyacak, bilecek.

Annemin, bir kadın ile ilişkisi varmış, annem babamı yıllarca kandırmış, bu iddia ne, diyecek.

Yani bütün ailevi konunu herkes bilecek.

Naptın sen Mustafa?

Bu öyle bir sır ki, Mustafa.

Farkında değil misin ?

Sırrınız ölene kadar aileniz arasında kalmalıydı.

Senin, oğlunun sağlığından daha önemlisi var mı?

Yok.. Onun ruh sağlığı için, huzuru için, kadın ile baş basa, kimsenin bilmeyeceği şekilde konuşabilirdin, bu dava dilekçesine yazdığın her şeyi, mahkeme yerine, yine yazılı olarak kadının eline verebilirdin.

Ama ha, dikkat et.

Bak senden bunları istiyorum, anlaşalım, diyebilirdin.

Ne yaşarsa yaşasın, ana o.

Bu olanlar sana, bana, bize, hepimize yakışmıyor.

Haydi biraz silkelenelim.

Eskiler gibi, kol kırılır yen içinde kalır, diyelim.

Çocuğu üzmeyelim.

Hep beraber susalım.

Herkes kendi kadar olsun.

Funda'nın dert ettikleri..

... Fazil Say, instagram hesabından uzun uzun yazmış..

Adeta dertleşmiş.

Barış sağlamak istiyorum.

Yurt dışında yılda, 100 konser veren bir sanatçı olarak, ülkemde konserler vermek istiyorum demiş.

Son konseri, iptal edil ya, onun üzerine uzun uzun dert yanmış.

Ayrı fikirlerde olsak, barışabiliriz.

Birbirimizi sevebiliriz demiş

Ben, biri barışalım dediğinde ikna olan biriyim.

Çok itiştik kakıştık

Hayat gerçekten, bu itişe kakışa değmiyor.

Fazıl Say.

Muhalif kimliği ve anlayışı var.

Sanatçılar biraz da muhalif olur.

Gayet tabi ki ben, bunu anlarım.

İnsanlar ne istiyorsa öyle düşünür, öyle yaşar.

Demokrasi bu değil mi, güzelliği de bu değil mi?

Hadi.

Fazıl Say konserler versin.

Hadi, el ele müzik dinleyelim.

Böylelikle.

Fazıl Say da; ülke insanını sevsin, ayırım yapmasın, kendinden olmayanı anlasın, aşağılamasın, hakaret etmesin.

Oh be! diyelim.

.... Bugün 15 Temmuz.

Tam geçen yıl bugün, hayatımda böyle üzüntü, böyle şok yaşamamıştım.

Ülkemden, hayatımdan, geleceğimden endişe duyup kalakalmıştım.

Çaresizdim.

Bu ihanet günü asla unutmayacağız.

Şehitlerimizi asla unutmayacağız.

Gazilerimizi asla unutmayacağız..

Yaşadıklarımızı asla unutmayacağız.

TRT televizyonunda, o günü sokaklarda yaşayan kahraman gaziler ve kahraman şehitlerin aileleri anlatıyor.

İbret içinde seyret, anla, dinle.

Ne olur.

Onlar için gözyaşı dök.

Bize haklarını helal etsinler.