Milli Savunma Bakanlığı'nın verdiği bilgilere göre dün itibariyle 113 terörist etkisiz hale getirilmiş durumda.
Türkiye, 24 Nisan’da Kuzey Irak’ta Metina, Avasin ve Basyan bölgesinde başlattığı Pençe Şimşek, Pençe Yıldırım operasyonlarıyla PKK’ya ağır kayıplar verdiriyor.
Milli Savunma Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre dün itibariyle 113 terörist etkisiz hale getirilmiş durumda.
Terör örgütü avaz avaz bağırıp yardım istiyor.
Cemil Bayık, Murat Karayılan ve Duran Kalkan gibi isimler her gün yayın organlarında açıklamalar yaparak operasyonun durdurulması için yandaşlarını harekete geçmeye çağırıyor.
Terör örgütü yandaşları da başta bazı Avrupa başkentleri olmak üzere birçok ülkede eylemler düzenliyor.
Lakin bazı aşırı sol çevreler dışında onları dinleyen yok.
Bir ülke hariç.
Tahmin edileceği gibi bu ülke ABD.
ABD Başkanı Joe Biden’ın, ülkesinin Ortadoğu ve Kuzey Afrika Sorumluluğu’na atadığı eski DEAŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk’un da aralarında bulunduğu bir heyetin, Ortadoğu ziyaret programlarında olmamasına rağmen iki hafta önce Bağdat ve Erbil’i ziyaretlerinin ardından o heyette yer alan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Joey Hood başkanlığındaki bir heyet hafta sonu yeniden Kuzey Irak’taydı.
ABD heyetinin bu yoğun temaslarının içeriğine dair pek fazla bilgi yansımıyor dışarıya.
Ancak bu temasların zamanlaması, eş zamanlı yaşanan kimi gelişmeler ve de yapılan kimi açıklamalar ABD’nin çabalarına dair bazı ipuçları veriyor.
McGurk’un da içinde yer aldığı ABD heyetinin 4-5 Mayıs’ta Bağdat ve Erbil’e gerçekleştirdikleri ilk ziyaret, son operasyonlar sonrası ağır darbeler alan PKK’nın yardım taleplerinin hemen ardından gerçekleşti.
Bu ziyaretten bir gün önce Bağdat yönetimi, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Kuzey Irak’ta operasyonların yürütüldüğü bir üssü ziyareti nedeniyle Türkiye’ye nota verdi.
Bu notayı, ABD heyetinin ziyaretinden bağımsız düşünmek imkânsız.
Öte yandan yukarıda belirttiğimiz gibi McGurk heyetinin daha önceden açıklanan Ortadoğu ziyaret programında Irak yoktu.
Pençe Şimşek-Pençe Yıldırım operasyonlarıyla PKK’ya ağır darbeler vurulmaya başlanmasının ardından bu ziyaret gerçekleşti.
Bu ziyaretin üzerinden iki hafta geçmeden, bu hafta sonu ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Hood başkanlığındaki bir heyetin yeniden Erbil’i ziyaret etmesi ve bu ziyarete dair yansıyan bilgiler Washington’un motivasyonunun PKK olduğunu gösteriyor.
Erbil medyasında yer alan haberlere göre ABD heyetinin IKBY Başkanı Neçirvan Barzani ve Başbakan Mesrur Barzani ile yaptığı görüşmelerde Bağdat-Erbil ilişkileri ve DEAŞ ile mücadelenin yanı sıra Suriye’deki gelişmeler ve “basın özgürlüğü, insan hakları” konuları da ele alındı.
Burada dikkat çekici olan Suriye ve basın özgürlüğü ile insan hakları meselesi.
Söz konusu haberlerde bu konularla ilgili fazla ayrıntı yok ancak ABD heyetinin Mesrur Barzani ile görüşmesine dair IKBY Başbakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Taraflar, Kürdistan Bölgesi’nde medya ve düşünce özgürlüğü ile insan haklarına saygının önemine vurgu yaptı” şeklindeki ifade bunu ele veriyor.
Zira geçtiğimiz aylarda Kuzey Irak’ta PKK’nın organize ettiği gösteriler sonrasında bu gösterileri organize ettikleri suçlamasıyla terör örgütüne bağlı yayın organlarında çalışan 5 kişi gözaltına alınıp tutuklanmıştı.
Aylardır, PKK yayın organlarında bu kişilerin serbest bırakılmasına yönelik haberler yapılıyor.
Söz konusu açıklama, bu görüşmelerde PKK’nın önemli bir gündem maddelerinden biri olduğunu açıkça gösteriyor.
Öyle ki, ABD heyeti Erbil yönetiminden bu kişilerin serbest bırakılmasını dahi talep etmiş görünüyor.
Gelelim Suriye meselesine…
“IKBY’nin, Suriye krizinde ne denli etkili bir aktör olduğu” sorusu sorulabilir ancak ABD’nin hesabı başka.
IKBY Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, ABD heyeti ile yapılan görüşmelerde Kuzey ve Kuzeydoğu Suriye’de PKK’nın bu ülkedeki kolu PYD ile Kuzey Irak yönetimine yakın Kürt grupları bünyesinde barındıran ENKS arasındaki ittifak görüşmelerinin de görüşüldüğü belirtilerek, “ABD heyeti, Rojava’daki Kürt taraflar arasındaki diyalog görüşmelerini önemli bulduklarını ve tarafların kendi aralarında sorunlarını çözerek bir anlaşmaya varmalarını ümit ettiklerini dile getirdi” ifadeleri kullanıldı.
ABD, Erbil ile temaslarında neden bu konuyu sürekli gündeme getiriyor?
Çünkü ENKS, PYD ile eşit ortaklık istiyor.
PYD ise ENKS’nin kendi güdümlerine girmesini istiyor.
ABD de bu konuda Erbil’den, PYD’nin güdümüne girmesi konusunda ENKS’yi ikna etmesini istiyor.
ABD, “Kürtler arası ittifak” adıyla hayata geçirmeye çalıştığı “terör devleti” girişimlerini sadece Suriye üzerinden yürütmüyor.
Aynısını Irak’ta da yürütüyor.
Suriye’deki Kürt gruplarla PYD’yi birleştirmeye çalıştığı gibi Irak’taki Kürtleri de PKK ile bir araya getirmek için didiniyor.
Plan, Kuzey Irak ile Kuzey Suriye’yi birleştirerek PKK güdümünde Türkiye’ye karşı kullanacağı bir “terör devleti” yaratmak.
ABD heyetinin Erbil’de bu temasları yürüttüğü gün PKK’nın Avrupa yapılanması KNK tarafından Türkiye’nin yürüttüğü operasyonlara karşı “Ulusal Tavır Çalıştayı” adlı bir konferans gerçekleştirildi.
Murat Karayılan’ın da aynı içerikte açıklama gönderdiği bu konferansta, Irak ve Suriye’deki Kürt gruplara, Türkiye’ye karşı ortak hareket etme çağrısı yapıldı.
İşin özü şu ki, ABD’nin Irak ve Suriye’de diplomatik yoldan yürütmeye çalıştığı çabalarla, PKK’nın Türkiye’ye karşı yürüttüğü terör faaliyetlerinin siyasi hedefi tamamen aynı.
Hatta söz konusu gelişmeler, ABD ve PKK’nın bu konuda epeyce koordine olduğunu da gösteriyor.
O nedenle bu terör planlarına Pençe Şimşek-Pençe Yıldırım operasyonlarıyla birlikte Pençe Şimşek-Pençe Yıldırım diplomasisine de ihtiyaç var diye düşünüyorum.