ABD'nin Kasım 2018'de aldığı söz konusu kararın büyükelçilik tarafından "hatırlatma" uyarısıyla yeniden paylaşılmasının nedenleri tartışıldı ve tartışılmaya devam ediyor.
ABD'nin Ankara Büyükelçiliği, yakalanmaları için başlarına ödül koydukları terör örgütü PKK yöneticileri Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan için paylaştığı tweet geçtiğimiz haftanın önemli tartışma konularından birisiydi.
ABD’nin Kasım 2018’de aldığı söz konusu kararın büyükelçilik tarafından "hatırlatma" uyarısıyla yeniden paylaşılmasının nedenleri tartışıldı ve tartışılmaya devam ediyor.
Öyle ya; “düğün değil seyran değil eniştem beni niye öptü” durumu.
Zira hemen hemen herkes ABD’nin söz konusu isimlerin yerlerini bildiği, hatta yetkililerinin sık sık bunlarla görüştüğünü, istedikleri an bulundukları yerde bunları paket edebileceği konusunda hem fikir.
O halde durup dururken ABD Büyükelçiliği böyle bir paylaşımı neden yaptı?
ABD’nin PKK’yı gözden çıkardığını, onlarla PYD’yi ayrıştırma çabalarını sürdürdüğünü savunan kimi uzmanlara göre Washington, Türkiye’ye, “DEAŞ ile mücadele kapsamında PYD’ye desteğimi sürdüreceğim. -ki bu paylaşımdan iki gün sonra Suriye’nin kuzeydoğusundaki PYD’nin denetimindeki Haseke kentine 24 TIR dolusu askeri sevkiyat yaptı- Sen PYD’yi kabul et ben de senin için asıl tehdit olan PKK ile mücadelende destek olayım” diyor.
Bu konuyla ilgili tartışmalar konusunda başından beri dile getirdiğim, “ABD’nin böyle bir yaklaşımı olmadığı, tek amacının PKK’nın PYD üzerindeki etkinliğini kısmen törpülemek ve bunu Türkiye’ye ‘PKK’ya karşı senin yanındayım’ diye sunmak ve bu süreç içinde kuzeydoğu Suriye’den başlayıp Kuzey Irak’ı da içine alan bölge üzerinde yine ağırlıklı olarak PKK denetiminde bir terör devleti kurmak” şeklindeki görüşümü yinelemek istiyorum.
Ki ABD’nin Fransa ile birlikte yürüttüğü bu plan doğrultusunda sahadaki çabalar devam ediyor.
Bu planın en önemli ayağı olan Suriye’de PKK’nın uzantısı PYD ile diğer Kürt grupları bünyesinde toplayan ENKS’yi uzlaştırma çabaları sürüyor.
Bu ay başında Suriye’de aralarında DSG adlı yapılanmanın başındaki Mazlum Komani kod adlı terörist Mazlum Abdi Şahin’in de bulunduğu PYD/YPG’li yetkililerle birçok kez görüşen ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Yardımcısı David Brownstein, ardından ENKS’li yetkililerle yaptığı görüşmelerden pek fazla netice alamamış olacak ki geçtiğimiz hafta soluğu Erbil’de aldı.
ABD’nin ENKS’yi PYD’nin güdümüne sokmaya çalıştığı, ENKS’nin de buna direndiği, PYD ile eşit koşullarda bir iş birliği istediği belirtiliyor.
Brownstein’in, Erbil’de görüştüğü IKBY eski Başkanı Mesud Barzani ve Başbakan Mesrur Barzani’den PYD ile anlaşma konusunda ENKS üzerindeki nüfuzlarını kullanmalarını istediği dile getiriliyor.
Öte yandan yukarıda dile getirdiğimiz üzere Fransa da bu konuda devrede.
Macron yönetimi, geçtiğimiz günlerde PYD ve ENKS’li yetkililere Paris’te buluşmaları için davet gönderdi.
Daha önce PYD’li Elysee Sarayı’nda ağırlayan Fransa hükümeti bu kez aralarındaki sorunları çözerek iş birliği yapmaları için PYD ile ENKS arasında arabulucu olacak.
Kime karşı iş birliği yapmaları isteniyor?
Kuşkusuz Türkiye.
Dolayısıyla ABD’nin PKK’yı gözden çıkarması gibi bir durum söz konusu değil.
Kaldı ki, bu plan gündeme geldiği günden bu yana PKK’nın en öncelikli hedeflerinden biri “ulusal birlik” adı altında tüm Kürt yapılanmaları kendi güdümüne sokmak olageldi ve bunu sürdürüyorlar.
Yani ABD’nin yürüttüğü çabalarla tamamen örtüşen bir durum.
PKK’nın itiraz ettiği, bu çabaların kendilerinin PYD üzerindeki nüfuzlarının kırılmaya çalışıyormuş görüntüsü vermeye gerek olmadan sürdürülmesi.
ABD Büyükelçiliği’nin tweetinin ardından Cemil Bayık’ın PKK’nın Avrupa’daki yayın organı Özgür Politika gazetesinde yer alan açıklamaları bunu açıkça gösteriyor.
Bayık’ın, Suriye’nin kuzeydoğusu ile ilişkilerine dair dair bir soruya verdiği yanıt PYD’nin kendilerinin bir parçası olduğuna dair terör örgütü tarafından bugüne kadar en net şekilde yapılan ikrarlardan birisi: “Rojava’da ortaya çıkan bu demokratik anlayış ve politik yaklaşım Rêber Apo’nun düşüncelerinin sonucudur… Binlerce gerillamız Rojava’ya gitmiş, DEAŞ’a karşı savaşta şehit düşmüştür… Mazlum Abdi (DSG’nin başındaki terörist) ve İlham Ehmed (PYD’nin başındaki teröristlerden) on yıllarca PKK içinde kalmışlar, yöneticilik yapmışlardır. Bunu ABD de Avrupa da Türkiye de tüm dünya da biliyor. PKK içindeki Rojavalı arkadaşlarımızdı.”
Cemil Bayık, aşağıdaki sözleri ise sadece PYD’nin değil, Türkiye’deki siyasi yapılanmaları HDP, silahlı terör yapılanmaları HPG, Avrupa’daki yapılanmaları ve gençlik yapılanmaları dahil tüm yapılanmaların nasıl bir formülle KCK bünyesinde konumlandırıldığını izah eder nitelikte: “Bizim siyasi sistemimizde her alanın inisiyatifli olması esas alınmıştır. Her konfederal birimin özgünlüğü ve karar alma gücü vardır. Kadın ve gençlerin kendi örgütlenmeleri var. Kendi çalışmaları ile ilgili kararları kendileri alır. Görev düzenlemelerini kendileri yaparlar. Askeri güçlerin de böyle bir özgür ve özerk örgütlenmesi var. Bizim gibi yaygın bir hareketin merkezi olarak yönetilmesi zordur.”
Büyükelçiliğin tweeti için “ABD bu yanlıştan dönmeli” diyen Bayık’ın yukarıdaki sözleri “PKK ayrı PYD ayrı” diyen ABD’ye de yanıt niteliğinde.
Peki söz konusu tweeti PKK/PYD ilişkileri üzerinden değerlendirmek isabetli olmayacaksa üç yıl sonra gelen bu “hatırlatma”yı neye yormak gerek?
Onun yanıtını Karadeniz’deki ABD-Rusya geriliminde aramak lazım diye düşünüyorum!