Kimsenin yapmaya cesaret edemediği işleri yapmaya gayret eden insanların bazıları öncü, bazıları da çok cesurdur.

“Seyahatin önündeki tek engel kapının eşiğidir.” Bosna Atasözü

Kimsenin yapmaya cesaret edemediği işleri yapmaya gayret eden insanların bazıları öncü, bazıları da çok cesurdur.

Bodrumlu İbrahim Fuat Imsık böyle bir insandı. Zamanında köy olan Bodrum, Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı) tarafından keşfedilince, tatilciler burayı çok sevmiş ve ziyaretçi trafiği de hızla artmıştı. Karayoluyla gidilebilen Bodrumseverlere alternatif olur düşüncesiyle özel bir havalimanı yapmak ve bir havayolu şirketi kurmak fikriyle ortaya çıkan Bodrumlu iş adamı Fuat Imsık işte bu cesur ve de öncü insanlardandı. Devletin dışında ilk kez bir vatandaş havaalanı yapmaya karar verdiğinde yıl 1987 idi. Bodrum’a 20 kilometre uzaklıktaki arazisine bin 570 metre uzunluğunda ve 30 metre eninde asfalt bir pist yapar. Imsık Havaalanı, Ankara ve İstanbul’a sefer yapan Imsık Havayolları’nın Dornier 228 tipi küçük tip uçaklarına hizmet verir. Bu arada maden işleten ve gayrimenkul zengini de olan Fuat Bey’in 1985’te 267 milyon lirayla vergi rekortmeni olduğunu da hatırlatalım. Her şey çok iyi giderken havaalanı yüksek vergilere, havayolu ise müşterisizliğe dayanamayıp zora girdi.

Ağır devletçi anlayış şartları Fuat Bey’in havaalanı ve havayolu şirketini rakip görmüş olacak ki daha fazla yaşatmadı.

Uçaklar ve alan çok rağbet görmediği için Fuat Imsık piyasaya çok borçlanır. Meydana sefer yapan, FB eski Başkanı Ali Şen’in şirketi Maş Air, buraya talip olur ve alanı satın alır. Ali Şen bir süre sonra bu havaalanının işletme hakkını THY’ye 1.6 milyon dolara devreder. Bu arada arazi üzerinde yasal sorun çıkar ve Hatice Bay adlı bir çiftçi kadın 8,5 trilyon TL tazminat almaya hak kazanır. Havaalanı 1987 yılında artan borçları nedeniyle satışa çıkar ve bu kez de 583 milyara Savunma Sanayii Müsteşarlığı (Şimdi Başkanlık) tarafından satın alınır. Şu anda askeri meydan olarak çalışıyor.

Fuat Bey’in bu macerasından sonra hiç kimse özel havaalanı yapmak için adım atmadı, havameydanı işine asla heves etmedi. Bu kötü örnek göz korkutmuştu.

Bu iş kolunda tekel, (DHMİ) Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü denetiminde bulunuyordu. DHMİ’nin ilgili kurum olarak bağlı olduğu Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü de havalimanı yapıp, işletmeci olan DHMİ’ye devretmekle yetkilidir. Şu anda Türkiye’de kiralanmış veya devletin işlettiği havalimanlarına bir göz atmadan önce bakanlığın ve DHMİ’nin bu konuya bakışını görelim.

Bakanlığın 2019 Yılı Faaliyet Raporu’nun Amaç: 3 Hedef, bölümünde “Havayolu ulaşım altyapısını yaygınlaştırma” diye belirtilen görüş, bize geçmişten miras kalan “Her ile bir havalimanı” fikrine sahip çıktığını göstermektedir. Raporda, “Ulaşan ve Erişen Türkiye” sözüyle dile getirilen tüm bu yatırımlar için 2003’ten bu yana tam 776.6 Milyar TL harcandığı belirtiliyor. Tabii ki bu miktarın önemli bir kısmı kara, deniz ve havada ulaşabilmek için havaalanlarının yapımına harcandı.

Koronavirüs salgınından önce kaleme alınan Bakanlık faaliyet raporundaki ifadelere göre 2003 yılında 3 milyar TL olan havacılık sektörü cirosu 2019 yılı sonunda 143 milyar TL’yi çok aşmıştır.

Yurt içinde sivil hava ulaşımına açık havalimanı sayısı 17 yılda 26’dan 56’ya yükselmiş. Son 17 yıl içinde yurt içinde seyahat eden yolcu sayısı 9,15 milyon kişiden 100,1 milyon kişiye ulaşmıştır.

İç ve dış hatlardaki toplam yolcu sayısı ise 34 milyondan 209 milyona çıkmıştır.

Ülkemiz yolcu sayısı bazında Avrupa’da 4. dünya sıralamasında ise 10. sıradadır.

2003 yılında, yurt dışında 60 noktaya uçuluyorken, bu sayı 2019 yılı itibarıyla 328 olmuştur. Uçuş noktası itibarıyla Türkiye en fazla yere uçuş yapılan ülke ve THY de en fazla yere uçan havayolu şirketi unvanını hakkıyla elde etmiştir. 17 yılda büyük gövdeli uçak sayısı 162’den 546’ya çıkmıştır. Talebin giderek arttığı göz önünde bulundurularak 2023 yılına kadar bu sayının 750 uçağa çıkarılması hedeflenmektedir. Ne yazık bu hedefler artık geride kalmış, bu hedefleri yeniden tutturmak için çaba göstermek gerek.

Her şey yeni normalleşmeye bağlıdır

Koronavirüs en çok havacılık sektörünü vururken, devlet de yeni havalimanları yapmayı kesintisiz sürdürürken, aklıma Atatürk Havalimanı’nın kapatıldığı günlerde dile getirilen bir söylem geldi. “Burayı neden kapatıyorlar. İstanbul’da üç ayrı alan olsun. Dünyada da böyle.”

Devlet, her şehre bir havalimanı yapma düşüncesini bu söylemle savunabilir.

Türkiye’de halen Sivil Hava Trafiğine açık 56 Havalimanı bulunmaktadır. Bu havalimanlarından 49 adedi fiilen DHMİ tarafından işletilmektedir. Havalimanlarından 5 adedinin kontrol, denetim, hava trafik ve elektronik hizmetleri (İstanbul, Zafer, Zonguldak-Çaycuma, Aydın- Çıldır ve Gazipaşa-Alanya Havalimanları) ile Savunma Sanayii Başkanlığının gözetim ve denetiminde işletilen Sabiha Gökçen Havalimanı’nın yalnızca Hava Trafik Kontrol Hizmetlerini DHMİ yürütülmekte olup; Eskişehir’deki Hasan Polatkan Havalimanı ise Eskişehir Teknik Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksek Okulu tarafından işletilmektedir.

Devletin sahibi olduğu ve Kamu Özel Sektör İşbirliği (KOİ) denilen sisteme dahil havalimanları, en çok yolcusu olan ve para kazanan havalimanlarıdır. Hani ne olur ne olmaz diye bu havalimanlarını işleten şirketlerle imzalanan imtiyaz sözleşmelerine yolcu garantisi şartı da konulmuş olup, işletmecilere kolaylıklar sağlanmış. Bazı havalimanları da iklim ve diğer nedenlerden ötürü zarar ediyor devlete yük oluyor. Tüm bunlara rağmen devlet kamu görevi diyerek birbirine çok yakın şehirlere havalimanları yapmaya devam ediyor. Rize-Artvin 2021’de, Gümüşhane-Bayburt 2022’de, Yozgat 2022’de ve Çukurova 2022’de hizmete girecek. Tokat ve Elazığ Havalimanları büyütülürken, Karaman Havalimanı’nın ihale çalışmaları devam ediyor. Acaba tüm bunlar gerekli midir, daha kaç tane havalimanı yapılacak, yolcusu olmayan boş duran havalimanları devlete külfet değil midir? Her ne kadar DHMİ çok kar edip, vergi rekortmeni olsa bile yine de her şehre, birbirlerine uzaklığı 100 km bile olmayan şehirlere havalimanları yapmak ne derece doğru veya yanlış?

İşte tüm bu ve buna benzer soruları 28 Mart 2020’de göreve gelen ve 100 günü dolduran Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’na sormak isterim.

Pandemi nedeniyle yüz yüze görüşmek zor biliyorum, ama çareler de tükenmez.

Devlet adına, tabii söyleyecekleri vardır.

İyi ve emniyetli uçuşlar Türkiye’m..