Bugün, Kuran okumayı öğrenmek isteyen bir çocuk en az on haftasını camide geçirmek zorunda.
Öğrenme nörofizyolojik bir olgudur. Beyinde kimyasal ve elektriksel değişiklikler oluşursa gerçekleşmiş olur. Bu değişiklikler ile sinir sisteminde yeni bağlar kurulur. Bu nedenle öğrenme; yanlış öğrenilmişleri revize ederek daha zordur. Kuran öğrenmek de bu nevi bir öğrenmedir. Diller gibi. Bin beş yüz kadar senedir insanlara öğretilen Kuran harflerinin yeni bir şekilde öğretilmesi mümkün mü sorusunun peşine düşen Ahmet Bayraktar Kuran öğrenme üzerine bir kitap ortaya koymuş. Daha da önemlisi bir gerçeği fark etmiş.
Hali hazırda Ahi Evran Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde Fıkıh Anabilim dalında öğretim üyesi olan Bayraktar’ın bahsi geçen bu kitabı “Yeni Kuran Okuma Öğretim Yöntemi” ismi ile Maarif Mektepleri’nden yayınlanmış. Bu köşede “Ateizmus1” başlıklı eserini de paylaşmıştık. “Kuranla Anla” isimli kitabı ve “Ateizmus 1” Post Yayınları’ndan çıkmıştı. “Yeni İlmihal”, “Klavuz” “Nesih” kitapları da Maarif Mektepleri Yayınları’ndan okurla buluşmuştu.
Buradaki en büyük yenilik kitabın, beyni, öğrenmenin yazılımını kendi kendisine kurabilmesi için yeterli görmesi ve ses işleme yazılımlarının mantığını kullanması. Yazarın da belirttiği gibi “Bugün, Kuran okumayı öğrenmek isteyen bir çocuk en az on haftasını camide geçirmek zorunda. Konuları ezberleyerek uygulamaya geçirmek başlı başına bir işkence ve verimsiz. Bugünün çocukları bizim çocukluğumuza benzemiyor. Çabuk sıkılıyorlar, görsel anlatım ve çabuk öğrenmek istiyorlar. Bu sistemin kitabı tam da bunun için hazırlandı.”
Kitapta hiçbir harfin ismi “elif” “ba” diye yazılmıyor:
“Biz insanları isimleriyle mi yoksa görüntü ve sesleriyle mi kaydederiz? Ya da şöyle sorayım. İsmini unuttuğumuz insan mı çoktur, sesini ve suratının şeklini mi? İsimler bizim nesneleri tanımlamak için kullandığımız ses toplamlarıdır. Nesneyle alakası olmasa da önemli değildir. Ahmet ismini koyunca isim o kişiyi kendinden ahlaklı peygamber tavırlı yapmaz, emek ister. Bir metni oluşturan harflerin isimleri de onların şekliyle ilgili bize net bilgi vermez. Fakat aynı harfi şekli ve ses birimiyle tanırsanız bir daha kolay kolay unutmazsınız. Bisiklet sürmek gibi düşünün. Belli bir seviyede öğrenmişseniz on sene sonra da binseniz yine bisiklet kullanabilirsiniz.” şeklinde cevap veriyor buna Bayraktar.
Bu kitabın yeniliği ve özelliği tam da burada. Kullandığı sistem tamamen farklı bir anlayışa dayanıyor. Şekil ve ses birleştirme mantığı üzerine. Dik kafalar, yuvarlak kafalar, patlıcan kafalar, beli bükükler gibi harflerin gözlemlenebilir özellikleri ile vasfediliyor ve ses değeri karşısına yazılıyor.
Burada bir risk giriyor. “B” şeklini biz hep “Be” olarak okumaya, seslemeye alışmışız. Bu kitapta ise herhangi bir sesli harf eklenmeden seslenmesi teşvik ediliyor. Bu nedenle kitabı kullanmak için bir kılavuz video, instagram “dr_ahmetbayraktar” hesabından yayınlamak üzere hazırlanmış.
Bayraktar şu iddia ile karşımızda: “Bu kılavuz video ve söz konusu kitap ile bir kişi kendi başına Kuran okumayı en geç bir haftada öğrenebilecek”. Bu sistemi on senedir yakınlarına kullanan hatta Hacettepe İngilizce Tıp öğrencisine, günde yarım saat çalışarak üç günde Kuran öğreten Bayraktar’ın tekniğini akılcı ve denemeye değer bulmamak mümkün görünmüyor.
Kant’ın da dediği gibi “doğanın efendisi” olan insan aynı zamanda “doğanın son amacı”dır da. Bu yüzden bizim insan olarak görevimiz insanı “öğrenme” ile de dahi “ahlaki öğrenme” ile hayvandan bir üst seviyeye taşımaktır. Hayvanla aramıza bunca değerli bir farkı; de dahi biricik farkı koyan “öğrenme”, Bayraktar tarafından nörobiyolojik işlevinde algılanmış görünüyor. Keza hiç bilmeyenler üzerinde daha tesirli olması öğrenmenin beyindeki işleyişi açısından da doğru bir yolda ilerlediğinin göstergesidir. Çocuğun veya kişinin yaşamında “Kuran zor” gibi olumsuz bir ön kabul olmadığı sürece, okuma yazma bilen bir çocuk için bir hafta zamanı Kuran öğrenmeye fazlası ile yeterli bulan bu iddiayı, denemeye değer bulmak lazım.
Yeni nesil, yeni dünya, yeni insan, yeni dönem için yeni öğrenmeler, en çok, Allah’ın bize en uygun bulduğu anayasayı daha kolay anladığımız yerde başlayacak belki de. Çünkü Allah’a ait olan insana aittir. İnsanın bu en değerli alanında daha iyisine varabilmenin yolu; mevcut günün en iyisine ulaşmaktan, gelenekten kurtulmaktan geçmektedir. Ancak bugün için yeterince ileri gittiğimizde gelecek daha ileride olabilecektir. Çünkü öğrenmenin felsefesinin piri Kant’ın dediği gibi: “Her nesil bir sonrakini eğitir”!