2022 yılı sevgili Hakkı Öztürk Hocamın söylediği gibi özel bir vaka analizi olarak ileride iktisat politikası derslerinde okutulacaktır.
Öncelikle bütün okuyucularımın yeni yılını kutlarım. 2023 yılı bizlere huzur, sağlık, mutluluk ve bol kazanç getirsin. 2023 yılı Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı olduğundan dolayı hepimiz için ayrı bir gurur ve heyecan kaynağıdır. Cumhuriyet’in yüzüncü yılına dair yazılarım da önümüzdeki günlerde elinize ulaşacaktır.
2022 yılı sevgili Hakkı Öztürk Hocamın söylediği gibi özel bir vaka analizi olarak ileride iktisat politikası derslerinde okutulacaktır. Bu sene içinde uygulanan ekonomi politikaları alışılmadık ve ilginç politikalardır. İktisadi açıdan bu politikaların niye uygulandığını anlayabilmek çok da mümkün değildir. Salt iktisat bilimi kalıpları içinde bakıldığında durum budur. Ancak iktisadi değil de siyasi saiklere bakarak durumu analiz edersek bu politikaların çok tutarlı ve bilinçli şekilde belli bir siyasi amaca ulaşmak için uygulandığını görürüz.
Bu yazıda 2022 yılı ekonomi politikalarını büyüme, enflasyon, kur, cari açık ve işsizlik kalemlerine bakarak değerlendireceğim. Ama öncelikle 2022 yılında uygulanan – biz iktisatçılara göre- alışılmadık politikaların çıkış sebeplerini anlatacağım.
2021 EYLÜL AYINDA MANZARA-İ UMUMİYE
2021 Eylül ayında genel durum şu idi: Enflasyon yüzde 18-19 civarında, işsizlik yüzde 13’e merdiven dayamış, dolar 8 TL., ülke pandemi koşullarından çıkmış halde ve firmaların -özellikle KOBİ’ler- dikkate değer bir kısmı borç batağında. Dünyada enflasyonun yükselme beklentisi var ve bu sebeple Merkez Bankaları faiz artırımına gitme hazırlığı içinde. Bizde de 1,5 sene sonra seçim var. Kamuoyu yoklamalarına göre Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı yüzde 40 civarında oyla kafa kafaya gelmişler. Sayın Cumhurbaşkanı’nın önünde ikisi ile aynı anda baş edemeyeceği iki iktisadi problem (yüksek enflasyon ve yüksek işsizlik) ve yaklaşan seçimlerde kaybetme riskini içeren bir siyasi problem vardı. Tecrübeli bir siyasetçi olan Erdoğan işsizliğin arttığı ve büyümenin durduğu durumda kaybedeceği oyun enflasyon artışında kaybedeceği oydan fazla olduğunu gördü. İktisadi olarak bu tarz problemlerde hükümetin ilk önce enflasyonu kontrol alması ve daha sonra işsizliğe odaklanması tercih edilir. Öte yandan, bu tarz bir politika uygularsa seçimleri kaybetme ihtimali vardı. Bu yüzden akademik iktisatçıların pek anlam veremediği ama siyasi açıdan bakılınca gayet anlamlı olan bir politika uygulamaya başladı: Zaten eskiden beri savunduğu düşük faiz politikası. Merkez Bankası Eylül’den Kasım’a 500 baz puan faizi düşürdü. (Yüzde 19’dan yüzde 14’e) Merkez Bankası’nın faiz düşürmesi parasal genişleme anlamına geliyordu. Bu süreçte hem dar hem de geniş anlamlı para arzı hızla artacaktı. Aynı zamanda düşük faiz politikası kurlarda da hızla artışa yol açacaktı. Öte yandan para arzı ve kur artışıyla iç talep de şişecek ve ekonomi hızla büyümeye devam edecekti. Bütün bunların sonucunda enflasyon gecikmeli olarak artacak ve işsizlik de gecikmeli olarak düşecekti. Bu süreçte politikacıların vatandaşlara söyledikleri siyaset gereğidir: Enflasyon düşecek, ekonomi büyüyecek ve ihracat artacak! Bu üç hedeften sadece büyüme hedefi iktisadi olgularla örtüşmekteydi. Uygulanan bu politikanın doğal sonucu enflasyon ve cari açığın artması, hızlı büyümenin devam edip işsizliğin de düşmesiydi. Siyaseten söylenen hedefler bu politikayla büyümenin devam edeceği, işsizliğin düşeceği ve Türkiye’nin ihracat fazlası vereceğiydi.
2022 YILINDA BÜYÜME
Politikanın tutan hedeflerinden büyüme idi. Büyüme 2022 il ve ikinci çeyreğinde yıllık yüzde 7,5 ve üçüncü çeyrekte de yüzde 4 olarak gerçekleşti. Bütün senenin yüzde 5 civarında büyüme ile sonuçlanacağı tahmin edilmektedir. Hükümet hem vergi indirimleri hem de Hazine destekli kredilerle ekonomiyi ve büyümeyi destekledi. Ayrıca oluşan yüksek enflasyona bağlı olarak hem asgari ücrete hem de memur ve emekli maaşlarına ciddi zamlar yaptı. Bunun adı genişletici maliye politikasıdır. Merkez Bankası da fiilen enflasyon hedefini bırakıp Hükümetin politikasını destekleyecek şekilde genişletici para politikası uyguladı. Bunun sonucunda yukarıda saydığım büyüme performansı gerçekleşti. Bu yüzden Hükümetin 2022 yılı büyüme hedeflerine ulaştığını söyleyebiliriz. Hükümetin karnesinde büyüme notu 10 üzerinden 8’dir. Ancak bu büyümenin bir de maliyeti olacaktı: yüksek enflasyon ve yüksek büyüme.
2022 YILINDA ENFLASYON
Yukarıda bahsettiğim gibi yüzde 18-19’lardaki enflasyonun 2022 başında ilk önce yüzde 30’lara, Mart Nisan aylarında yüzde 50’lere, yaz aylarında ise yüzde 75’e ulaştı. Sonbaharda yüzde 85’le tepe noktasını gördü. Aralık ayında baz etkisiyle birlikte yüzde 70’e düşmesi beklenmektedir. Kâğıt üstünde bakıldığında Merkez Bankasının değişmez uzun dönem hedefi olan yüzde 5’ten fersah fersah uzağa gitmişiz. Ancak unutmayalım fiili olarak Merkez Bankası enflasyon hedefini bir yana bırakmış ve var gücüyle büyümeyi desteklemiştir. Merkez Bankası kendi faizini sene sonunda bir 500 baz puan daha indirerek yüzde 9’a getirince negatif reel faizde rekor seviyelere ulaştık. Hükümet bununla da kalmadı, bankaların mevduat ve kredi faizlerini de çeşitli yönetmelikler marifetiyle sınırlandırdı. Yüksek enflasyon büyük bir belirsizliği de beraberinde getirmekteydi. Fiyat ile değer arasındaki ilişki kopmuştu. İnsanlar yüksek enflasyona karşı hiçbir tasarruf aracı ile kendilerini koruyamadıkları için spekülatif gayrimenkul ve hisse senedi alımlarına yöneldiler. Bu da iki defa patlayan hisse senedi balonlarına ve astronomik gayrimenkul fiyatlarına ulaştı. Hükümetin karnesinde bu yüzden enflasyon notu sıfır değil, negatiftir, (-1).
2022 YILINDA KURLAR VE CARİ AÇIK
2022 yılı başında Sayın Nebati KKM uygulaması ile birlikte doların 10 TL altına düşeceği, ihracatın da rekorlar kıracağını söylemişti. Siyasetçiler istediğini söyler iktisatçılar ise acı gerçekleri söylemekle yükümlüdür. Kurun artması her zaman beklenen ihracat artışını getirmeyebilir ama kurun düşmesi ihracatta daralmaya kesinlikle yol açar. Yani Sayın Nebati birbiriyle çelişen iki hedef koymuştu! Döviz kuru Kasım 2021 ayında kontrolden çıkınca KKM uygulanmaya başladı. Bu sayede kur kontrol altına alındı. Bugün üç aya yakındır 18,50 TL civarında sabitlenmiş vaziyettir. Programdaki hedef hem hızlı büyüme hem de cari fazla idi. Bu iki hedef de çelişiyordu. Bütün dünya resesyon ihtimalini konuşurken Türkiye hızla büyüyordu. Bunun sonucu ithalatın, dış ticaret açığı ve cari açığın patlaması idi. Nitekim öyle de oldu. Türkiye tarihinde görülmedik bir turizm ve bavul ticareti geliri elde etmesine rağmen 50 milyar dolarlık bir cari açık verecektir. Dış Ticaret açığı ise 100 milyar dolara dayanmıştır. Hükümetin karnesinde kur notu 10 üzerinden 5 ve cari açık notu 10 üzerinden 2’dir.
2022 YILINDA İŞSİZLİK
2021 yılında başlanan alışılmadık politikanın bir hedefi de işsizliğin düşürülmesi idi. Eylül 2021’de yüzde 13’lere dayanmış işsizlik bugün yüzde 10 civarındadır. Türkiye’nin doğal işsizlik oranının yüzde 11 civarında olduğu düşünülürse Türkiye tam istihdamın üzerinde ve aşırı istihdam durumundadır. Program işsizlik hedefine ulaşmıştır. Ancak unutmayalım işsizlikte yüzde 3 düşüş için ödediğimiz bedel enflasyonda yüzde 66 (yüzde 85 – yüzde 19) oranında artıştır. Yani işsizlikte her yüzde 1’lik iniş için enflasyonda yüzde 22’lik artış. Buna değer miydi? Bütün bunlara binaen Hükümetin karnesinde işsizlik notu 10 üzerinden 6’dır.
Toplamda Hükümetin benden aldığı notların ortalaması 10 üzerinden 5’tir. Ancak unutulmasın hükümet borçlu geçmektedir. Bugün bıçak sırtı dengedeki ekonomik durum yarın yüksek iç borç ve yüksek dış borçla tepetaklak olabilir.
Hepiniz için mutlu, huzurlu ve sağlık dolu bir yıl dilerim.