Dünya futbolunun geldiği noktada futbolcuların giydiği forma numaraları ile oynanan oyun formatı ve sistemleri arasında bir ilgi kalmasa da klasik dönemden kalan adlandırma geçerliliğini halen korumaktadır.
Şart diyenler elini kaldırsın!
Dünya futbolunun geldiği noktada futbolcuların giydiği forma numaraları ile oynanan oyun formatı ve sistemleri arasında bir ilgi kalmasa da klasik dönemden kalan adlandırma geçerliliğini halen korumaktadır. Günümüzde birçok futbolcu kendisi için anlam ifade eden rakamları (doğduğu şehrin plakası, uğurlu sayısı vb) formasına yazdırmakta ve kendini bu şekilde ifade etmektedir.
Büyük oranda böyle olmakla birlikte kaleciler için 1 numaralı forma hemen hemen vazgeçilmezdir. Ayrıca santraforlar için 9 numara ve oyun kurucu görevi yapan futbolcu -hele de ağır abi ise mutlaka- 10 numaralı forma ile sahaya çıkmak olmazsa olmazdır.
Futbolun iflah olmaz romantiklerinin altın çağı sayılacak 10 numaralar çağı geçse de avunduğumuz birkaç gerçek 10 numara halen mevcut (Sneijder gibi). Gerçek 10 numaraların son temsilcilerinden Alex de Souza’nın adı her anıldığında bir grup futbolseverin burnunun direği sızlıyor (hem ağızlarda bıraktığı eşsiz futbol lezzetinden hem de giderken uğradığı vefasız muameleden dolayı.).
Belki çok klişe olacak ama günümüzde artık “10 numara” meziyetlerine sahip oyuncu nadir yetişiyor, yetişenleri de bize gelene kadar emeklilik çağına gelmiş oluyor.
Başlıkta sorduğum sorunun cevabına gelecek olursak; cevap hem evet hem de hayır. Evet; sizin bir oyun sisteminiz yoksa veya varolan oyun sisteminiz (modası geçmiş de olsa) bir oyun kurucu tarafından dikte ettiriliyorsa 10 numara sizin için şarttır. Hayır; sizin sisteminizde her futbolcu bir makine dişlisi gibi birbirini tamamlayarak oyunu birlikte kuruyor ve bu uygulama sonuç alıyorsa 10 numara sadece bir forma numarasıdır.
Günümüzde Aykut KOCAMAN, Ersun YANAL, Mustafa Reşit AKÇAY gibi kariyerli teknik direktörler, sistem hocası olarak 10 numarasız bir yapıyı oluşturmaya çalıştıkları için zaman zaman eleştirilmişler ve yaptıkları uygulamalar bazılarımızca beğenilmemiş olsa da Dünya Futbolu hızla bu yöne doğru gitmektedir.
Rakipler oyun kurucu futbolcunun başına bir gardiyan dikip, zaman zaman yıldırıcı sertlikte markaja tabi tuttuklarında geri kalan tüm takım bir futbolcunun ayağına baktığı için üretkenlikten uzaklaşmakta ve puan kayıpları yaşanmaktadır. Oysa genelde Alman prensiplerine göre dizayn edilen takımlarda üretkenlik için her futbolcunun görev tanımı ve görev alanı belli olduğundan, bir oyuncuya yapılacak yakın markajın önemli bir aksaklığa yol açması mümkün olmamaktadır. Takımın tüm bileşenleri, kaleciden itibaren ofansif ve defansif katkılarını, sistemin emrine verdikleri için makine düzeni içinde başarana kadar denemeye/tekrar etmeye devam edebilmektedirler.
Oysa gerçeklerden uzak bazı dinazorlar, hala Güney Amerika pazarında şapkadan tavşan çıkaracak 10 numara bir sihirbaz peşinde koşmakta ve takımlarına gönül verenleri kandırmaya çalışmaktalar. Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok ki; elinizdekine uygun bir sistem kurmak sanıldığı kadar zor değil ki. Ziyan edilen zaman ve para kaynakları daha doğru bir sistemi mecbur kıldığı halde bunu görmezden gelmek akılla izahı mümkün olmayan bir bağnazlık olarak görülüyor, haberiniz olsun Kral Çıplak !
İyi bir hafta geçirmenizi dilerim.