PKK AVRUPA'DA TÜRKLERE SALDIRIYOR

Ozan CEYHUN 08 Nis 2016

Ozan CEYHUN
Tüm Yazıları
Nedense Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bazılarını çok rahatsız etmekte. En son Brüksel'de gerçekleşen alçak terör eylemleri sonrası Avrupa kamuoyunun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklaması sayesinde öğrendiği gerçekler mi acaba birilerini tedirgin etti?

Avrupalı “dostlarımız” (hala dostlarımız demek için zorlanmaktayız) son günlerde bizi çok şaşırtmaktalar.  Nedense Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bazılarını çok rahatsız etmekte. En son Brüksel'de gerçekleşen alçak terör eylemleri sonrası Avrupa kamuoyunun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklaması sayesinde öğrendiği gerçekler mi acaba birilerini tedirgin etti? Avrupa kamuoyu Türkiye'nin DAEŞ teröristlerini yakalayıp onları teslim ettiğini ancak AB ülkelerinin teslim edilen teröristleri serbest bıraktığını ve bu serbest bırakılanlardan birinin de Brüksel'de Malbeck metro istasyonundaki canlı bomba olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasa bilemeyecekti. Erdoğan'ın açıklaması sayesinde birbirleriyle komşu ülkeler olan Belçika, Hollanda ve Almanya'nın söz konusu teröristleri aslında defalarca yakalayabileceği ve belkide Brüksel'de yaşananların engellenebileceği ortaya çıktı. Acı ama gerçek! Eğer bazı AB ülkeleri terörizmle mücadele alanında en aktif konumda olan Türkiye ile işbirliği yapmayı bugüne kadar ya savsaklamamış ya da red etmemiş olsalardı bugün DAEŞ terörü vardığı boyutlara ulaşamayacaktı. Bunun için mi kızıyorsunuz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a? Hatalarınızı dobra, dobra açıkladığı için mi? Evet yaptı! Çünkü terörizme karşı mücadelenin başarılılı olmasını en çok isteyen liderlerden biri Recep Tayyip Erdoğan!

Buna karşın bazı AB ülkelerinde ona yönelik yapılanlar gerçekten utanç verici boyutlara vardı!

DAEŞ terör örgütünden dert yanan ama Türkiye'yi, Suriye'yi ve Irak'ı neredeyse her gün kana bulayan PKK ve PYD terör örgütlerine kucak açan ülkelerde hem Türkiye'ye hem de gerçekleri dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı çok çirkin bir algı operasyonu yürütülmekte. Özellikle Almanya'da üstelik Almanya'da yaşamakta olan Türklerin de vergileriyle varlıklarını sürdüren devlete ait televizyon kanalları üzerinde neredeyse her gün Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhine yayınlar yapmak bir tür “özel misyon” haline getirilmiş olmalı.  Son olarak Almanya'nın ikinci büyük devlet televizyonu ZDF'te gündeme gelen bir programda Jan Böhmermann isimli bir şahsın bizzat kendisi “söyledikleri ile Alman yasalarına göre suç işleyeceğini” duyurarak söylediği iğrenç sözler hiç bir demokrasi ve hukuk devleti açısından kabul edilir “mizahi küfürler” değildi. Hatta bu programı izleyen tüm yabancılar özellikle müslümanlar ve Türkler Nazi Almanyası'nda museviler hakkında çizilen karikatürleri, kabare oyunlarını ve filmleri hatırlamak zorunda kaldılar. Evet söz konusu program tam bir Nazi Almanyası mizahı kopyasıydı ve bu defa hedef “museviler” değil “Recep Tayyip Erdoğan, Türkler ve müslümanlardı”!

Böylesine bir çirkefliği ZDF yayından kaldırmak zorunda kalırken ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hiç desteklemeyen bazı Alman gazeteciler bile sert dille eleştirirken ve de Almanya Şansölyesi Merkel bile “kabul edilmez” diye tanımlarken Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz'un Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik olarak bu Pazar Günü Bild am Sonntag gazetesinde söylediği sözler ve aklınca verdiği nasihatlar çok talihsizdi. Kendisini iyi tanırım. Geçmişte birlikte çok zamanımız geçti ve aslında bir insan olarak onun Jan Böhmermann'ın çirkef küfürlerini hiç bir insan için kesinlikle tasvip etmeyeceğini de iyi bilmekteyim. İşte bu da işin üzücü yanı. Sırf Erdoğan'a karşı diye “iğrençlikler ve çirkeflikler” savunuluyor ise ve bunu yapan AB'yi AB yapan değerleri korumakla görevli parlamentonun başkanı ise bize ancak “yazıklar olsun” demek düşer. Üstelik CDU/CSU ve SPD Koalisyon Hükümeti adına Şansölye Merkel “yayın kaldırıldı” ve “hükümetimizin görüşü açıktır” derken SPD Başkan Yardımcısı Martin Schulz'un tavrı çok ama çok sırıtmakta. “Demekki SPD Türk oylarını istemiyor” artık dersek acaba SPD üyeleri Martin Schulz'u destekler mi çok merak etmekteyiz! Oysa AB ülkelerinde sorumluluk taşıyan bazılarının Recep Tayyip Erdoğan'a karşı olmak uğruna harcadıkları enerjinin en azından dörtte birini ülkelerinde yaşamakta olan Türkleri korumak için kullanmalarını insanlık adına beklerdik. “DAEŞ ile mücadele ediyorlar” yalanının arkasına saklanarak kolladıkları, propaganda çadırları kurdurttukları, Interpol arama emirlerine rağmen iade etmedikleri gibi ülkelerinde serbest gezmelerine izin verdikleri PKK'lı teröristler ve destekçileri AB sokaklarında Türklere saldırmaktalar. AP'de “terör örgütleri listesinden çıkaralım” diye yalakalık yaptıkları kanlı terör örgütü PKK'nın bu desteklerden cesaret alan militanları ve sempazitanları AB üllkelerinde Türk derneklerine ve camilerine saldırıp, yakıp yıkmaktalar. Üstelik artık sadece binalara yani mala değil cana da kastetmekteler. Son günlerde PKK saldırılarına hedef olan Türklerin sayısı arttı. Yani Türkler derken insanlardan söz etmekteyiz. AB'de bazıları bunu böyle görmekte zorlansa da! İşte size Almanya'dan sadece UETD'ye (Avrupa Türk Demokratlar Birliği) üye derneklerden son örnekler: 16 Eylül 2015 günü Hamm'da bir dernek molotof bombalarıyla yakılmak istendi. 19 Kasım 2015 tarihinde Köln'de bir camiye saldırdılar. 24 Ocak 2016 günü bu sefer hedefleri Leverkusen'de bir dernekti. 31 Ocak 2016 günü Essen'de bir dernek içinde insanlar varken saldırıya uğradı. 19 Şubat 2016 tarihinde Münih'te bir derneği yakmaya kalktılar ve bu arada duvarlarını PKK sloganları ile de doldurmaktan çekinmediler! 21 Mart 2016 tarihinde Dinslaken'de bir dernek PKK'lıların saldırdığı hedef oldu.
27 Mart 2016 Pazar Günü Aschaffenburg'ta barışçıl bir şekilde “terörü lanetleme” etkinliği yapmakta olan 1000 kadar Türk ve onlarla yürüyen Almana PKK'lı teröristler ve destekçileri taşlar ve ateşli silahlarla saldırdılar. Aschaffenburg polisi destek almak zorunda kaldı ve Allaha çok şükür can kaybı olmadı! Evet Martin Schulz ve diğerlerinden tek bir isteğimiz var: saldırıya uğrayan Türkleri korumaları ve saldırgan PKK'lıların cesaretlendirilmemesi! Her gün Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik olarak yapılan “iğrenç” hakaretleri de kimse bizlere “basın özgürlüğü” ya da “mizah” diye yutturmayı denemesin. Bu “iğrençlikler” AB ülkeleri liderlerine yönelik olsaydı Martin Schulz'un yaptığı gibi “bunlara gülüp geçin, bu demokrasinin gereğidir” gibisinden ukalalıkları yapmayacaklarından eminiz! Bu çirkin çifte standartın ve savundukları “iğrenç” mizahların aslında AB'de ırkçılığın sınırlarını nasıl zorladığını ve günün birinde bir “bumerang” gibi dönüp kendi başlarına bela olacağını bir an önce görmeleri tek umudumuz!