KKTC'de komplo teorileri yerine istikrar gerekiyor

Ozan CEYHUN 11 Nis 2016

Ozan CEYHUN
Tüm Yazıları
CTP ve UBP arasındaki koalisyon sona erdi. Çok anlamlı bir "ilk" idi. KKTC siyasi yaşamında "imkansız" diye tanımlanan bir hükümet modeli de bu sayede denenmiş oldu.

CTP ve UBP arasındaki koalisyon sona erdi. Çok anlamlı bir “ilk” idi. KKTC siyasi yaşamında “imkansız” diye tanımlanan bir hükümet modeli de bu sayede denenmiş oldu. Demokrasilere özgü bir gelişme sonucu koalisyonu oluşturan partiler temel konularda farklı düşündüğünden doğal olarak da işbirliğine son verildi. Şimdi KKTC’de yeni hükümeti oluşturma çabası içindeki parti başkanlarının görüşmelerini izlemekteyiz. Yeni hükümetin oluşturacak yeni koalisyonda artık belirginleşmiş durumda. Bu kısımı KKTC’nin iç politikası olduğundan şahsen yorum yapmak istemiyorum.

Ancak özellikle belirtmek istediğim konu üzücü bir durum.

Bazı çevreler KKTC kamuoyuna yönelik olarak yanlış bir algıyı yaymaya çabalamaktalar. Buna göre KKTC’de koalisyonu Türkiye’nin bozduğu ve şimdi de istediği hükümeti kurdurttuğu iddiası yayılmaya çalışılmakta. Hatta bozulan koalisyonun taraflarından biri olan bir partiye yakın gazetede öylesine “uçuk” yorumlar yapılmaktaki okuduğumuzda şaşırmaktayız. “Komplo teorilerini” çok seviyor olsa gerek bu tarz yorumları kaleme alanlar. 

KKTC’deki gelişmelerin ve Türkiye ile olan ilişkilerin “Hatay’ın ilhak süreci” ile benzeştiğini iddia edenler büyük bir yanılgı içindeler.

Keşke böyle “uçuk” tezlere enerji harcayacaklarına asıl önümüzdeki hafta Çarşamba günü AvrupaParlamentosu’nda oylanacak olan AP’nin bu yılki Türkiye Raporu’na yönelik çalışmalara ayırsalardı enerjilerini.

“Türkiye’nin KKTC’yi aynı Hatay’da olduğu gibi ilhak etmesi ihtimali” gibi bir saçmalıkla vakit harcamak yerine Güney Kıbrıslı milletvekillerinin özellikle Türkiye ve KKTC düşmanı çevrelerle bir koalisyon halinde Kıbrıslı Türkler aleyhine cümleleri rapora sokmaya çalışmalarına karşı direnselerdi.

“Türkiye’nin KKTC’yi Hatay’da olduğu gibi ilhak edeceği” saçmalığını dile getirenler “buna karşı bizi AB alsın” tarzı tezler sunarken AB’de Kıbrıslı Türkler için pek hayırlı gelişmeler olmamakta! Kıbrıs’ın güneyini ziyaret ederken “bayraklarını saklayarak” KKTC topraklarında KKTC Cumhurbaşkanı ile görüşen AP Başkanı Martin Schulz’lar ya da bir çok AP ya da AB temsilcisi kapalı kapıla ardında “Kıbrıslı Türkler aleyhine tüm desteklerini sunmaktalar Kıbrıslı Rumalara”.Brüksel’de AB ile muhatap olan ve “AB cephesindeki milletvekilleri ya da komisyon memurları” söz konusu olduğunda onların “ciğerlerini iyi bilenler” ve “kapalı kapılar ardında konuşulup da bir şekilde sızanları duyanlar” Kıbrıslı Türklerin çok dikkatli olması konusunda sürekli uyarmaktalar.

Sığınmacılar krizi vesilesi ile Türkiye ve AB arasında imzalanan anlaşma ve son gelişmeleri görüp “hala Hatay ilhakı” tarzı saçma sapan işlerle vakit kaybedenler bence vakit kaybediyor ve gereksiz yere KKTC kamuoyunda en azından kendi yandaşlarının kafasını yanlış bir şekilde karıştırıyorlar.

Bir koalisyon hükümetinin anlaşmazlık nedeniyle bozulması ardından yenisinim kurulması demokrasilerde en doğal olaylardan biridir. Ancak Kıbrıs adası gibi hassas bir coğrafyada hem de Rumlarla müzakereler sürerken bu yeni koalisyon daha kurulmadan “yeni koalisyon müzakereleri sabote edecek” tarzı iddiaları kamuoyuyla paylaşmak da en başta Rumların elini güçlendirir ve önümüzdeki Çarşamba günü de AP’de Türkiye, KKTC yani Türklere ve Kıbrıslı Türklere karşı yapacakları konuşmaları hazırlamakta olan Rum milletvekillerine malzeme olur. Kıbrıslı Türkler bu durumdan sadece zarar görürler.

Eğer amaç bu değilse o zaman Türkiye’ye karşı yanlış “komplo teorileri” üretmek yerine Türkiye ile birlikte ister hükümette isterse muhalefette Kıbrıslı Türklerin çıkarları için çalışmak daha akılcı olmaz mı?

KKTC’nin ihtiyacı olan acil ekonomik reformlar Türkiye için değil Kıbrıslı Türklerin geleceği için gerekli olduğu gerçeği ışığında mesele değerlendirilse aslında Türkiye’nin tek isteğinin KKTC’nin istikrarı olduğu da ortaya çıkar.

KKTC’de istikrar olduğu takdirde Kıbrıslı Türklerin müzakerelerde eli güçlenir. Bence hem Türkiye’de hem KKTC’de hepimizin odaklanması gereken tek hedefte “istikrar olmalı” ve onun için çaba vermeliyiz.