BU İŞTE BİR ''AHMAK''LIK VAR!

Murat BAŞARAN 08 Eyl 2016

Murat BAŞARAN
Tüm Yazıları
Türkçe Olimpiyatlarında şarkı söyleyen yabancı çocuklar karşısında hissiyatını şakır şakır gözyaşlarıyla sergileyen Bülent Arınç, şarkıdan mı hüzünlenmişti yoksa hizmet aşkı mı depreşmişti bilmiyoruz

Türkçe Olimpiyatlarında şarkı söyleyen yabancı çocuklar karşısında hissiyatını şakır şakır gözyaşlarıyla sergileyen Bülent Arınç, şarkıdan mı hüzünlenmişti yoksa hizmet aşkı mı depreşmişti bilmiyoruz ama sorumlu olduğu TRT’den Hakan Şükür’ün program başına 20 bin TL almasını “sponsorlar veriyor” şeklinde açıklamaya çalışmıştı. O sıra milletvekili olan ve meclis çalışmalarına katılmayan Hakan Şükür’ün yorumlarını hatırlayan var mı? Şu an bir televizyonun spor yöneticisi olsanız, Hakan Şükür’e spor yorumculuğu için haftada kaç para verirsiniz?

Bülent Arınç’ın “ahmakmışım” açıklamasından daha hazin olanı, milletin ahmak yerine konmasıdır. Program başı, yani haftada bir gün iki saatini ayırıp, sekiz-on cümle gevelemek ve karşılığında 20 bin liracık almak… Yani ayda toplam 8 saat vakit ayırıp 80 bin lira almak. Ah TRT… Hücrelerine kadar işgal edildiğini herkesin bildiği TRT…

Arınç’ın açıklamasından sonra bunu mesele etmeyen her Ak Partili ahmak yerine konan millet adına bir düşünmelidir. Biz millet olarak “ne ahmakmışız meğer” deyip meselenin kapanmasını istemiyoruz.

Darbe gecesi yurtdışında olanlar, sokağa çıkanlar, çıkmayanlar meselesi kadar kimin ne yaptığı da artık düşünülmeye, konuşulmaya başlandı. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Melih Gökçek, Süleyman Soylu, Metin Külünk hemen akla geliyor. Mecliste olanları da hatırlıyoruz. Bekir Bozdağ’ın tarihe geçecek haykırışı… Mesela Erol Olçok köprüye koşup gitti oğluyla şehit oldu. Bakan veya milletvekili değil ama o çizgide adı listeye girer bir Ak Partili olarak. Ortalık sakinleşince herkes meydana çıktı. Akıllı kim? Ahmak kim? Karıştı iş. Hayati Yazıcı’nın Ak Parti’de Fetö’cü barınamaz şeklinde tevil ettiği kendi sözleri içimizi yeteri kadar ferahlatmıyor.

Abant Toplantıları’na katılan ve katılmak için yanıp tutuşanları bir hatırlayalım. Yok, isim isim saymayacağım. Maddi ve manevi hazların detaylarına girmek istemiyorum. Fakat “haz”lananların aramızda aydın, bilim adamı, estek, köstek dolaşması, ekranlara çıkıp ahkam kesmesi “çelişki”nin ifade ettiği manayla gururlandığı örneklerdir. Lügate bakıp “ahmak”ın ifade ettiği manayı tekrar okuyalım. İşe yararsa…

Yahu “Dinlerarası Diyalog” bayraktarlığı yapan bakanımız bile olmuştu. Mehmet Aydın’a saygılar sunuyorum. Bir de Papa’nın önünde eğilirken ve “Pek Muhterem Papa Cenapları” hürmetiyle başlayan mektubu yayınlandığında jetonu düşmeyen şakirtlerin (üstelik sağ koluymuş, bilmem ne imamıymış, en yakınıymış) televizyona çıkıp utanıp sıkılmadan “deşifre”ci olmaları… Bundan bir pay çıkarmaları… Kadir Mısıroğlu, Bediüzzaman’ın talebelerinden Hüsrev Altınbaşak ile aynı hapishanede bulunurken, Hüsrev Altınbaşak’ın Fetullah için “hain” dediğini anlatıyor. Tarih 1971…

23 Mayıs 1998’de Yeni Şafak’ta rahmetli Aytunç Altındal “Papa’nın Gizli Kardinalleri” yazısında adresi net olarak gösteriyordu. Kadir Mısıroğlu da 1995’te ekranlarda Fetullah aleyhinde bas bas bağırıyordu. Altınbaşak, Altındal ve Mısıroğlu kesin olarak “ahmak” değiller.

Kırk beş sene önce Nur Cemaatinin en önemli ismi “hain” diyor… On sekiz sene önce Vatikan’ı en iyi bilen isim “Gizli Kardinal” diyor… Murat Bardakçı da geçenlerde yaptığı bir tespitle hadisenin özetini çıkarıyor: “Bu iş bir Türk organizasyonu olamaz! Çünkü biz kırk sene sabredecek bir millet değiliz!” Şimdi bütün suçu bedavadan milletvekili olan ve cebine ayrıca ayda 80 bin lira konan Hakan Şükür’e yükleyip rahatlamak mümkün. Kafa toplarına çıkıp beynini heder eden, ruhunu da Fetö’ye pazarlayıp rezil kepaze olan bu adama ancak acınır. Bu işte bir “ahmaklık” var ama ben çözemedim.