Daha dün (22 Eylül) sınır içi ve dışında 14 PKK'lı terörist öldürüldü.

Bir gün önce (21 Eylül) güvenlik güçlerimiz Mardin Nusaybin’de PKK’ya ait 3 silah deposunu deşifre etti. İçinden çıkanlar korkunçtu: 2 Bikisi Makinalı Tüfek, 1 Keskin nişancı tüfeği Kannas,1 M-16, 7 kaleş, 1 TB-6 Tamburalı Bombaatar, 5 RPG-7 roketatar,7 Tabanca, 45 El Bombası, 36 adet 2.000 m menzilli 6. Nesil Alfa Fire ateşleme anahtarı, 17 kilo profesyonel patlayıcı, roketatar harp başlıkları ile tuzaklanmış EYP’ler, 4 termal kamera, silah üstü termal, gece ve gündüz görüş gözlükleri-dürbünleri, Yaesu araç telsizleri, jeneratör ve artık burada sayılamayacak kadar çok muhtelif mühimmat, teçhizat ve malzeme!

EYP ve GYP’leri uzaktan patlatmak için kullandıkları Alfa Fire ateşleme anahtarları profesyoneldi, fabrikasyondu.

30 Aralık 2018’de İç İşleri Bakanı Sn. Süleyman Soylu yaptığı açıklamada: “Yurt içinde yaklaşık 700 terörist kaldı” dedi.

Aynı Süleyman Soylu bu kez 22 Ağustos 2019’da yani 8 ay sonra bir açıklama daha yaptı ve bu sefer “Bu yılın ilk 8 aylık döneminde 635 PKK'lı teröristi etkisiz hale getirdik” dedi.

Yani bu açıklamalara göre Türkiye’de en fazla 65 terörist kalması gerek. Ve siz emin olun bu rakamlara; ‘örgüt içi infazlar’, ‘doğal yollardan ölenler’, ‘operasyonlarda öldürülüp tespit edilemeyenler’, ‘yaralanıp sonradan ölenler’, ‘örgütten kaçıp ortadan kaybolanlar’, ‘gelip teslim olanlar’ veya ‘geriye dönenler’ dahil değil.

Bu koşullarda Sayın Soylu’nun 30 Aralık’ta 700 kaldı dediği teröristlerin çoktan bitmesi gerekiyordu.

Ama öyle olmadı.

Sn. Soylu bu kez 27 Ağustos 2019’da yani 635 terörist etkisizleştirdik dediği günden 5 gün sonra bir açıklama daha yaptı ve dedi ki; “Türkiye sınırları içindeki terörist sayısı 600’ün altına düştü.”

Nasıl yani?

Nereden geldi, yoksa zombi mi bunlar?

Öldür öldür bitmiyorlar.

Demem şu ki?

TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?
Teröristler Zombi de değiller, gökten zembille de düşmüyorlar.

SURİYE’YE BAKMANIZ YETER.

Silahların yakalandığı Nusaybin’den yüzünüzü güneye dönüp bakarsanız, nedenini oracıkta, KAMIŞLI’da duran YPG/SDG’de görebilirsiniz.

***

Büyük bir fedakârlık, cesaret ve kahramanlıkla güvenlik güçlerimizin Türkiye içinde ve Irak’ın dağlık kesiminde neler başardığını görüyoruz. On binlerce asker, polis, jandarma ve korucumuz gece gündüz yaz kış demeden terörist kovalıyor, etkisizleştiriyor, alınan son derece başarılı sonuçlar açıklanıyor.

Yılbaşından beri Irak’ın dağlık kesiminde de, Kandil’de de Asos’da da en az Türkiye’deki kadar etkili sonuçlar, etkisizleştirmeler var.

Ama bitmiyor!

Sorun ve tehdit bitmemekle kalmayıp, daha da kronikleşip, kökleşiyor.

Asıl mesele şudur.

Siz ne kadar etkisizleştirirseniz etkisizleştirin, istediği seviyede olmasa bile YPG/PKK kaybettiği teröristi Türkiye’de yerine koymaya ve kaldığı yerden devam etmeye çalışıyor.

Ve bu durum yıllardan beri böyle.

Nereden geliyor bu yoğurdun bolluğu?

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki; temelde Fırat’ın doğusundan, Mahmur ve Sincar’dan.

Tabii sadece bununla ve buralarla da sınırlı kalmıyor.

Türkiye içinde etkisini, hareket kabiliyetini yitiren ve istediği gibi dağ kadrolaşması ve bütünlemesi yapamayan YPG/PKK bu sefer başta aygıtlarını devreye koyuyor.

Türev Örgütler!

Hatta türevin türevi örgütler.

Ve milis ve sempatizanlar.

Hatta yeraltı!

YPG/PKK yasadışı silahlı sol terör örgütleriyle yaptığı iş birliğiyle doğan HBDH ve onun türevi HBİM ve kendi türev örgütleri YPS/YDGH, TAK, sözde Ölümsüzler Taburu-sözde Asayiş ve devreye koyduğu milis-sempatizan ve yeraltı üzerinden de etki üretmeye çalışıyor.

Terör siyaset ve stratejisinin sıklet merkezini konjonktürel gerekçelerle Suriye ve Irak’a kaydırmış olmakla birlikte, varlık-etki-moral-hedef ve siyaset ürettiği Türkiye’de bütün var gücüyle eylem yapmaya, bölgede EYP-GYP patlatmaya, batıda da ormanlarımızı yakmaya, fabrikalarımızı kundaklamaya, ekoloji ve ekonomi üzerinden ülkemizi vurmaya çalışıyor.

Bir yandan da siyasi türevleri üzerinden Türkiye’deki ana siyasi eksenleri maniple edip, toplumsal ana eksenleri birbirine düşmanlaştırırken, bir yandan da yeni sözde çözüm/barış süreci zehrini Türkiye’ye içirmeye çalışıyor.

Şunu da duyuyorsunuzdur?

Dost ve müttefiklerimizin katkı ve himayesinde Suriye’nin kuzeyinde, Irak’ın batısında YPG/PKK’nın drone faaliyetlerini!

Amarco’ya düzenlenen drone saldırılarını, geçen sene 10 Kasım başta YPG/PKK’nın Türkiye’ye yönelik drone saldırı denemelerini çok iyi anlamlandıralım derim.

Türkiye Fırat’ın doğusuna artık çok daha iyi, çok daha kararlı bakmak zorundadır.

Çünkü artık çözüm oradadır.

Yoksa Türkiye’nin içindeki çözüm çaresizdir.

Ekonomik türbülanslardan, yaptırımlar, karşı karşıya kalmalardan korkanlar, korkutulanlara ise MİLLİ MÜCADELEDEN İLHAM ve CESARET ALIN derim.

Geldiğimiz nokta, artık bir Milli Mücadele kıvamındadır.

Tarih yeniden kırılmaktadır.

Durum bence artık bu noktadadır.