Igor TUDOR'un görevine son verildikten sonraki Galatasaray Teknik Direktörü belirleme süreci çok iyi kurgulanmış bir tiyatro oyunu gibi sahnelendi ve finalinde "yine Fatih Hoca, yeni Fatih Hoca, yeniden Fatih Hoca" sahnede son sözü söyledi.
Igor TUDOR’un görevine son verildikten sonraki Galatasaray Teknik Direktörü belirleme süreci çok iyi kurgulanmış bir tiyatro oyunu gibi sahnelendi ve finalinde “yine Fatih Hoca, yeni Fatih Hoca, yeniden Fatih Hoca” sahnede son sözü söyledi.
Fatih TERİM Perşembe gece yarısına doğru attığı bir tweetle camianın yüreğine su serpti ve Galatasaray’da Dördüncü Fatih TERİM Dönemi başladı.
Dursun ÖZBEK Başkanın, Roma İmparatorluğu zamanında Marcus Licinnius CRASSUS’un General Julius CAESAR (Jül SEZAR)’ı Roma Cumhuriyetine Konsül olması için davet etmesini andırır biçimde Fatih Hoca’nın peşinde olduğu bilinen bir şeydi. (Gerçi daha sonra Sezar, Roma’da Cumhuriyeti feshedip İmparatorluğunu açıklamıştı ama neyse bunun konumuzla ilgisi yok.)
1996-2000 yılları arasındaki ihtişamlı dönemiyle Türk Futbol Tarihi’ne adını yazdıran Fatih Hoca, her ne kadar bir daha o seviyede bir başarıya ulaşamasa da Sarı Kırmızılı camiada her zaman ağırlığı olan bir teknik direktör. Türkiye Futbol Direktörlüğü unvanını aldıktan sonra yaşanan nahoş olaylarla (uçakta gazeteci dövülmesine veremediği tepki, Alaçatı’daki Kebapçı Kavgası vb.) çizilen karizmasını onarmak ve balık hafızalı kamuoyunda olumsuza dönüşen algıyı tekrar yükseltmek için beklediği fırsat altın tepsi içinde sunuldu Emparatorê’ye.
Fatih Hoca ile Galatasaray’ın bütünleşmesi, mevcut şampiyonluk denklemindeki bütün elementlerin özgül ağırlığını değiştirdi. Igor TUDOR’la serbest düşüş moduna giren takım Fatih TERİM’in tecrübesi ve iddiası ile “titreyip kendine dönecek” ve yarışa daha sıkı tutunacaktır. Fatih Hoca’nın dönüşü hiç şüphesiz Şenol GÜNEŞ-Abdullah AVCI-Aykut KOCAMAN üçgeninde de ufak bir tedirginlik oluşturdu. Bunun yansımalarını devre arası kamplarında ve ara transferde yapılan yatırımlarda görmek mümkün olacaktır.
İddaa organizasyonu çok yakın zamanda uzun vadeli bahislerde verdiği şampiyonluk bahis oranlarını yenileyerek Fatih Hoca’nın devreye girmesini hesaba katmaya başlayacaktır. Bu sebepten küçük ve “francophone” bir azınlık dışında camianın sevinçten ağzı kulaklarında.
Türk Futbolunu Fatih TERİM kadar yakından tanıyan ve sistemin “bug”larını en ince ayrıntısına kadar bilen pek az teknik direktör var piyasada. Rakiplerinin ve hakemlik camiasının sinir uçlarını çok iyi bildiği için öncelikle gündemi değiştirip ortalığı kızıştıracak bir iki beyanatla “merhaba” demesi yakındır. “Akabinde ve detayında”, takımdaki Türk futbolcuların “gaz” ayarlarını düzenleyecek ve en iyi yaptığı motivasyon yüklemelerine ağırlık verecektir. Yabancı futbolculardan Brezilyalılardan (Maicon, Fernando, Mariano) ve Afrikalılardan (N’Diaye ve Gomis) yana bir problem olmaz ama bilenler bilir; Hoca Magriplilerden (Belhanda ve Feghouli) pek hazzetmez muhtemelen en çok onlarla uğraşmak zorunda kalacaktır. Nando (Muslera), Fatih Hocanın en güvendiği oyuncusu olacaktır ve tekrar çıkışa geçecektir.
Ne Dursun ÖZBEK’in ne de Fatih TERİM’in ikinci bir şansı olmayacağı için başarı “kaçınılmaz” olarak hedefte. Bu zorunluluğun doğuracağı baskı ve stresi doğru yönetebilirlerse konjonktür Galatasaray lehine. Ostersund’a elendikleri için sadece yerel rekabete konsantre olacaklar. Lig fikstürü ilk sekiz hafta dikensiz gül bahçesi adeta, Trabzon, Başakşehir ve Beşiktaş’la ikinci yarı maçları Seyrantepe’de oynanacak. Tüm bu olumlu faktörleri negatife çevirebilecek yegâne olgu; Fatih Hoca’nın narsizm sınırlarındaki özgüveni. İlerleyen haftalarda elde edilen muhtemel başarılardan sonra Fatih Hoca kendisini Apollon’la Zeus’un katına konumlarsa Yönetim bunu nasıl ve nereye kadar taşır? Bunu bilmek mümkün değil ama yaşanmış tecrübeler olabilitesini (!) ihtimal dâhilinde tutmamızı öngörüyor.
Merhum Süleyman DEMİREL’in Başbakanlıktan altı kere gidip yedinci kere Cumhurbaşkanı olarak geri gelmesinden yola çıkarak; Fatih TERİM’in yakın gelecekteki bir sonraki durağının Galatasaray Başkanlığı olduğunu da aklımızın bir kenarında bulundurmakta fayda var. O hedef için de bu “challange” ı alnının akıyla başarması gerekiyor.
İyi bir hafta sonu diliyorum.