"Dertleri zevk edindim bende neşe ne arar!"
İyice “ağlak” olduk. Düşünüyorum da böylesine karmaşık yarınımızın ne olacağını bilemediğimiz bir yaşam sarmalında en kolay iş dertlenmek! Biraz abartılı olacak ama “ağlak” olmamak hiç mümkün değil.
“Dertleri zevk edindim bende neşe ne arar!”
Derdimiz bitmiyor, bitmeyecek. Bizler mi hata yapıyoruz yoksa bizleri bilgilendirenlerin söylediklerini pek umursamayıp kafamıza göre mi takılıyoruz bilemiyoruz ama bir şeylerde yanlış yaptığımız apacık ortada. Başımızda birçok dert varken geri dönen eskimeyen kovid derdimizin telaşına düştük yine.
Bu durumumuzu anlatmak için bilgisayar başına geçtiğimde yazdıklarıma baktığımda “kopyala yapıştır” gibi hep aynı şeyler etrafında dön dolaş haldeyiz ve hep başladığımız yere geri dönüyoruz. Tam kurtulacağız, iyiye gidiyoruz derken, bir kez daha, arsız ve davetsiz misafirin zorunlu ziyaretiyle başbaşa kalmakta olduğumuzu görüyoruz yine.
Bir şeyleri yanlış yapıyoruz, ama asıl göz ardı ettiğimiz bu yanlış yaptıklarımızın alışkanlık haline gelmesi veya getirilmesidir. Üç yılı aşkın süredir yaşamımızı alt üst eden kovid belası yine gündemimizin birinci sırasına yerleşiverdi. Ama bu kez daha yoğun şekilde kendisini hissettirecek gibi.
Oldukça uzun bir süredir kendini unutturan Kovid-19 ve arsız varyantlarından Omicron, türeme uzantılarıyla yeniden yaşamımızda. Varlığını ve yaptıklarını unutmuştuk. Ama “ben geliyorum” demeden ansızın geldi ve bu kez hızla yayılan bir gidişat sergiliyor.
Birkaç haftadır başımızı ne tarafa döndürürsek döndürelim kulağımıza gelen tek şey “ben de kovid oldum“ söylentileriyle karşılaşmak. Omicron artık yeniden günlük yaşantımızın vazgeçilmezi oluverdi.. Son haftalarda Sağlık Bakanımızın da gündemınin başına yerleştirdiği söylemlerinden ilkiydi vaka sayılarının giderek artıyor olması. Başlangıçta haftalık sayılarla ifade edilirken şimdi günlük sayılara doğru ilerler durumda.
Şu sıralar varlığını hissettirecek rakamlara ulaştığı gerçeği ortada. Bir başka gerçek daha orta da ki, o da; bu gelişmenin yeterince ciddiye alınmadığıdır. Uzman görüşleri artık mutlaka yapılması gerekenleri açık ve net bir şekilde ortaya koyuyor. Sadece ülkemizde değil birçok Avrupa ve dünya ülkesi, toplu ve kalabalık ortamlarda maske takma zorunluluğunun yanı sıra, sosyal mesafe ve hijyen uygulamalarının mutlaka uygulanması gereken önlemleri olarak gündemlerinin ilk sırasına yerleştirdiler çoktan. Bizde de, başta Sağlık Bakanlığımız ve ilgili uzmanlarımız da özellikle maske takma konusunu daha önemsememizi ısrarla vurguluyorlar.
Sağlık Bakanlığınca açıklanan son kovid vakalarının, sayısal olarak yukarıya doğru artan bir ivmede olduğunu gösteriyor. Günlük yaşamımızda, “Ben de kovid oldum” sözünü artık sıkça duyar olduk. Kendi çevreme baktığımda oransal olarak yarı yarıya bir istatistiki durumda olduğumu söyleyebilirim. Buna karşın, sosyal mesafeye uyum ve maska takma uygulanmasında varolan bu gelişme karşısında ne kadar etkilendiğimiz konusunda bir farklılık göremiyoruz. Sokakta, kalabalık ortamlarda ve özellikle toplu taşımalarda maske takma oranının çok aşağılarda olduğunu söylersem abartmamış olurum. Toplu taşımalarda, AVM, Market ve kafe gibi kalabalık ortamlarda da durum pek farklı değil.
Yaklaşık üç yılı geride bıraktığımız pandemi dönemi, öncelikli olarak sağlıklı yaşayabilme standardımızı koruyabilme uğraşımızla geçti. Öncelikli tercihimiz, pandemi döneminin yoğun etkisindeki geçim şartlarının yarattığı tüm olumsuzlukların gölgesinde sağlıklı bir yaşam biçimini sürdürebilmekti.
Pandemi döneminde ne kadar yıprandığımız gerçeğini kabullenebilmek ve tahribatlarından kurtulabilmek ilk önceliğimizdi. Güncelimizde son aylarda gitti gidecek, görüntüleriyle ve raporlara yansıyan gidişatı ile yaşamımıza yeni bir şekil hazırlamaya çalışıyorken bir anda yeni gelişmelerle yeni bir hayal kırıklığına gömülüyoruz dersek yeridir.
Yazıyı okuduğunuzda, benzeri cümleleri birçok kez kullandığım gözünüzden kaçmayacaktır. Bugünkü yazımda son haftalarda yazdığım gibi kovidin raporlarına yansıyan rakamlarını tekrar yazmak istemiyorum. Sadece vaka sayılarının giderek hızla arttığını ve durumun giderek daha da ciddiye gittiğini yazmakla yetineceğim.
Son haftalarda, haftalık olarak kayda geçirilen rakamlar artık, günlük sayılarla ifade edilmeye başlandı. Bu durumda insan, toplu alanlarda, toplu taşımalarda, Maske, Sosyal mesafe ve evlere dönüldüğünde hijyen, temizlik gibi zorunlu bazı kısıtlamalara dönmenin zamanı geldi diye düşünmeden edemiyor.