Kültür ve Turizm bakanımızın da geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamalarla da anlaşılıyor ki, artık turizmde hareketlenme başlayacak.
Kültür ve Turizm bakanımızın da geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamalarla da anlaşılıyor ki, artık turizmde hareketlenme başlayacak. Korona virüs sonrası “Yeni Normal" ile birlikte değişecek seyahat alışkanlıkları için yapılan anketlerden birini okudum. 10 soruluk bu anket 694 kişinin katılımı ile gerçekleşmiş. Bana göre yapılan bu anket sonuçları hem seyahat severler hem de sektör çalışanları için içimizi rahatlatan ve faydalı verilerle dolu.
Bu ankette seyahat kısıtlamaları, seyahat etme koşulları, gelecek seyahatlerden beklentiler, tercih edilecek destinasyonlar gibi konularda verilen cevaplar Turizm ve Seyahat sektöründeki değişime de ışık tutuyor. Anket sonuçları, olumsuz koşullara rağmen, seyahatlerin geleceğiyle ilgili çok da umutsuz olmadığımızı gösteriyor. Bu durum benim gibi gezmeyi sevenleri çok heveslendiriyor. Anketten dikkat çeken sonuçlardan bazılarını kısaca şöyle size aktarmak istiyorum. İlk olarak dikkati çeken sonuçlardan biri, 1-3 ay içinde Türkiye’de Korona virüs ile ilgili tedbirlerin azalarak, 3-6 ay içinde ilk seyahatlerimizi gerçekleştirebileceğimizi yansıtıyor. Korona virüsü salgını sonrası en büyük darbeyi alan sektörlerin başında gelen turizm sektörünün gidişatıyla ilgili Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy yaptığı açıklamada, "bu ayın sonunda iç turizmde ufak hareketlenmelerin başlayacağını açıkladı. Ama yine de, bu yıl beklentiyi yüksek tutmamak lazım." Yapılan bu açıklama bile umut dolu. Bu yıl için otellerin yüzde 50-60’ını açabilirsek dahi ülkemiz turizm geliri için büyük katkı sağlayacaktır. Buna rağmen yapılan ankete katılanlara yöneltilen “İlk seyahatinizin ne zaman olabileceğini düşünüyorsunuz? sorusuna katılımcıların %46’sı 3-6 ay sonra, %30’u 2021 yılından önce olmaz, %24’ü de 1-3 ay sonra şeklinde cevap verdi. Yani neredeyse ankete katılanların yüzde ellisi, evde sıkılmış bir an evvel gezmeye gitmek istiyor. “İlk seyahatiniz ne amaçla olabilir?” sorusuna katılımcıların %77’si tatil, keyif amaçlı cevabını verirken %23’lük kesim ise iş amaçlı olarak yanıtladı. Yanlız bu yüzde 23 lük kesimi görmezden gelmeyin. Bu alanda son yılın bütçesi 44 milyar dolar olmuş dünyada. Ben ilk seyahatimi kendi arabamla gidebileceğim bir yere yapmayı çok arzu ediyorum. Belki İzmir civarından Yunanistan tarafına oradan da Avrupa'nın içine doğru girmek güzel olabilir. Eğer bu Virüs olmasaydı bu hafta size Alaska'yı yazıyor olacaktım. Benim görüşüm böyle ama, ankete katılanların %80’ini ilk seyahatlerinde Yurt İçi Destinasyonları tercih edeceğini belirtirken ilk seyahatlerini otomobilleri ile yapacaklarını belirttiler. Katılımcıların %80’i ilk yurt içi seyahatlerini otomobil ile, yüzde 17’si uçak ile, %3’ü ise otobüs/tren ile gerçekleştirmeyi düşünüyor. Biliyorsunuz bir de yaşlılarımızın bir aylık memleket izinleri de var. Ulaşımda da sağlık belgesiyle yolculuk edilebilecek. İş otel sorusuna gelince de benim aklıma hemen, bugune kadar yattığım otelleri düşündüm. Kral dairelerinde de kaldım, toprak üzerinde uyku tulumuyla da geceyi geçirdim. Aklıma bir sürü hayvan geldi ama bu Korona virüsü hiç gelmemişti. Bundan sonrası için doğrusu korkum büyük. Acaba benden önce kim kaldı? Dezenfekte edildi mi? hep korkum olacak. Ben de kendimce önlemler alacağım. Bakalım Anketçiler bu konuda ne düşünmüşler nasıl cevap vermişler. Otel konaklama tercihleri ile ilgili olarak hijyen, temizlik güvencesinin belirleyici olacağını düşünen katılımcı oranı %91 iken bunu sırasıyla konfor, otel yıldız sayısı ve servis kalitesi takip ediyor. Seyahatlerinizde hangi tarz otellerde konaklamayı tercih edersiniz? sorusuna gelen yanıtlar ise butik otellerin daha çok tercih edileceğini gösteriyor. Katılımcıların %51’i butik otellerde konaklamayı seçerken, %25’i 5 Yıldızlı otelleri, yüzde 24’ü de karavan, çadır ya da Doğa otellerini tercih ediyor. Yapılan çalışmada ilk yurt dışı seyahatlerde kısa mesafeli uçuşlar tercih edilecek. Katılımcılarımızın %77’si ilk yurt dışı seyahatini Avrupa’ya yapmayı planlıyor. Umarım Avrupa'dan da bizim ülkemize gelmek için de gün sayan turistler vardır. Seyahat ve turizm endüstrisi çok dayanıklı olması ve oldukça hızlı bir şekilde toparlanmasına neden olacaktır. Bu çalışmadan da anladığımız gibi, bir miktar gezme isteği bastırılmış turist olsa da, yeni yerler görmek için talep olacağını ve insanların seyahat etmeye hazır olduğunu görüyoruz. Seyahatin başlangıçta eve daha yakın olacağına ve insanların daha fazla karayolu turizmi yapacağına dair bazı işaretler var. Ama bir uçağa atlamak ve denizaşırı ülkelere gitmek için daha istekli olan kişi sayısı da az değil.
İster dünyayı görmek isteyenler, ister ailelerini görecekler, atletler gibi çizgide hakem tarafından patlatılacak tabancayı bekliyor. Her konuda serbest olunduğunda büyük bir hareket olması bekleniyor. Ama şu bir gerçek ki, hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Ne uçuşlarda ne de konaklamalarda ya da bizim meşhur turistik Türk hamamında saunalarda şezlonglarda eski rahatlık olmayacak. Ama çok sorun yaşayan turizm endüstrisi de bayram sonrası nefes almaya başlayacak diye umuyor dualar ediyoruz.
Moskova
Herhangi bir mevsimde, günün herhangi bir saatinde Moskova, sanatı, tarihi ve ihtişamıyla ziyaretçilerine heyecan veren bir şehir. Bu güzel tarihi şehri, izole yaşadığımız şu günlerde video olarak evinizde oturduğunuz yerden muhteşem bir kaliteyle izlemek isterseniz bu web adresini https://www.youtube.com/watch?v=UiCZdMbhkpI ya da https://www.youtube.com/watch?v=pnN2BNrSrXY linkini tıklayabilirsiniz. Ama ben size benim çektiğim resimlerle de kısaca Moskova’yı anlatmak istiyorum.
Kremlin ve Kızıl Meydan
Tartışmasız dünya gezginlerinin en merak ettikleri ve ilk gezdikleri şehirlerin başında Moskova mutlaka vardır. Kremlin ve Kızıl Meydan’ın olduğu bölge, tarihsel olarak, coğrafi ve ruhsal olarak hala Moskova’nın kalbindedir. Eski kalenin duvarlarında dolaşırken bu önemin ağırlığını hissedeceksiniz.
Bu meydanda dolaşırken çok renkli bir yapı karşınıza çıkacak. Aziz Basil Katedrali.
Aziz Basil Katedrali’nin akıl almaz ihtişamına hayran kalacaksınız. Ben katetralde bir düğüne davet edldim. Çok ihtişamlıydı. Bu nedenle bu mekan duyularınızı doyurur, ruhunuzu yatıştırır ve zihninizi yumuşatır. Aşık da olabilirsiniz. İşte hepsi burada Kremlin ve Kızıl Meydan’da başlar.
Bu tarihi şehirdeki birçok müze size filmlerde gördüğünüz ya da belgesellerde izlediğiniz gerçekleri bir kez daha hatırlatacak ve etkileyecek. Işıltılı Moskova gecelerinde, Bolşoy Tiyatrosu’nda sahneye sıçrayan bir balerin yerçekimine meydan okumasını izlemekten daha heyecan verici ne olabilir? Ya da Çaykovski’nin 1812 Uvertürünün gücünü, bir asırdan daha önce yapılan prömiyerden sadece birkaç blok ötedesiniz. Ya da sirk sanatçıları büyük çadırın altında süzülürken ağzınız açık seyredebilirsiniz. Moskova’daki klasik sahne sanatları hala dünyanın en iyileri arasındadır. Günümüzde, en geleneksel tiyatrolar bile yenilikçi düzenlemelerle denemeler yapıyor, kayıp favorileri canlandırıyor ve dünya prömiyerlerini yapmak için sizi bekliyor. İster klasikleri takdir edin ister çağdaşı tercih edin, başkentin sahne sanatları sizi çok etkileyecektir. Ben sizin için Bolşoy Balesinden bir örneğin linkini vereyim. Bu video da 4 K kalitesinde çekilmiş. Evgenia Obraztsova Solosu. https://www.youtube.com/watch?v=4wYuc5z2m_Q
Japonya
Size çok sevdiğim bir ülkeden de söz etmek isterim. Japon Devleti Turizm Bakanlığı, şu anda evde kalan gezemeyen tüm Japonya’ya gelmek isteyen turistler için Korona salgınından sonraki hayatı planlarlarken, Japon kültürü, hayatı ve seyahatiyle ilgili bir dizi yeni içerik hazırlamış. Ama bunu sanal ortamda sunuyor. Japonyaya gelmek isteyenler için şöyle bir not yazmışlar. “Seyahat arşivimizdeki Sanal koleksiyonun kendi evinizden Japonya’yı keşfetmenize yardımcı olacağını umuyoruz.” bu nedenle bir web adresi vermişler. Sizinle paylaştığımız bu adreste bir çok tanıtıcı video var. Belki sever ve hayat normale döndüğünde gitmek istersiniz. İşte size bu güzel ülkenin tanıtımlarının olduğu web adresi https://www.youtube.com/japanguide/ Ayrıca ben de size Japonya seyahatimden bir kaç not ve çektiğim resimleri sunuyorum. Bakalım beğenecek misiniz?
Japon Kültürü o kadar çok zengin ve farklı ki. Ama bana bu güzel hanımların geleneksel kıyafetleri ile verdikleri poz çok hoştu.
Torii kapıları Fushimi İnari Tapınağı’nda bulunuyor.
Japonya’nın eski başkenti Kyoto , uzun bir geçmişi olan ve modern Japon kültürünün çoğunun oluştuğu ve geliştiği bir şehir. Ülkenin eski başkenti olarak geçmişi çok onurlu. Bu nedenle kentteki tarihi eserleri ortaya çıkarmak için çok güzel gezi rotaları var. Geleneksel binalar modern binalar ile omuz omuza duruyor ve şehir Japonya’daki en yüksek kültürel cazibe merkezlerinden birine sahip. Bunlardan biri de bu resmini gördüğünüz tapınak. Torii kapıları Fushimi İnari Tapınağı’nda bulunuyor.Yüz tane kapıdan dua ederek geçiyorsunuz Çok heyecan verici.
Anlatacak o kadar çok konu var ki. Size verdiğim Adres bunların hepsini size hem Fotoğraf hem video hem de bilgi olarak sunuluyor. Dediğim gibi artık gezilerimiz bir müddet sanal olacak. Size bir kaç faydalı bilgi vermek istiyorum. Mesela, geceyi bir ryokan’da (geleneksel Japon hanı) geçirin, futonlar ve tatami paspaslar üzerinde uyuyun ve iyi yıpranmış ahşap salonlardan hamamda banyo yapın (veya bir adım daha ileri gidin ve eski bir çiftlik evinde uyuyun).
Rahiplerle meditasyon yapın veya acı matcha’yı (toz yeşil çay) bir köpük haline nasıl çırpacağınızı öğrenin . Kyoto geyşa dansının ihtişamından, Zen kaya bahçesinin güzelliğine kadar, Japonya en yorgun gezginleri bile büyüleme gücüne sahip.
Japonya’da dolaşmak inanılmaz derecede kolay. İnsanları temiz, araçları tertemiz toplu taşıma araçlarından başka bir şey kullanmadan neredeyse tüm ülkeyi gezebilirsiniz. Shinkansen denilen mermi tren ağı Hokkaido’dan Kyushu’ya yani ülkenin kuzeyinden güney ucuna Japonya’nın başlıca adalarına kadar tüm yollarda çalışır ve uygun fiyatlı demiryolunu kullanabilirsiniz. Üstelik, dünyanın tam vaktinde gelen trenleri Japonya’da yer alır. Büyük şehirlerin İngilizce tabelaları olan metro ağları da var. Merak etmeyin şekillerle yazılan japon tabelalarının yanında, bu günlerde her yerde daha fazla İngilizce tabela görüyor ve anonslar duyuyoruz.
İçme Suyu yabancı ülkelerde en çok para verirken üzüldüğünüz nokta oluyor. Çünkü 1 Euro dahi olsa 7.5 Türklirasına suyu bir yudumda içebiliyorsunuz. Roma’da olduğu gibi Japonya’nın her yerinde musluktan su içebilirsiniz. Oteller, büyük mağazalar, küçük marketler, süper marketler ve lüks restoranlardan içme suyu temin edebilirsiniz.
Yanınızda mutlaka Prizler için adaptör götürün. Tüm Japonya’da, evlerde kullanılan elektrik akımı 100 volttur. Ancak iki farklı devre kullanılır: doğu Japonya’da 50 hertz, batı Japonya’da ise 60 hertz. Tokyo ve diğer büyük şehirlerdeki otellerde 110 ve 220 voltluk olmak üzere iki priz mevcuttur. Ancak, bu prizlerin sadece iki yassı girişi bulunur. Büyük otellerde saç kurutma makinesi ve diğer elektrikli aletler mevcuttur. Amerika Birleşik Devletlerinde bahşiş konusu hep başa bela oluyor. Taksiye biniyorsunuz inerken adam bahşiş istiyor. Yemek yiyorsunuz en az yüzde 20 bahşiş veriyorsunuz. Bir de hesapta KDV gözükmüyor. O da eklenince sinirleniyorsunuz. Ama Japonya pek öyle değil. Büyük oteller ve lüks restoranlarda yüzde10 ile yüzde 15 arasında bir hizmet bedeli, ödeyeceğiniz hesaba eklendiğinden, bahşiş uygulaması yaygın değildir. Ekstra özel bir hizmet talep etmediğiniz sürece bahşiş vermeniz gerekmiyor.
Japonya öyle bir ülkedir ki;
18 Nobel ödülü kazanan vatandaş çıkarmış.
Ama dikkat edin lütfen. Bu kadar gelişmiş bir ülkede, bir çok ATM’de kartınız geçmez.
Eğlenmek için Japon kökenli olan Kareoke çok meşhurdur. Gittiğiniz bir cafe de güzel sesli Japonları seyredebilirsiniz. Dünyanın en büyük balık pazarı Tsukji Tokyo’dadır ve günde 2,000 ton balık işlenir. Ama yine de balık yetmez dünyadan ithal ederler.
Ülkede hala balina avı yani katliamı devam eder. Bu nedenle yabancıların balık pazarının dibine doğru gitmesine izin vermezler. Bu konuda çok da sertler. Her yıl 1,500’den fazla deprem olur. Ama çok alışıklar. Hiç korkmuyorlar. Bu sarsıntı yetmezmiş gibi 200’den fazla volkanik dağda Japonya’da bulunuyor. Belki de sarsıntının nedeni bu dağlardır.
Zen Budizm’i en yaygın Budizm koludur. Ülkede bir sürü tapınak var.