Yeni seçilen Avrupa Parlamentosu'nun önümüzdeki dönemde Türkiye konusunda atacağı adımlar elbette Türkiye kamuoyunu ve Avrupa Birliği ülkelerinde yaşamakta olan Türkleri çok ilgilendirmekte.
Bu konuda yorum yapmak için henüz elbette çok erken. İlk önce Avrupa Parlamentosu’ndaki grupların haziran ayında kendi aralarında yapacakları zor ve karmaşık pazarlıkları da beklemek gerekiyor. Bu çetin pazarlıklar sonunda Avrupa Parlamentosu’nun Başkanı, Başkanlık Divanı ve komisyonlar ile komiteler belirlenecek. Türkiye’yi ilgilendiren komisyonlar ve komite dışında parlamentonun “yeni Türkiye raportörünün kim olacağı” sorusunun da cevabı belli olacak. Aynı şekilde temmuz ayında Avrupa Parlamentosu’nca seçilmesi gereken yeni Avrupa Birliği Komisyonu da önemli. Örneğin Genişlemeden Sorumlu AB Komiseri acaba kim olacak?
Genel olarak Avrupa Parlamentosu’ndaki grupların Türkiye konusunda görüşleri aslında belli.
EPP içinde özellikle Alman ve Fransız milletvekilleri Türkiye ile “imtiyazlı ortaklığı” savunmaktalar. Bu grupta Türkiye ile müzakerelerin sona ermesini isteyen ya da tam tersi istenen reformların gerçekleşmesi halinde katılım müzakerelerinin yeniden başlamasını da AB’nin çıkarları için isteyen milletvekilleri de mevcut. S&D (sosyal demokratlar), ALDE (liberaller) ve Yeşiller ise Türkiye’de parlamentonun istediği reformların gerçekleşmesi halinde müzakerelerin devamını savunanlar çoğunlukta. Aşırı solcu popülist GUE/NGL ise Türkiye söz konusu olduğunda PKK terör örgütünün görüşlerini savunmakta. Aşırı sağcı popülist görüşleri savunan ya da bu çizgide olanların çoğunlukta olduğu gruplar (EFDD, ENF ve ECR’in çoğunluğu) ise Türkiye’nin AB üyeliğini reddetmekteler. Aslında aşırı sağcı ve solcular bu konuda tek bir ekip gibiler.
Kısacası Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’ye yönelik kararları ve belli pozisyonları belirlemesi haziran ayında gerçekleşecek olan gruplar arasında “koalisyon” ve iş birliklerine bağlı. Çoğunluğu sağlayan koalisyonun Türkiye yaklaşımı belirleyici olacak. Bu çoğunluk AB Komisyonu üyelerinin seçiminde de önemli rol oynayacak.
Dileğimiz AB-Türkiye ilişkileri açısından en sağlıklı “koalisyonun” oluşması. İlk etapta sağlıklı bir diyaloğun teşviki en doğrusu olacaktır.
Yeni Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye kökenli vekil sayısında da artış oldu. Almanya’dan 3 ve Fransa’dan 1 Türkiye kökenli milletvekilinin yanı sıra Güney Kıbrıs’tan bir Kıbrıslı Türk ve Bulgaristan’dan da iki soydaş milletvekili var. Yani özünde Türk kökenli 6 milletvekili farklı gruplarda politika yapacaklar.
Üçüncü kez seçilen İsmail Ertuğ parlamentoda iyi tanınan bir milletvekili. Almanya’nın Bavyera Eyaleti’nden olan Ertuğ, SPD üyesi bir sosyal demokrat. Özellikle Ulaştırma alanında başarılı çalışmaları ile tanınıyor.
Engin Eroğlu, Almanya’da “Freie Waehler (Özgür Seçmenler)” partisinin aynı zamanda Hessen Teşkilatı başkanı. Avrupa Parlamentosu’na yeni seçilen Engin Eroğlu Almanya’da Türkler tarafından da sempati ile izlenen genç bir politikacı.
Almanya’dan Avrupa Parlamentosu’na seçilen üçüncü isim ise Özlem Alev Demirel. Sol Parti’nin birinci sıra adayı olarak milletvekili oldu.
Fransa’dan ise Agnes Evren seçildi. Agnes Evren, Macron’un partisi “La République en Marche“ (LaREM)” adayıydı.
Avrupa Parlamentosu’na Güney Kıbrıs’tan AKEL adayı olarak seçilen Niyazi Kızılyürek ise onlarca yıldır Güney Lefkoşa’da yaşayan bir Kıbrıslı Türk akademisyen. Kuzey Kıbrıs’taki Türkler tarafından desteklenmeyen Kızılyürek adanın kuzeyinde yaşamakta olan 80 bin civarından Kıbrıslı Türk seçmenden sadece 4 bin kadarının oyunu aldı. Kıbrıslı Türk seçmenler haklı olarak Güney Kıbrıs’ı temsilen yapılan milletvekili seçimine katılmadılar. Özellikle AKEL’in geçmişte Annan Planı’nı reddeden partilerin başında geliyor olması da önemli bir rol oynadı. Ayrıca AKEL’in Avrupa Parlamentosu’nda aşırı solcu popülist GUE/NGL grubunun üyesi olması da Kıbrıslı Türkleri çok kızdıran bir konuydu. GUE/NGL, Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye, Türk ve Müslüman düşmanlığı konusunda aşırı sağcı popülist gruplarla yarışan bir grup olarak sadece Türkler tarafından değil aynı zamanda Müslümanlar tarafından da hiç sevilmeyen bir meclis grubu. Bu grubun PKK terör örgütünün yer aldığı terör örgütleri listesinden PKK terör örgütünü çıkarmak için verdiği uğraş demokrasi ve insan haklarını savunan tüm demokratların haklı tepkisini çekmekte. İşte böyle bir parti ve grubun adayı olarak seçilen Niyazi Kızılyürek’in Kıbrıslı Türklerin desteğine sahip olmaması çok doğal. Zaten AKEL’de ondan bir Kıbrıslı Türk değil daha çok bir Kıbrıslı Rum milletvekili gibi davranmasını beklemekte.
Gördüğünüz gibi yeni seçilen Avrupa Parlamentosu çok ilginç gelişmelere sahne olacak. Biz izlemeye devam ediyoruz.