Dünya alışkanlığında ekonomileri sınıflandırmak tercih edilen bir yöntemdir.
Dünya alışkanlığında ekonomileri sınıflandırmak tercih edilen bir yöntemdir. Bu alışkanlık etrafında birçok sınıflama geliştirilmiştir. OECD, G20, Doğu Asya-Pasifik, Ortadoğu-Kuzey Afrika, Eurozone, Doğu Avrupa, Güney Asya, Sahara Altı Afrika, Latin Amerika ve Karayipler (en büyük Karayip adası Küba’dır), Kuzey Amerika, Gelişmiş, Gelişmekte Olan, Az Gelişmiş, Körfez İşbirliği, BRIC, Asya Kaplanları, Zor Onlu, Kırılgan Beşli gibi sınıflandırmalarla sıklıkla karşılaşırız.
Çoğu bölgesel olan sınıflandırmaların, önemli bölümü ise büyüklük ve örgütlülük temeline dayanır. Bir takım sınıflandırmalarsa benzerlik esaslı olarak ele alınır. Örneğin Türkiye’nin de dâhil edildiği Kırılgan Beşli sınıflandırması gibi. Bu sınıflandırmalar karşılaştırma yapma imkânı sağlar. Veri dünyasında kategoriler oluşturmak büyük bir imkândır. Ancak bu imkânı lüks olarak görmemek gerekir. Aksi taktirde alelade gruplar oluşması kaçınılmaz olur. Tıpkı bahse konu Kırılgan Beşli gibi.
Morgan Stanley’den bir analistin oluşturduğu bu kategorinin aslında birbirine benzerlikleri diğer ekonomilere olan benzerliklerinden fazla değildir. Yurtdışı nakit akışına bağımlılıkları iddiasıyla Türkiye, Brezilya, Hindistan, Güney Afrika ve Endonezya son üç yıldır bu sınıflandırma içerisinde değerlendirile gelmiştir. Son dönemde ise Yeni Kırılgan Beşli sınıflandırması oluşturulmuş ve Hindistan ile Brezilya gruptan çıkarılarak Meksika ve Kolombiya gruba eklenmiştir.
Buna göre yurtdışı fonları cezbetmek bir derttir cezbetmemekse başka bir dert. Kimi ekonomi için yurtdışı fon akışı olumlu ele alınırken kimisi için bağımlılık olarak görülmektedir. Esasen yurtdışı fon çekebilmenin başlı başına pozitif bir durum olduğunu öncelikle söylemek gerekir. Yani mesele makro ölçekte ele alındığında yurtdışı fon çekememek bir sorundur.
Sınıflandırma kurulurken de daha çok portföy yatırımlarından oluşan fonların akışının kesilme ihtimali kullanılmıştır. Tabi bu kısmı teoridir.
Pratikte sınıflandırmadaki asıl amaç bu beş ekonominin birisinde ortaya çıkan riski diğerlerine yaymak biçiminde gözükmüştür. Çünkü söylemler şu şekildedir; “Brezilya’da şöyle bir gelişme oldu Hindistan risk altında, Hindistan’da böyle bir durum oldu Türkiye’den çıkmalı, Güney Afrika para politikası şu yöne döndü Endonezya bakalım ne yapacak?”
Bu tip bir portföy yönetimi mantığının başarılı olması beklenemez. Ayrı dinamikleri ve yapıları olan ekonomileri tesir altına almak üzere bu tip sınıflandırmalar geliştirilmesi veya geliştirilmiş sınıflandırmaların kullanılması sadece “sanal finansal risk baronlarına” yarar. Baronlar, diğerleri kaybederken kazandığını sananlardır. Grafikteki Gayrisafi Yurtiçi Hasıla büyümelerine bakıldığında Kırılgan Beşlinin gelişiminde bütünlük bulunmadığı ve farklı dinamikteki ekonomilerden kurulmuş bir sınıflama olduğu görülmektedir. Başka göstergeler için de durum farklı değildir.
Reklamın iyisi kötüsü olmaz diyerek meseleyi bu yönüyle de ele alabiliriz. Çünkü zorlama geliştirilmiş olan bu sınıflama üzerinden yapılan yorumların, piyasaların dalgalı olduğu ve bahane aranan dönemleri aşamadığı görülmektedir.