YA SİYASETTEKİ UYUYAN HÜCRELER

Alican DEĞER 28 Tem 2016

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
Orduda uyuyan hücreleri vardı. 30 yıl. Yargıda da aynen. İnce ince örgütlendiler. On yıllarca kontrol altında tutuldular.

Orduda uyuyan hücreleri vardı. 30 yıl. Yargıda da aynen. İnce ince örgütlendiler. On yıllarca kontrol altında tutuldular. Toplantılar, abiler, imamlar falan. Temas hiç kesilmedi. Dünya çapında bir örgütlenme. Orduya çocuk yaşta girenler “Paşa” oldu. Hukuk fakültesi için hazırlananlar Yargıtay, Danıştay hatta HSYK üyesi. İş adamları yarattılar. Zengin mi zengin. Para topladılar yüz binlerce kişiden. Bu paraları yurtdışına kaçırdılar. Okullar açtılar. Sonra bu okullarda yetişenleri yine sisteme soktular. Geometrik bir biçimde büyüdüler.

Örümcek ağı gibi. Her bir halka bir öncekinden daha genişti. Örümcek ağın merkezinde dururken, tüm ağın üzerindeki en ufak bir titreşimi bile hissediyordu. Gazeteler kurdular. Öyle ya da böyle milyon satışlı. Dergileri on binlerce tirajlı. Sözcüleri cevval mi cevval. Her boka maydanoz. Silahlı Kuvvetler’e komplo kurdular. Hedef seçtiklerini kendi savcı ve hakimlerine yargılattılar. Kendi Yargıtay üyeleri onayladı. Papa ile bile görüştüler. Dinler arası diyalog falan. Batılılara pek sevdirdiler kendilerini. Öyleki batılılar hala bile darbe yapabileceklerine inanmıyorlar. Bütün bunları yapan. 40 yıl örgütlenen bu insanların siyaset kurumunu unutabileceklerine inanıyor musunuz? Olabilir mi böyle birşey? Böylesi bir organizasyon becerisinin siyaseti düşünmeyeceğini, buralarda aynı şekilde önlemler almayacağını gerçekten düşünüyor musunuz?

Bunlar 15 Temmuz’da öyle ya da böyle başarılı olsalardı hiç bir siyasiden destek almayacaklar mıydı yani? Bunların siyasetçisi bir Hakan Şükür mü zannediyorsunuz? Mutlaka varlar. Hem de her partide. Mutlaka aktifler. Mutlaka ve mutlaka gizli ajandaları var. İlçe örgütlerinde varlar. Parti yönetimlerinde varlar. Meclis’te varlar. Belki de Bakanlar Kurulu’nda varlar. Belki de...? Varın siz düşünün artık. Siyaset açık açık yapıldığı için, askeriye veya yargı gibi gücünü sistemden değil, halktan aldığı için işleri biraz daha zor. Ama yine de tam bunlara göre.

Hasss. Unutmuşuz anasını satayım...

“Abiler. Şimdi bir plan yapacağız. Ama aceleye gerek yok. 40 yıllık falan. Hani devlette 5’inci 10 yıllık planlar falanlar var ya. İşte bizimki de birinci 40 yıllık plan. Plan şöyle: Kritik kurumları belirledim. Askeriye, Yargı, Polis. Bunlar için adam yetiştireceğiz. Taa çekirdekten. İlkokuldan falan. Bunları alacağız bu makamlara girmeleri için teşvik edeceğiz. Sonra hiç olmadıkları gibi davranmalarını sağlayacağız. İçki içecek, karısının başı açık olacak. Dans da bilecek, rakı markalarını da. Öyle ortalık yerde namaz falan da yok. Herşeyi gizli olacak. Bu insanlar birbirlerini tanımayacak. Yanyana iken bile bilmeyecekler. Sonra 30-40 yıl bekleyeceğiz. Gerekirse önlerini açacağız. Yükselecekler. Taa ki en üstlere gelinceye kadar. Sonra bir anda darbeyi vuracağız. Yoksa başka türlü bu işi başaramayız. Dış destek almayı da sağlayacağız. Aslında plan iyi de sanki birşey eksik gibi. Düşünün, düşünün... Hass. Siyaseti unutmuşuz anasını satayım.” Dediklerini mi zannediyorsunuz? Bu kadar şeyi düşünenin.

Hep birlikte “Amin” der misiniz?

Fetullah Gülen’in ünlü bedduasını hatırlarsınız di mi? Bir bölümünü tekrar edeceğim. Aradaki bazı bölümleri çıkardım. Ama cümleler tümüyle Fetullah Gülen’e ait. “Bu arkadaşlar birşey yaparken, DİNİN RUHUNA AYKIRI BİRŞEY YAPMIŞLARSA, bize de (Fetullah Gülen) nisbet ediyorlar. Dolayısıyla bizi de onların içinde görerek diyorum DİNİN RUHUNA AYKIRI BİRŞEY YAPMIŞLARSA YAPTIKLARI ŞEY KURAN’IN TEMEL DİSİPLİNLERİNE AYKIRIYSA, SÜNNET-1 SAHİHAYA AYKIRIYSA, İSLAM HUKUKUNA AYKIRIYSA, MODERN HUKUKA AYKIRIYSA, DEMOKRATİK TELAKKİLERE AYKIRIYSA, Allah bizi de (Fetullah Gülen) onları da yerlerin dibine batırsın. Evlerine ateş salsın. Yuvalarını başlarına yıksın. Birliklerini bozsun. Duygularını sinelerinde bıraksın. Önlerini kessin. Birşey olmaya imkan vermesin.” Şimdi ben böyle bir beddua daha bekliyorum. Ama bu kez darbeci katillere dönük olmalı. Ben uğraştırmamak için metni hazırladım bile. Üstelik kaynak kendileri. Ne dersiniz böyle bir beddua daha eder mi? Başta edemez diye düşündüm. Sonra, yapılan çok uzun planlamalar ve gizli örgütlenme aklıma geldiğinde “Yapar mı yapar” dedim. Hedef şaşırtmak için herşeyi yapar.