31 Mart 2019 tarihinde Türkiye'de yerel seçimler yapıldı. Dünyanın her yerinde yerel seçimler söz konusu olduğunda seçim sonuçlarına itirazların gelmesinden daha doğal bir şey olamaz.
Demokrasilerde hukuk devleti kuralları gereği bu itirazlar incelenir ve hukukun gereği yapılır. Şu an Türkiye’de de gündeme gelen gelişme aynen budur.
Özellikle İstanbul ve Ankara özelinde seçim sonuçlarına yönelik olarak büyük hatalar yapıldığı ya da “organize bir manipülasyon” olabileceği şüphesi gündeme geldiği için bu iki kentte çok sayıda şikayet ve ihbar gündeme geldi. İlk araştırmalar sonucunda İstanbul'da 31 Mart yerel seçimlerinde usulsüzlük yapıldığı belgelendi. 319 bin 518 geçersiz oy olduğu ortaya çıktı. Daha da kötüsü AK Parti ve MHP’nin ortak adayları Binali Yıldırım'ın oylarının başka partilerin adaylarına yansıtıldığı belirlendi. İstanbul'da Şile, Ataşehir, Fatih, Bayrampaşa, Beykoz ve Çatalca gibi bazı ilçelerde Seçim Kurulları oyların yeniden sayımına ve geçersiz oyların gözden geçirilmesine ilişkin karar verdiler. Bu gelişme üzerine ilçelerde sandıklar yeniden açıldı ve geçersiz oylar yeniden gözden geçirilmeye başlandı.
Örneğin eski Başbakan ve TBMM eski Başkanı Binali Yıldırım’ın ailesi ile birlikte oturduğu seçim bölgesindeki sandıktan Yıldırım’a sadece “1 oy” çıktığı kaydedilen sahte belgeler ortaya çıktı. İstanbul ve Ankara’da seçim sandıkları ve seçim sonuç belgelerine yönelik olarak “organize bir manipülasyon” operasyonu olduğu şüphesi sadece şüphe olmaktan çıktı.
İstanbul’da 319 bin 519 geçersiz oy olması hiç olağan bir durum değil. Üstelik İstanbul’un 39 ilçesinin 24’ünü AK Parti, 14’ünü CHP ve birini MHP kazandığı halde AK Parti adayının büyük şehirde seçilmediğine dair bir sonuç tam bir muamma. AK Parti ve MHP 25 ilçe belediye başkanlığı kazanırken onların ortak adayının kaybetmesi her türlü mantığa aykırı değil mi?
Ankara’da da durum farklı değil. Ankara’da toplam 25 ilçenin 19’unu AK Parti, 3’ünü MHP ve sadece 3’ünü CHP kazanmayı başardı. Yani AK Parti ve MHP’nin toplam 22 ilçede belediye başkanlığını kazandığı ve CHP’nin sadece 3 belediye başkanlığı kazandığı Ankara’da AK Parti ve MHP ortak adayı Mehmet Özhaseki’nin seçimi kaybetmesi garip değil mi?
İşte şimdi bu nedenle Türkiye’de özellikle İstanbul ve Ankara kentlerinde oylar tekrar sayılmak zorunda. Bu amaçla hukuk devleti kuralları gereği işlemler başladı.
Hal böyle iken Türkiye’de birilerinin ve en başta AB üyesi bazı ülkeler ve ABD olmak üzere birkaç ülkeden Türkiye’ye yönelik “çirkin açıklamalar” yapılması kabul edilemez. Örneğin Almanya’da bizzat Alman kamuoyu nezdinde “ne derece demokratik bir parti olduğu” konusunda şüpheler olan ve “PKK terör örgütleri gibi insanlık düşmanı terör örgütlerine” destek veren bir parti temsilcisinin “Türkiye’de demokrasi üzerine” söyleyecek tek lafı olamaz. Hele seçim sonuçlarına yönelik itirazların ve tartışmaların hala sürdüğü ABD’nin Türkiye’ye verecek bir demokrasi dersi olamaz.
Türkiye demokrasisine ve Türkiye’de hukukun işlemesine karşı saygılı olmak gerekir.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun’un ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünün yerel seçimlere ilişkin açıklamalarına yönelik olarak "Pazar günü yapılan seçim, düzen ve huzur içinde tamamlanmıştır. Seçimler demokrasimizin belkemiğidir. Milletimiz 70 yıldır iradesini sandık vasıtasıyla ortaya koymuştur. Seçimlerin hür ve adil olması, tüm makamların sorumluluğudur. Oyların kanunlarımıza uygun olarak sayılması aynı ölçüde önemlidir. Birçok siyasi partinin usul hataları ve başka usulsüzlükleri gerekçe göstererek yaptıkları itirazları yakından takip ediyoruz. Seçimlerden sorumlu makamların tüm uzlaşmazlıkları hızlı, şeffaf ve kesin olarak çözüme kavuşturacağına inancımız tamdır. Yabancı devletler dahil olmak üzere tüm tarafları yasal sürece saygı göstermeye ve Türkiye'nin iç işlerine karışma olarak anlaşılabilecek her türlü adımdan kaçınmaya çağırıyoruz.” açıklamasını yaptı.
Altun’un belirttiği gibi bazı AB ülkelerinde o yıllarda faşist rejimler demokrasiyi ayaklar altına aldığı ve dünyayı kana buladığı zamanlar da dahil olmak üzere Türkiye’de 70 yıldır demokratik seçimler yapılmakta. Bu nedenle de her ülkede olduğu gibi seçimlerde hatalar yapıldığında ya da usulsüzlük gündeme geldiğinde sorumlu makamlar görevlerini şeffaf bir şekilde yapmaktalar.
Adil bir sayım sonucu seçimi ister AK Parti isterse CHP adayı kim olursa mazbatasını alıp vazifesinin başına geçecektir. Kimse oylar adil bir şekilde sayılıp kontrolleri sona ermeden “şu ya da bu kazandı” açıklaması yaparak sonuçları manipüle etmemeli. Türkiye’de ABD ya da AB üyesi bazı ülkelerin istediği değil seçmenlerin seçtiği şahıslar belediye başkanı olacak.