TÜRKİYE BİR İNSAN OLSAYDI?

Alican DEĞER 18 May 2016

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
Yaşadığımız durumu tıbbın hangi alanıyla açıklardım acaba? "Cerrahi olabilir" diye düşündüm. Sonra fark ettim ki, aslında durumumuz psikolojik.

 

Yaşadığımız durumu tıbbın hangi alanıyla açıklardım acaba? “Cerrahi olabilir” diye düşündüm. Sonra fark ettim ki, aslında durumumuz psikolojik. Doğu’da birşeyler olduğunun farkındayız. Ama bir çoğumuz farkında değilmiş gibi davranıyor. Bir tür psikolojik savunma mekanizması. Gelen haberler bir süre içimizi parçalıyor, sonra tekrar kendi hayatımıza dönüyoruz. Engelleme mekanizması, olumsuzluklar karşısında kalan bireyin bilinçsiz olarak geliştirdiği benliğini korumaya yönelik savunma aracı. Birey savunma mekanizmalarıyla duyduğu kaygıyı azaltmaya ve tehdit altındaki benliğini korumaya çalışır. Savunma mekanizmaları bireye geçici bir fayda sağlar, kesin çözüm getirmez. Savunma mekanizmalarından bazılarının arkasına sığınan ve onları sürekli kullanan bireylerde önce nevrozlar, sonra da psikozlar görülebilir. 

Bence tüm Türkiye olarak şu türlerdeki savunma mekanizmalarını uyguluyoruz:

BASTIRMA

Bilinçaltına itme, unutma, bilinçten uzaklaştırmaya çalışma gibi ifadelerle de anlatılan bastırma birey için kaygı ve üzüntü verici olay ve durumların unutulmaya çalışılması yani bilinçaltına itilmesi.

BAHANE BULMA

Bahane bulma bireyin olaylar ve durumlar karşısında asıl sebebi söyleyemeyip nedenler uydurmasıdır.


YANSITMA

Başkasını suçlama ya da kendi suçunu başkasına atma olarak tanıdığımız yansıtma tam anlamıyla bireyin kendi yanlışlıklarını, olumsuzluklarını başkalarında görmesidir.


YÜCELTME

Doğrudan ve doğal biçimde doyurulmasını toplumun onaylamadığı, fizyolojik ve psikolojik dürtülerin toplumca onaylanan bir sosyal alana kaydırılarak yani biçim değiştirilerek doyurulmasıdır.


KARŞIT TEPKİ GELİŞTİRME

Güdüleri çarpıtma, ikiyüzlü olma biçiminde de ifade edebileceğimiz karşıt tepkide birey asıl tepkiyi göstermek yerine zıt tepkiyi gösterir.


ÖZDEŞİM KURMA

Başka birinin çeşitli özelliklerini ona benzetme amaçlı olarak taklit etme ve başka birinin başarılarıyla sanki kendi başarısıymış gibi övünmedir.

HAYAL KURMA

Bireyin kendini olduğu gibi değil olmasını istediği gibi düşlemesi, acı gerçekleri tatlı düşler biçimine dönüştürmesidir.


KAÇMA

Duyarsızlık, problemi yok sayma, önemsememe kavramlarıyla da anlatılabilecek kaçma mekanizmasında birey problemler karşısında onları çözmeye yönelik davranışlar göstermek ya da çeşitli savunma mekanizmalarına başvurmak yerine tam bir tepkisizlik ve vurdumduymazlık içerisindedir. Sanki problem onun değilmiş gibi kendisini hiç ilgilendirmiyormuş gibi davranır. Kaçma davranışı gösteren bireylerde tam bir sorumsuzluk hali vardır.

YÖN DEĞİŞTİRME

Tepkiyi asıl hedefe ya da asıl kişiye değil de başka bir hedefe ya da başka bir kişiye yöneltmektir. Birey tepkinin yönünü ve yerini değiştirdikten sonra davranışta bulunur.


KENDİNE YÖNELTME

Bireylerin asıl hedeflere yöneltemedikleri öfkeli ve saldırgan davranışlarını kendilerine yöneltmeleridir.


GERİLEME

İlkele dönüş, önceki yaşların davranışlarına geri dönme, seviyesiz davranışlar sergilemedir.


İNKAR ETME


Birey kendisine acı veren gerçekleri kabullenmeyerek reddetmesidir.


POLLYANNA

Bireyin karşılaştığı her kötü durumda ”iyi ki daha kötüsü başıma gelmedi” diyerek mutluluk oyunu oynamasıdır.

Öküz ölmeden

MHP davasında kendinizi o hakimin yerine koyun. Kendi halinizde çalışıyorsunuz. Derken günlerden birgün önünüze bir dava geliyor. Kafanızı dosyalardan bir kaldırıp bakıyorsunuz ki, yer yerinden oynuyormuş. Hangi kararı verirseniz verin, diğer taraf size saldıracak. Hadi, hukuk bilginize ve vicdanınıza dayanarak bir karar verdiniz. Bu kez top Yargıtay’da. “Yargıtay hakimleri böyle şeylere alışıktır” demeyin. Onlar da insan. Ortalık kilitten geçilmiyor. Tek anahtar da sizin elinizde. Hazreti Süleyman gibi partiyi ortadan bölecek haliniz yok ya. Üstelik üzerinizde bir de ‘çabuk ol’ baskısı var. Muhalifler gösteri yapıyor, yönetimin tavrı belli. Herhalde benim içimden “Ne haliniz varsa görün. Herşeyi berbat edin, sonra gelin sen çöz diye” demek geçerdi.

Sanki MHP’de yaşananlar, hakimlerin sorunuymuş gibi. Siz koskoca adamlar (Ve kadınlar tabii) bir türlü anlaşamayın. Yıllardır aynı amaç ile politika yapanlar şimdi karşılıklı kılıçlarınızı bileyin. Sonra nasıl olur da bu iş düzelir diye çözüm arayın. Her iki taraf da farkına varmalı. Oturup bu işi halletmeli. Yoksa bu kavga dövüş içinde “Öküz ölecek”

Hz. Süleyman adaleti

Hazreti Süleyman adaleti ile tanınan bir hükümdardı. Bir gün karşısına iki kadın getirdiler. İkisi de aynı bebeğin kendi çocuğu olduğunu iddia ediyordu. Hazreti Süleyman ikisini de dinledi. Her ikisi de haklı gibi duruyordu. İşin içinden çıkamadı. Düşündü, düşündü… Derken kararını açıkladı: “Madem bebek hangisinden bilemiyoruz, çocuk ortadan ikiye bölünsün. “

Titanic oyuncak kalır

Filmlere, romanlara yüzlerce popüler kültür söylencesine konu olan, ünlü mü ünlü Titanic ne kadar büyüktü? Evet belki çağının en büyük yolcu gemisiydi. Bir grafiker üşenmemiş, oturmuş Titanic’in büyüklüğü ile şimdinin dev yolcu gemilerini karşılaştırmış. Ortaya da bu çalışma çıkmış. Titanic, günümüzün gemilerinin yanında ne kadar sönük kalıyor değil mi?

Emir tam uygulanacakken, kadınlardan biri yalvarmaya başladı. “Çocuk benim değil. Ne olur ikiye bölmeyin.” Gerçek anne böylece belli olmuştu. Annelik sevgisi, gerektiğinde çocuğunun yaşaması için ondan vazgeçmeyi göze almıştı.