ÖYKÜLEREDEN YAŞAM BİÇİMİ OLUŞTURMAK!

Fehmi KETENCİ 02 Eki 2016

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
​Günümüz şartlarına ayak uydurmak eskiden olduğu gibi kolay değil artık. Gelenek ve göreneklere dayalı yaşam biçimi oluşturmak atalarımızdan bizlere kalan bir alışkanlık. Özellikle Anadolu'daki yaşamımızda; öykülere dayalı bir yaşam biçimi oluşturmak geleneksel alışkanlıklarımızdan.

Günümüz şartlarına ayak uydurmak eskiden olduğu gibi kolay değil artık. Gelenek ve göreneklere dayalı yaşam biçimi oluşturmak atalarımızdan bizlere kalan bir alışkanlık. Özellikle Anadolu’daki yaşamımızda; öykülere dayalı bir yaşam biçimi oluşturmak geleneksel alışkanlıklarımızdan.

     Yıllarca aile büyüklerimizin anlattığı öyküleri günümüze uyarlayarak, yaşamımıza yön verdiğimiz çok olmuştur. Ben bu tür öykülerin yaşamımızdaki etkisine çok inananalardanım. İşte onlardan biri;

      “İki Gezgin Melek, geceyi geçirmek için oldukça varlıklı bir ailenin evinin kapısını çalmışlar. Aile, pek kaba bir üslupla, meleklere yatacak yer olarak koca malikanenin konuk odalarından birini vermek yerine, soğuk bodrumundaki küçük bir köşeyi göstermiş.” 

      “Melekler buz gibi odanın soğuk ve sert zemininde kendilerine yatacak bir yer hazırlamaya çalışırken, Yaşlı Melek duvarda bir delik görmüş ve kalkıp deliği onarmaya girişmiş. 

      Genç Melek, Yaşlı Melek’e bu hareketinin nedenini sorunca, Yaşlı Melek hafifçe gülümsemiş: 

      - “Her şey, her zaman, göründüğü gibi değildir.” 

      “Sabah malikaneden ayrılan melekler, gece bastırınca bir kez daha kalacak yer bulmak umuduyla, bu defa çok fakir bir çiftçi ailesinin kapısını çalmışlar. Son derece misafirperver olan fakir karı  koca, sofralarında ne var ne yoksa meleklerle paylaştıktan sonra, onlara rahatça uyumaları için kendi yataklarını vererek yanlarından ayrılmışlar.” 

      “Sabah güneş doğduğunda, melekler zavallı karı kocayı gözyaşları içinde bulmuşlar: Yegane geçim kaynakları olan tek inek de tarlalarının ortasında cansız yatmaktaymış.” 

      “Genç Melek bu sefer iyice öfkelenerek Yaşlı Melek’e isyan etmiş: 

      - “Bunun olmasına nasıl izin verebildin! O varlıklı kaba adamın her şeyi vardı ama sen kalktın ona yine de yardım ettin. Bu iyi yürekli fakir ailenin ise o tek inekten başka hiçbir şeyleri yoktu; buna rağmen onu bile paylaşmaya gönüllü oldular. Ama sen o ineği de yitirmelerine  izin verdin!?” 

      “Yaşlı Melek; 

      - “Her şey, her zaman, göründüğü gibi değildir. O zengin malikanenin bodrumunda kaldığımız gece, duvardaki deliğin dibinde külçe külçe altın saklı olduğunu fark ettim. Malikanenin sahibi açgözlü olduğu için ve kendisine verilmiş şans sayesinde edindiği zenginliğin bir parçasını bile paylaşmaya yanaşmadığı için, ben de o deliği öyle bir  kapatıp mühürledim ki artık arayıp bulsa da açamaz.Sonra, dün gece biz çiftçi ailesinin yatağında uyurken, Ölüm Meleği’nin o çiftçinin karısını almaya geldiğini gördüm. Ben de onun yerine Ölüm Meleği’ne ineği verdim.”

      “Yaşlı Melek gülümseyerek; herşey, her zaman, göründüğü gibi değildir.” der. 

      Bazen, işler istediğimiz gibi sonuçlanmadığında, aslında bizim de başımıza gelen tam da budur işte. Eğer inanıyorsanız, yapmanız gereken şey sadece, her sonucun her zaman sizin lehinize olabileceğine güvenmektir.

      Bazı insanlar, hayatımıza girerler ve çabucak çıkarlar. 

      Bazıları ise, dostumuz olur ve bir süre orada kalırlar. Yüreklerimizde o güzel ayak izlerini bırakarak.

      Dün, tarih oldu. Yarın, bir gizemdir. Bugün ise bir armağan. 

      “Hayatınızda her zaman var olan o küçük meleği alın ve kendinize yakın tutun; O, sizi gözetmesi için gönderilmiş olan koruyucu meleğinizdir. Bu meleği siz de; sizin için özel, size yakın insanlarla paylaşın ve paylaşırken de dilek tutun. Göreceksiniz ki; dileğiniz ergeç gerçekleşecek ve bu melek sonsuza dek sizi ve sevdiklerinizi gözetmeye devam edecek.” 

      Ve unutmayınız ki yaşamınızdaki her şeyi en az birisi ile paylaşıyorsunuz. 

        Ve o birisi; sizin güçlülüğünüzü, özelliklerinizi örnek alıp size hayranlık duyuyor.