ANNELER GÜNÜ'N KUTLU OLSUN, CANIMIN İÇİ ANNECİM

Funda ÖZKALYONCU
Tüm Yazıları
Birinin sesini unuttuğun zaman, "O" işte o zaman ölürmüş. Hüznün rengidir anasızlık. Canım anam. Ben diğer renkleri sen öldüğünden beri hiç bilmem. Birinin sesini unuttuğun zaman, "O" işte o zaman ölürmüş. Öyle derler, bende sesini unuttum. Çok uzun yıllar oldu. 50 yaşın hemen başında, çok hastalandın, çok çektin ve ölüp gidiverdin. Zorluyorum kendimi, kulağıma sesin gelmiyor.

Birinin sesini unuttuğun zaman, "O" işte o zaman ölürmüş. Hüznün rengidir anasızlık. Canım anam. Ben diğer renkleri sen öldüğünden beri hiç bilmem. Birinin sesini unuttuğun zaman, "O" işte o zaman ölürmüş. Öyle derler, bende sesini unuttum. Çok uzun yıllar oldu. 50 yaşın hemen başında, çok hastalandın, çok çektin ve ölüp gidiverdin. Zorluyorum kendimi, kulağıma sesin gelmiyor.

Bu beni zaman zaman çok üzse de, zorlasa da.. Olsun varsın. Yeşil zümrüt gözlerini ve mis gibi ana kokunu hiç unutmadım. Koku önemli. Biliyorum, herkesin anası, kendine anası kokar. Bu kokuyu, senden başka hiç kimse tanıyamaz, bilemez. Merhametini, vicdanını, hayatla mücadele eden, ama kavga etmeyen gülümsemeni hiç unutmadım. Anasızlığımı ertelemek istiyorum. Ama bu ertelemeler, bir zaman sonra, bir bir hesabını soruyor, anasız yalnızlığımın. "Anasız yorgunluk", diye bir şey var bence..

Bu yorgunluk bana, başlangıçsızım, sonuçsuzum, bir hiçim ve yeniğim duygusu veriyor. Bunları bilsen, bana kıyamazsın anacım biliyorum. O yüzden senden saklıyorum anacım. Anasızlık, bir nevi durdurulamaz iç kanamasıdır. Allah'ım, bana hiçbir zaman, sensizliği göstermesin, beni asla yokluğunla sınamasın diye her gece dua ederdim küçükken.

Ama yetmedi anacım. Anne.. "Kocaman oldum" bak. Acılarım büyüdü, dertlerim büyüdü. Hedeflerim, çıkmazlarım büyüdü. Hiç de güzel değilmiş büyümek, kimler kırdı kalbimi, lime lime etti, kimler üzdü. Şimdi, yaşanmışlıklarımı al ve beni yeniden büyüt ANNE. Sana, yeniden emeklemek istiyorum. Ne olur.

Funda'nın aklındakiler…

... Şarkıcı Nilüfer.

Şahane kadın, şahane şarkıcı ve şahane anne.

"Dünya dönüyor sen ne dersen de" dedi, "son arzum" dedi, "sen ne dersen de" dedi. "Mor menekşe" dedi.

Ve hayatımızda yerini aldı. Sesi ile kalbimizde yerini aldı. İtibarı ile kalbimizde yerini aldı. Çok zor zamanlardan geçti. Yaşının ne önemi var, yaşının en güzeli o kadın.. Sahneye çıkıyor, çok şık kıyafeti var, şeffaf ama çok yakışmış, elbisesi var.

Çok belli ironi yapıyor ve "bacak mı al işte" diyor. 1990’lı yılların siyah gözlüklü modasını Neslihan Yargıcı, Nilüfer'in kıyafetini eleştirmekten öte yerden yere vuruyor. Ne hakla ve ne münasebet orası belli değil.

Diyor ki. "Geçen senelere yazık, o kıyafete yazık, o itibara yazık, kıyafeti tasarlayan yeni yetme olmalı". Ne kadar ölçüsüz. Ne kadar çirkin değil mi. Bu ne yüksek perde. Neslihan hanım. Nilüfer'in o kadar sağlam itibarı var ki, ne o kıyafet ile, sizin laf ola, beri gele yazdıklarınız ile değişmez. Ne de, sizin simsiyah gözlük arkasından gördüğünüz, sınırlarını bilmeyen ayarsız eleştiriniz.

Aaaaa. Çemkiriyor adeta. Herkes sizi ayıpladı ve siz ayıplandığınız ile kaldınız. O zaman. 100 senedir, aynı gözlük, aynı kıyafet simsiyah haliniz sıktı artık. Öylesine siyah ki, kalbinize vuran siyahın hem sebebi, hem gölgesi olmuş.