​GELİR PAYLAŞIM SİSTEMİ

Ersin AKMAN 03 Ağu 2017

Ersin AKMAN
Tüm Yazıları
İnternetin ana akım medya olmaya başlamasıyla birlikte, daha doğrusu konvansiyonel medya şirketlerinin interneti anlayamaması nedeniyle hayatımıza giren bazı kavramlar, bazı yayıncılık anlayışları, bazı doğrular ve bazı yanlışlar var.

İnternetin ana akım medya olmaya başlamasıyla birlikte, daha doğrusu konvansiyonel medya şirketlerinin interneti anlayamaması nedeniyle hayatımıza giren bazı kavramlar, bazı yayıncılık anlayışları, bazı doğrular ve bazı yanlışlar var.

Bunlardan biri de Türkiye’de “gelir paylaşım sistemi” olarak isimlendirilen “affiliate marketing” sistemi. İşin özü, içerik üreticilerinin bazı ürün ve hizmetlere kendi sitelerinden yaptıkları yönlendirme sonunda oluşan ticaretten pay almalarına dayanıyor.

Bir örnek vermek gerekirse bahçecilikle/bahçıvanlık ilgili içerik üreten bir site kendi kullandığı ürünlere bağlantılar vererek kendi web sitesinden o ürünleri satan web sitelerine trafik (yani potansiyel müşteri) gönderir. Bu trafik hedef sitede alışveriş yaparsa o yayıncı da alışverişten doğan komisyonu hak eder.

Sistem çok basit, internetin anında satınalmaya dönebilen refleksi üzerine kurulu. Aynı zamanda ölçümlenebilir ve performansa göre kolayca değerlendirme yapılabilir bir model.

Eğer sadece hobi amaçlı bir içerik üretiyorsanız, içeriğin üretim maliyetini düşürmenize, hatta hobini üzerinden belli bir gelir elde etmenizi sağlayacağı için de gayet yararlı. Bu açıdan bakınca ortada zarar gören olmadığı gibi satıştan oluşacak olan kazancın (daha doğrusu komisyonun) beğenilen bir yayıncıya ekstra gelir getirmesini sağlayacak kadar da mantıklı.

Ancak bana sorarsanız yayıncılık anlamında bazı riskleri de beraberinde getiren bir sitem bu. Hele ki etik değerlere bağlılık konusunda biraz hafif meşrep olan yayıncılar için büyük tehlikeleri de beraberinde getirebilir.

Günümüzde “internet yayıncısı” veya “YouTube yayıncısı” olanların zaten yayıncılık anlamında herhangi bir etik değere sahip olmadıklarını düşünürsek tehlikenin büyüklüğü daha net ortaya çıkıyor.

Yine aynı bahçecilikle/bahçıvanlık yayıncılığı yapan arkadaşlardan yola çıkarak kimin için, hangi tür tehlikeler yaşanabileceğini anlatmaya çalışayım.

Gelir paylaşım sisteminin büyüsüne kapılan, yani işin “duygusal” boyutu ile daha çok ilgilenen bir yayıncı, kasten ziyaretçilerine yanlış bilgi verebilir. Yani kendi A markasından gübre kullanırken, ziyaretçilerine B markasını önerebilir ve hatta B markasını kendisinin de kullandığını, çok memnun olduğunu söyleyebilir. Sonuç olarak A markası zaten pazar lideri olduğu için “gelir paylaşım sistemi” kullanmıyor, B markası ise daha fazla pazar payı hedeflediği için büyük oranlarda komisyon veriyor olabilir. 

Veya etik değerlere pek de inanmayan yayıncımız, kendi sitesine yerleştirdiği yönlendirmeler sayesinde bir gelir elde ettiğini ziyaretçilerinden saklayabilir ki bu durum çoğu gelir paylaşım sisteminde de dokuz kusurlu hareketten biri olarak tanımlanmıştır. Yani yayıncıya satış komisyonu ödeyen sistemler, genellikle müşterinin bu ticaretten haberdar olmasını tercih ederler.

Teknoloji yayıncıları…

Son zamanlarda ülkemizde de dünyanın en büyük e-ticaret sitelerinin “satış ortağı” olarak hareket eden siteler türedi. Ne yazık ki bunların arasında teknoloji portalleri ve forum siteleri de var.

Bu siteler, Türkiye’de satılan ürünlerin muadillerini “ayın ürünü” veya “günün fırsatı” şeklinde “süsleyerek” ziyaretçilerine sunuyorlar. Tabii ki amaç çoğunlukla bilgi paylaşmaktan çok komisyonu cebe indirmek oluyor.

Ayrıca yakın zamanda yaşanan olaylardan anlıyoruz ki bu işi yapan siteler ziyaretçilerini asıl işlerinin komisyonculuk olduğu konusunda bilgilendirmiyorlar da.

Yani hem Türkiye’de satılsa ekonomiye katkı sağlayacak bir ürünün yurt dışından gelmesine neden olarak ülke ekonomisine darbe vuruyorlar, hem de ziyaretçilerinin yaptığı alışverişin komisyonunu gelir olarak cebe indirmek için “yayıncılık” maskesinin ardına gizleniyorlar. Söz konusu “komisyonların” Türkiye’ye girişi sırasında gelir beyanı yapılıp, yapılmadığı da bir muamma. 

Yayıncılığın şeffaf bir ortamda, gizlisi–saklısı olmadan yapılması gerektiğini henüz kavrayamayan bu gibi oluşumlara gereken cezayı hem Türkiye’deki hem de yurt dışındaki regülatörler kesecektir.

Amazon.com’u dolandırmaya çalışırken suçüstü olan bu sözde yayıncılar, genel anlamda yayıncılık yapan, etik değerlere göre hareket eden gerçek yayıncıları da zan altında bırakabiliyorlar. Suçüstü durumu ortaya çıktığında gerçeği yansıtmayan türlü türlü açıklamalarla herkesin buna benzer bir yayıncılık yaptığı yalanını yaymaya çalışanlar bile var.

Umuyorum ki yaşanan bu kötü örneklerden yola çıkan düzenleyici kurumlar, ülkemizde de gerekli kuralları en kısa zamanda işler hale getirirler ve gerçek yayıncılarla, gerçek komisyoncuların bir an önce birbirlerinden ayrılmasını sağlarlar.