CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİNDEN DEĞİL, CUMHURDAN KORKUYORLAR!

Ekin GÜN 23 Kas 2016

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
Suni gündemlerle uğraşmak yerine Türkiye'yi çağ atlatacak ve gelecekte oluşabilecek olan sistem krizini çözebilecek bu sistemi gerekirse hane hane milletle paylaşmaktır.

Bakmayın siz Cumhuriyet Halk Partisi’ne.

“Erdoğan seçime girmezse başkanlık sistemine var mısınız?” diye bir soru yöneltseniz direkt olayın üstüne atlarlar, herkesten çok başkanlık sistemini savunurlar.

O nedenle problemleri başkanlık sistemiyle alakalı değildir.

Başkanlık sistemi gelirse parti olarak çıkardıkları hiçbir adayı bu halk başkan seçmeyeceğinden sistem değişikliğine karşı çıkmalarından başka bir çözümleri ne yazık ki yok.

Çünkü bu kafayla gittikleri müddetçe bu halk CHP’ye ne oy verir, ne de çıkardıkları adayı başkan yapar.

Bunu da adları gibi bildiklerinden başkanlık sistemine karşı çıkmaları dışında elde başka bir seçenekleri kalmamıştır.

Örneğin, “başkanlık sistemi gelmesin, parlamenter sistem devam etsin ama koalisyonu engelleyici bir yasa çıkaralım” deseniz de kabul etmezler.

Oysa böyle bir yasa İtalya’da vardır.

İtalya da parlamenter sistemle yönetilmektedir ama iktidar krizi çıkmasın diye meclislerinden koalisyonu engelleyici bir yasa çıkarmışlardır.

CHP buna da yanaşmaz.

Çünkü koalisyon dışında bu ülkede iktidar olma şansları sıfıra yakındır, tek başına iktidar olacakları günü görmeye de muhtemelen ömrümüz vefa etmez.

Onun için başkanlık sistemine sonuna kadar karşı çıkacaklar, ayyuka koparacaklar ve milleti provoke etmeye çalışacaklar.

Bu tuzağa gelmenin bir anlamı yok, hızlı yol almak gibi bir düşüncemiz varsa peşine takılacağımız CHP değil, millettir.

En fazla buna “CHP’yle koalisyon yapalım” diyen “uzlaşmacı güruh” yaygarayı basacaktır ama onlar da devede kulak olduğu için millet “neler oluyor, şunları da bir dinleyelim” bile demeyecektir.

Yapacağımız şey basittir; suni gündemlerle uğraşmak yerine Türkiye’yi çağ atlatacak ve gelecekte oluşabilecek olan sistem krizini çözebilecek bu sistemi gerekirse hane hane milletle paylaşmaktır.

Gerisi zaten kendi kendine gelecektir, endişe edilecek bir durum yoktur.

Şimdilerde cumhurbaşkanlığı sistemi üzerinde durulduğu ve “başkan yerine cumhurbaşkanı olsun” noktasında AK Parti ile MHP arasında bir mutabakatın sağlandığı konuşuluyor.

Ha başkan, ha cumhurbaşkanı adının ne olacağı hiç fark etmez, önemli olan sistemin kendisidir ve basına yansıyan kadarıyla da sistem paketinin tam başkanlıktan farkı olmadığı görülmektedir.

Naçizane düşüncem olması gereken de budur.

Şuan içinde bulunduğumuz sistem “adı konmamış bir Fransa yarı başkanlık sistemi” olsa da düşünülen sistem de başbakanın yerini cumhurbaşkanının alması ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin kesin çizgilerle ayrılması en hayırlı olanıdır.

Çünkü bakıldığında bu parlamenter sistemi ne kadar revize ederseniz edin değişen bir şey olmaz.

Gerek FETÖ gerekse Kemalist vesayet bu parlamenter sistemde palazlanmıştır ve atanmışları seçilmişlerin önünde tutan bu sistem bürokratik vesayeti köklü hale getirmiştir.

Onun için revizeyle olacak iş değildir, daha radikal bir reform gereklidir.

Bunun da çaresi yasama, yürütme ve yargıdan oluşan üç kuvvet erkini birbirinden bıçak gibi ayırmaktır.

Yeni sistemde bunun düşünülüyor olması son derece olumlu bir gelişme.

Kaldı ki içinde bulunduğumuz sistem yasama, yürütme ve yargıyı birbirine girift hale getirdiği için çözümler yerini çözümsüzlüğe bırakmaktan başka bir işe yaramıyor.

Zira yasama, yürütme ve yargı kendi işini yaparsa ve birbirlerine müdahil olmazsa hiçbir vesayet aracı seçilmişlerin önüne geçemeyeceği gibi sorunlara da daha kolay çözüm bulunur.

Şöyle ki, hani şimdi kalkıp bazı budalalar “tek adam rejimine hayır” diye yırtınıp başkanlığa karşı çıkıyor ya şu andaki sistemin daha otoriter olduğunun bile farkında değil.

Çünkü şimdi yasamanın çoğunluğu kimdeyse yürütmedeki tüm makamlarda o partiden oluyor bir de yetmiyormuş gibi yargı üzerinde de hâkimiyet kurabiliyor.

Oysa konuşulan bu cumhurbaşkanlığı sisteminde durum hiç öyle değil.

Yasama kendi işini yapacak ve meclisten çıkan yasaları Cumhurbaşkanı’nın bizzat seçtiği isimler yürütecek.

Bu isimler meclis dışından ve hiçbir partiyle aidiyeti olmayan kişilerden oluşacak.

Deyim yerindeyse tarafsız ve işinin ehlileri bu göreve gelecek.

Haliyle yasamanın yürütmeye, yürütmenin de yasamaya karışma ihtimali böylelikle minimuma indirilmiş oluyor.

Zaten kuvvetler ayrılığı dediğimiz mesele de bu.

E tabi şimdi lise kitaplarında “ülkede kuvvetler ayrılığı var” diye öğretirler ama sorgulayınca öyle bir şeyin olmadığını öğretmezler.

Onun için de kimse bilmez.

Bunu bilmeyenler de bugüne kadar bu vesayet rejimlerinden beslenen CHP gibi odaklardır.

Çünkü işlerine gelmez.

Yüz yıla yakındır saltanatları sürdüğünden ve bu saltanatlarını cumhurun cumhurbaşkanlığı sistemine onay vererek yıkacağını bildiklerinden deli gibi korkuyorlar.

Korkunun ecele faydası yok, 15 Temmuz’da millet yönetime nasıl el koyduysa bundan sonra da bu ülkede milletin dediği olacak.

Bu saatten sonra bu ülkede halkın egemenliği ne vesayet odaklarıyla ne de gazete manşetleriyle belirlenebilir.

“Bağzılarının” hazmedemedikleri şey de bu değil midir aslında?