Almanya 25 bin Euro, 3 yıl hapis. Fransa 30 bin Euro, 2 yıl hapis. Hollanda 20 bin Euro, 3 yıl hapis. Belçika 300 bin Euro, 2 yıl hapis. Türkiye 625 TL, yasa yok! Ceza yok!
Ankara Batıkent’te birkaç gün önce 17 sokak köpeği zehirlenerek öldürüldü. Resmen toplu katliam yapan 3 kişi yakalandı. Şu an serbestler ve aramızdalar. Şimdi ben Ankara Batıkent’te oturuyor olsam ne yapardım? Bu vahşeti yapan 3 adam bu kadar yakınımda olsa orada nasıl yaşardım? Öncelikle hava kararmadan tüm işlerimi halledip evimde olurdum. Gerekirse patronumla papaz olur, işten erken çıkmak için elimden geleni yapardım. Ara sokaklar ve sakin yolları kullanmazdım. Çocuklarım olsa, onları arkadaşları ile parka gönderemezdim. Okula yalnız göndermez, yanımdan bir an olsun ayırmazdım. Evimde kendimi güvende hissetmez, ekstra önlemler alırdım. Alarm sistemi, kilitler, kamera daha ne gerekiyorsa. Kapımın önüne koyduğum arabamı artık penceremden gün içinde birden çok kontrol ederdim. Kısacası diken üstünde, biraz şizofren bir yaşam sürerdim. Sizce abartıyor muyum? Asla! Bir düşünün Allah’ın bizim merhametimize muhtaç yarattığı 17 canına kıyan bana ne yapmaz. Dakikalarca onların ağlayarak, inleyerek, acı çekerek ölümlerine sebep olan bana acır mı? Çocuğuma “çocuk o” der mi? Bir de salıverilmiş, yaptığı yanına kar kalmışsa!
Görmedim böyle seven
Zalim İstanbul. Dizinin adını görünce, şu “zalimsin hainsin” diye başlayan uzun havayı söyleyesim geldi. Yine dram dolu, bir köyden indim şehre klişesi daha dedim. Her ne kadar adını sevmesem de merak ettim. Oyuncular kimmiş, konusu neymiş diye izledim. Fikret Kuşkan “adı yeter” dediğim oyunculardan ki karşısında Deniz Uğur var. Onu da başarılı bulurum. Diğer bir isim Mine Tugay o da oynadığı rolün hakkını veren isimlerden bana göre. Dizi kırsaldan şehre göçü konu alıyor ama biraz farklı. İlk bölümlerindeki gibi devam ederse pazartesi günü izleyecek dizisi olmayanlara tavsiye edebilirim. Diziyi araştırırken ne kadar doğru bilmem ama bir haberle karşılaştım. Bir izleyici diziye dava açmış. Açılacak dava konusu olacak çok daha ciddi konular varken bu habere inanmak istemedim. Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunan Cevat Yaltıraklı, “İstanbul’a zalim diye hakaret etmek kimsenin haddi değildir.” demiş. Doğru demiş de yanlış yerde demiş Cevat. Kabul, adını ben de sevmedim ama İstanbul’a da hakaret ediyorlar diye aklımın ucundan bir şey geçmedi. Kaldı ki, biri İstanbul’a gerçekten hakaret etse bir Cevat değil, kimse sessiz kalmaz diye düşünüyorum. Özellikle de ben!
Koy kapıya!
Hey gidi dünya kimler aldatıldı kimleerr. Adriana Lima, Angelina Jolie, Hülya Avşar, Jennifer Lopez, Kibariye. Şimdi de son çıkan habere göre Kate Middleton aldatılmış. Söylentiler doğru ise Prens Willliam hem de eşini yakın arkadaşlarından biri ile aldatmış. “Evlerden ırak böyle erkekler” diyeceğim. “Ne diyorsun Aslı! Bunlardan her evde en az bir tane var.” diyeceksiniz. Ben de “Atın evden gitsin, bu şüphe ile hayat mı geçer?” derim ama bekara boşamak kolay tabi. İnsan hayata bir defa geliyor. Kocam dediğim adamda bir zahmet gidip aldatmasın. Hadi gidip aldattı, arkadaşım nedir ya! Kadınlara kıran mı girdi? Düşünsenize evde kocam, çocuklarımın babası değim adam potansiyel sapık. Arkanı dönemiyorsun. Arkadaş, ana, bacı demiyor. İki gün memlekete anneni babanı görmeye gidemiyorsun. Döndüğünde arkadaşın ile aynı yatakta basma ihtimalin var. Batsın bu dünya! Şimdi bu adama sapık denmez mi? Bal gibi de sapık. Bir sapıkla aynı evde yaşanır mı? Yaşanmaz. Deli gibi sevseniz de attın, 40 yıllık kocanız, 3 çocuğunuzun babası da olsa atın. İşin aslını astarını benden söylemesi hayat kısa ve her kadında farklı son bekleyen bu aptalla zaten ömür geçmez.